yirmi iki

1.6K 166 91
                                    

Adrien panik yapıyordu. Büyük güne sadece bir gün kalmıştı. Ne yapmalıydı? Kocaman odasında tempolu bir şekilde ordan oraya sadece yürüyordu. Plagg sessizce bu haline güldü, ''En azından ordan oraya yürümeyi kesebilirsin biliyorsun di mi? Hiçbir şey yapmama rağmen sırf sana bakarak ben bile yoruldum.''

''Hiçbir fikrim yok!'' diye haykırdı Adrien. ''Beynimi kaybetmiş gibi hissediyorum!''

''Beyninin olmadığını şimdi mi fark ettin cidden?'' dedi Plagg sırıtarak.

Adrien ona ölümcül bir bakış attı. Bir anda Plagg saklandı, Adrien ne olduğunu anlamadı. 

''Randevu fikirleri hakkında sıkıntı mı çekiyorsun?'' Gabriel'ın sesi Adrien'ı korkudan yerinde sıçratmıştı.

''Seni korkutmak istememiştim ama sen kendi kendine mi konuşuyorsun?'' diye sordu Gabriel ve Adrien'ın yanaklarını kıpkırmızı yaptı.

''B-Ben sadece sesli düşünmeyi seviyorum. Daha iyi düşünmemi sağlıyor.'' dedi Adrien gergince.

Gabriel bunu yutmuş gibi görünüyordu ya da direkt takmamıştı. ''Sanırım o tatlı hoş leydini etkilemek için zorlu bir süreçten geçiyorsun.'' Gabriel bir saniye düşündü, ''Onu bir restorana götürmeye ne dersin? Havalı bir akşam yemeği gibi.''

''Baba..-''

''Siz gençler hep zorlu randevulara çıkıyorsunuz, oyun parkları gibi. Neden bir kereliğine eski gelenekten gitmiyorsun? Birbirinizi daha çok tanıyabilirsiniz.''

Adrien'ın gözleri kocaman açıldı. Babası gerçekten şu anda ona randevu konusunda yardımcı mı oluyordu?

''Onu daha önce hiç yemeğe çıkartmadım..-'' dedi Adrien ve iç geçirdi.

''İşte sana bir fırsat. Eminim Bayan Marinette seninle yemeğe çıktığı için çok mutlu olacaktır.'' Gabriel gülümsedi.

''Bekle..-'' dedi Adrien tam Gabriel odadan çıkacakken, ''G-Gerçekten onu onaylıyor musun?''

''Peki..-'' dedi ve güldü Gabriel, ''Marinette kesinlikle Chloe'ye olan ilginden sonra çok büyük bir gelişme.'' 

Adrien'ın yanakları yine kıpkırmızı oldu ve içinden babasına küfretti. ''Hayatımın o kısmından bahsetmeyi bırak lütfen.'' 

''Pekala, hazırlansan iyi olur.'' 

---------------------------------------

''Hey Mari,'' Adrien'ın sesi telefondan çok daha garip gelmişti, ''M-Merak ediyordum da acaba ş-şey..-''

Tikki Marinette'e gülümsüyordu. Kesinlikle kedinin neyin peşinde olduğunu biliyordu.

''Her şey yolunda mı? Sesin garip geliyor.'' diye sordu Marinette.

''Ben..-merak ediyordum da acababenimleciddianlamdaçıkmakistermisin?''

''Adrien.'' dedi Marinette bıkkınlıkla.

Adrien dudağını ısırdı ve yatağına oturdu. Acaba kabul eder miydi? Yoksa red mi ederdi?

''Benimle çıkar mısın, Marinette?''

Sesi daha önce hiç olmadığı kadar ciddi çıkmıştı. Telefonun ucunda bir sessizlik başladı ve Adrien gözlerini kapattı. 10 gün boyunca onun Adrien'dan hoşlanmasını sağlayamamıştı.

En azından arkadaşlardı, değil mi?

''Ah, tamam. A-Anladım.''

''Çıkarım.''

''O zaman ben kapata..-nE?''

''Duydun beni tatlı çocuk, seninle çıkarım.'' Marinette telefonun ucunda gülümsüyordu.

Adrien karnında bir sıcaklık hissetti, Plagg Adrien'ın ne kadar mutlu olduğunu görünce yanağını sıktı ve gülümsedi. 

''Gerçekten mi? A-Aslında evet diyeceğini düşünmemiştim.'' dedi Adrien, kızarmıştı. ''Sonuçta Chat'ten hoşlanıyordun falan...''

''Şey, belki de onu artık boş vermem daha iyidir.''

''HAYIR!''

''Ne, neden?'' Marinette'in kafası karışmıştı.

''Ah...-Seni altıda alırım, bay!''

Hat kapandıktan sonra Marinette Tikki'ye baktı. Tikki sadece omuz silkti.

''Ah, Tanrım. Seninle ne yapacağım ben, tatlı çocuk?''


swapped = reverse crush (miraculous) türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin