on iki

2.2K 181 49
                                    

İlk gün.

Adrien gergindi. Bugün cumartesiydi yani dışarıda ne kadar kalıp kalmayacağını dert etmesine gerek yoktu. Tabii Nathalie veya bir başkası endişelenmediği sürece.

Marinette'le geçirdiği bu güne ne adını verebilirdi? Randevu mu? Kesinlikle hayır.

Sadece kendi açısından olsa randevu diyebilirdi tabii. Ama Marinette için bu sadece arkadaşça bir takılmaydı.

Onu nereye götürmeliydi? Düşünmek için çok zamanı yoktu.

Plagg peynir dükkanına götürmeyi teklif etti fakat Adrien bu düşünceyi hemen reddetti. 

''Onu nereye götürmeliyim Plagg? Bunu planlamak için 2 saatim var ama iyi gitmiyor.'' dedi Adrien sıkıntıyla odasında dört dönerken.

''Belki de bu kadar endişelenmemeli ve sadece birbirinizi yakından tanımak için piknik ya da onun gibi bir şey planlamalısın?'' diye önerdi Plagg hiç düşünmeden.

''Lan- Plagg sen bir dahisin!'' dedi ve zavallı küçük kwamisine sarıldı Adrien.

''Eğer yanında peynir de getirirsen seninle gelirim.'' dedi Plagg. ''Yani, bana bir şekilde teşekkür etmen gerekiyor.''

''İyi. Senin için birkaç peynir sipariş edeceğim.''

------------------------

Marinette bugün için Adrien'ın kafasında nasıl bir şey vardı merak ediyordu. Saat öğlen üçe gelmişti ve Marinette Adrien'ın gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştı.

''Sence unuttu mu?'' diye sordu Marinette, saçında duran Tikki'ye. Bir kereliğine saçını salmak istemişti.

Bir sebepten dolayı cidden Adrien ile vakit geçirmeyi dört gözle bekliyordu. Ve şimdi Adrien'ın onu ekmesi, Marinette'in onun hakkında tam bir pislik olduğunu düşünmesini doğruluyordu.

''Sanmıyorum Marinette, bunu dört gözle bekliyordu ve şimdi böyle bir fırsat bulmuşken kaçırmaz.'' dedi Tikki gülerek. ''Ayrıca o bir centilmen.''

''Bunu söylemeni sağlayan şey ne?'' diye sordu Marinette merakla.

''Sadece hislerim.''

Kapı çaldı. Marinette'in gözleri kocaman açıldı ve hemen kapıya doğru koştu. Kapıyı açmadan önce kapı tokmağını tutarak birkaç saniye bekledi. ''Merhaba.'' dedi Adrien yüzündeki sırıtan ifadeyle. ''Geç kaldığım için üzgünüm, biraz fikir tıkanlıklığı yaşadım da.''

''O ne demek?'' dedi gülerek Marinette ve Adrien omuz silkti. Sonrasında Marinette'ın saçı salık ne kadar güzel gözüktüğünü fark etti. Ağzı açık kaldı ve Marinette bunu fark etti. ''Noldu tatlı çocuk? Biraz değişikliği kaldıramadın mı?''

Adrien kafasını sallayıp dünyaya geri döndüğünde az önce Marinette'in ona ne dediğini fark etti. ''Tatlı çocuk?''

''Yani, ş-şey...'' Marinette hafiften kızardı.

''Peki, gidelim mi leydim?'' dedi ve elini uzattı Adrien.

İkisinin de gözleri az önce Adrien'ın ne dediğini fark edince kocaman açıldı.

''Hayır.'' dedi Marinette. Adrien garipçe ona baktı. ''Bana böyle seslenemezsin.''

''Neden?'' 

''Chat bana böyle sesleniyor çünkü.'' dedi ve göz kırptı.

Yani tekniken sana böyle seslenebilirim, diye düşündü Adrien.

''İyi, prensese ne dersin o zaman?'' dedi ve sırıttı Adrien.

''Hayır.'' dedi ve kafasını olumsuz anlamda salladı Marinette. ''Bu Chat'in benim için olan diğer bir takma adı.'' dedi ve güldü.

''Bu çocuk benim bütün takma adlarımı çalıyor ama.'' dedi Adrien ve gülümsedi.

''Hey, bana sadece Mari desen ne olur?'' 

''İyi bir seçim.'' dedi ve elini uzattı, Marinette de tuttu.

''O zaman gidelim hadi, Mari.''


swapped = reverse crush (miraculous) türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin