Ertesi gün Adrien okula gitmek için kalkmak hiç istemedi ancak Nathalie ona bu durumun babasının hiç hoşuna gitmeyeceği hakkında bir ders verdi.
Sonunda yataktan kalktı ve banyoya gidip dişlerini fırçaladı. Dağınık saçlarına baktı. Neredeyse Chat'in saçları kadar dağınık görünüyordu. Aklına Ladybug geldi ve derin bir nefes verdi.
Onun sorunu neydi?
Oh doğru, ona aşıktı ve erkek arkadaşı onu kıskanıyordu.
Saçını düzeltmeye çalıştı ancak sonradan vazgeçti. Chat Noir gibi gözüküp gözükmediği umrunda değildi. Zaten insanlar salaktı. ''Böyle gitmek istediğine emin misin?'' diye sordu Plagg ancak Adrien görmezden geldi.
''Hazır mısın?'' diye sordu Nathalie. Yarı uykulu bir şekilde sadece kafasını salladı. Nathalie tek kaşını kaldırarak Adrien'ı süzdü. ''Ne var?'' diye sordu Adrien.
''Hala pijamalarınlasın ve üstünde bir şey yok.'' dedi Nathalie. Adrien, kızarıp kızarmadığını umursamadı.
Üzerine siyah pantolon ve beyaz tişört geçirdi. Gözlerini ovaladı ve Nathalie'ye baktı. Sonunda tatmin olmuştu.
Limuzine geçtiler ve Gorilla okula doğru sürmeye başladı. Yol boyunca Adrien kendini atmaya çalıştı ancak Nathalie onu tutup geri çekti. ''Tanrım Adrien, baban saçını bu halde görürse ne düşünür?'' dedi saçını düzeltmeye çalışırken.
''Gerçekten hiç bilmiyorum. Umursamıyorum da.'' Nathalie'nin işi bittiğinde Adrien kapıyı açtı ve limuzinden indi. Direkt sınıfa gitti, ona el sallayan Nino'yu görmedi bile.
Dersin başlamasına on beş dakika vardı kimse sınıfta değildi. Kafasını sıraya gömdü, ''Neden hayat benden nefret ediyor?''
''Bilmem ki, belki de en yakın arkadaşını görmezden geldiğin içindir.'' dedi Nino kollarını birbirinde birleştirdi ve Adrien'ın yanına oturdu.
''Peki, kusura bakma ama babam tamamen berbat birisi.'' dedi kafasını kaldırıp ve sonra kafasını yeniden sıraya gömdü. ''Dostum, saat sabahın sekizi.'' dedi Nino telefonuna bakarken.
''Eminim ki bugün bir sürü kaza ve kötü şey başıma gelecek,'' diye mırıldandı Adrien ve göz devirdi, ''Nasılsa kötü şans getiriyorum.''
''Sen Chat Noir değilsin, ondan daha şanssız olamazsın,'' dedi ve kahkaha attı Nino, bu da Adrien'ın bir daha göz devirmesine sebep oldu.
''Haklısın, ondan daha şanssız olamam.'' diye mırıldandı ve kafasını kaldırdı. Marinette ve Alya'nın geldiğini gördü, Marinette geç kalmamıştı!
Bütün gün ona bakabilirdi. Onun parıldayan saçları, ışık saçan gülümsemesi harikaydı ve herkesle iyi geçiniyordu.
Chloe hariç.
Ve Adrien. Kahretsin.
''Neye bakıyorsun?'' diye tısladı Marinette. Adrien gözlerini masasına doğru çevirdi ve derin bir nefes verdi.
Marinette ve Alya arkalarına geçti ve kahkaha atmaya başladılar. Adrien kendine hakim olamadı ve konuşmalarına kulak misafiri oldu.
''Hey, bence Adrien'a bir şans vermelisin. Yani sana karşı gerçekten iyi davranmaya çalışıyor.'' dedi Alya Marinette'e. Bunun üstüne Marinette güldü ve kafasını olumsuz anlamda salladı.
''Saçmalama Alya. İnsanları ilk izlenimleriyle yargılarım ve onunki iyi bir izlenim değildi.'' dedi ve bu Adrien'ı zaten olduğundan daha mutsuz yaptı.
Onu affetmesinin bir yolu var mıydı?
''Ama deniyor Mari.'' dedi Alya.
''Onun için zamanım yok. Kimin için zamanım olduğunu biliyorsun.'' dedi ve sırıttı Marinette.
''Ona karşı olan takıntından kurtulmalısın Mari. Onu görünce tepetaslak olduğunu biliyorum ama Marinette, bunun olması için çok az bir şans var,'' dedi Alya, ''Üzgünüm.''
Adrien şaşkın bir şekilde afalladı. Birisinden mi hoşlanıyordu? Adrien onunla arkadaş olmaya çalışıyorken birisi çoktan onun kalbini kazanmıştı.
Konuşmalarını dinleyen Nino bir elini Adrien'ın omzuna koydu ve Adrien'ın gözleri doldu, elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve kafasını salladı.
''Günaydın sınıf.'' diye içeri girdi Bayan Bustier ve Nino hemen elini havaya kaldırdı.
''Evet Nino?''
''Adrien biraz rahatsız hissediyor, onu revire gönderebilir misiniz?'' diye sordu ve Adrien ona şaşkınca baktı.
''Pfft kesin,'' dedi Marinette ve bu Adrien'ı daha da mutsuz yaptı.
''Evet, tabii. Kendi başına gidebilecek misin yoksa Nino da yanında gelsin mi?'' diye sordu Bayan Bustier. Kendi gidebileceğini söyledi ve sınıftan çıktıktan sonra erkekler tuvaletine gitti. Sırtını duvara yasladı ve aşağı doğru yavaşça kaydı. Plagg, Adrien'ın cebinden çıktı ve patisiyle Adrien'ın gözyaşını sildi. ''Hadi ama, bu ağlamak için çok aptalca bir sebep.'' dedi ve gülümsedi, ''O salak kız için ağlamana gerek yok, senden hoşlanmayan aptaldır.''
''Bu y-yardımcı olmuyor biliyorsun değil mi Plagg?'' diye hıçkırdı Adrien. Bir süre lavaboda kaldı ve bu süre boyunca kwamisi onu neşelendirmeye çalıştı.
Sonradan yüksek bir ses duydular ve Adrien sarsılıp gözyaşlarını sildi.
''Bunun için hazır olduğunda emin misin?'' diye sordu Plagg.
''Hadi gidelim,'' diye iç geçirdi Adrien, ''Pençeler!''
Dönüştükten sonra aynada kendine baktı, bu kedi kostümünün içindeyken bile gözlerinin şiştiği belli oluyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra dışarı koştu ve akumayı aramaya başladı.
Chat Noir, akumayı okul bahçesinde gördü ve olabildiğince fazla insanı aldı ve uzaklaştırdı. Marinette ise köşede kaçmaya çalışıyordu, bir anda akuma Marinette'in üstündeki tavana vurdu ve bir çatlak oluştu. Chat Noir bunu görünce bir saniye bile düşünmedi ve yanına koştu, onu sarmaladı ve üstüne gelecek taş parçalarından onu korudu.
Alya bu pozisyonu görünce hemen snapledi.
''İyi misin?'' diye sordu Chat kıpırdamadan. Marinette'in yüzünün kızardığını gördü. Marinette kafasını olumlu anlamda salladı. Chat ellerini Marinette'in omzuna koydu ve gözlerini gözlerine dikti, ''Güvende kal.''
Chat gidince Tikki Marinette'in çantasından çıktı. Marinette Chat'in akumayla savaşmasını ağzı açık izledi, ''O ağlıyordu Tikki, gözleri şişmişti.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
swapped = reverse crush (miraculous) türkçe çeviri
FanfictionYa Marinette Adrien'ı sakız olayı yüzünden hiç affetmemiş olsaydı? ------ hikayedeki tüm bölümleri kurgusu @its_nusa_obviously 'ye aittir ve bu bir çeviri kitabıdır.