15.Bölüm

180 95 141
                                    

Araba Atatürk havaalanına giriş yaptıktan sonra pistteki uçağın önünde durdu. Ben kapıyı açıp ineceğim sıra da Poyraz bileğimi kavradı. Omzumun üzerinden ona doğru döndüm.

Dudaklarını nahoş bir yavaşlıkla araladığında kendimi nedensizce kötü hissettim. "Kafamızdaki her şeyi burada bırakıp inelim." Kaşlarını "anlaştık mı?" der gibi çattı.

Kötü hissetmemin nedeni; güzel bir anı yaşıyorken o anı rüyaymış gibi hissetmek ve o rüyadan birinin beni uyandıracakmış olması gibiydi. Bunu da güzel anları sayılacak kadar az yaşayan birisi anlayabilirdi sadece.
Eğer bu yaşadıklarım da gözüm açıkken gördüğüm bir rüyaysa,beni kimsenin uyandırmaması gerekti.
Çünkü asıl kabus uyandığımda başlardı...
Ama değildi işte. Ne rüya kadar yalan,ne de gerçek kadar doğruydu yaşadığımız.

Bileğimde ki elini avuçlarımın arasına alıp gülümsedim. Eğilip ellerinin bile muntazam yaratılmış olmasını kıskanıyorken parmak uçlarına minik bir buse kondurdum. Onu kıskanmam ona bu denli bağlı olduğumdandı. "Benim her şeyim sensin,düşündüğüm her şey de sensin. Seni bırakamayacağıma göre inelim öyleyse."

Arabadan indiğimde yüzüme akşam soğuğu tokat gibi çarpmıştı. Ardımızda bizi takip eden araçtan Murat ve iki adam da indiler ve valizlerimizi çıkardılar.

Poyraz'ın yanına doğru ilerliyorken uçağın üzerindeki KARABAĞ yazısı gözüme çarpmıştı. Sahi senin neden uçağın yok sayın Sare Aslanalp!

Bana ne düşündüğümü anlıyormuş gibi gülen Poyraz'ın parmaklarına parmaklarımı kenetledim. "Benim de özel bir uçağım olmalı." Dudaklarımı büzdüm. "Çok kıskandım şu an." Koluna diğer elimi yasladım. "E param var sonuçta,niye olmasın ki?"

Poyraz küçük bir kahkaha atıp omzuma kolunu sarıp beni göğüsüne çekti. Ben kokusuyla ciğerlerimi şenlendirirken uçaktan orta yaşlarda pilot olduğu belli olan iki adam ve aşırı güzel iki sarışın hostes indi.

"Poyraz Bey,Sare Hanım hoş geldiniz efendim." Orta yaşlarda ki adam konuşmuştu.

"Hoş bulduk Cahit." Poyraz cebinden sigara paketini çıkarıp sigara yakıyorken "Hoş bulduk." dedim bende adının Cahit olduğunu öğrendiğim adama.

Bakışlarım sarışınlara kaydı,bizi gülümseyerek izliyorlardı. Niye gülümsüyorlardı Allah bilir. Kızım bi güzel düşün ya. Belki de diyorlardır ki; ay ne güzel bir çift...

"Hazır mısınız Cahit?" diye sordu Poyraz.

"Evet hazırız efendim,sizin gelmenizi bekliyorduk." diye cevap verdi adam.

Poyraz kolunun sarmaladığı bana döndü. "Haydi uçağa geçelim sevgilim."

Sanırım Poyraz'ın her sevgilim deyişine sevgiden mahrum kalan kalbim buna bir türlü alışamayacaktı.

Kırmızı halının üzerinden ilerliyorken fısıldar gibi konuştum. "Pilot ve hosteslerde uçağı alırken ücrete dahil oluyor mu?" Ardından kıkırdadım. "Yoksa hediye olarak mı veriyorlar?"

Poyraz'da fısıldayarak cevap verdi. "Hayır sevgilim. Onları tek tek özenle ben seçtim."

Merdivenleri çıkıyorken adımlarımı durdurdum. Bir ardımızdaki özenle seçtiği sarışınlara baktım bir de karşımda sırıtan Poyraz'a.

Avucundaki elimi çekip adımlamaya devam ettim. "Sen niye bu kadar çok gülüyorsun." diye tısladım. "Somurtsana yine eski Poyraz gibi."

"Eski Poyraz'ın gülecek bir nedeni yoktu çünkü." Diye konuştu. "Güldürebilen biri de yoktu yanında."

ŞuursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin