3.Bölüm

474 122 549
                                    

Merhaba şuursuz ailesi 👋🏻 , Nasılsınız? Nasıl gidiyor hayat?
İyi olun,sağlıcakla kalın ♥️'

🌹

Bazı anlardan bazı anılardan deli gibi kaçasım geliyordu. İçinde olduğum zaman dilimi içimi kemiriyor ve beni bitiriyordu. Hayatın akışına kapılıp  kıyısı hüsran olan bir akıntıdaymışım gibi...
Hayatın acımasız akışına kapılıp hüsran olan kıyısına acizane bir ceset gibi savrulduğum bir günden yine kurtulamamıştım.

"Sare" dedi hasret kaldığım bir ses.Etrafıma bakındım uçsuz bucaksız bir ormanın içindeydim. Etraf hayatım gibi kapkaranlıktı.
"Sare,buradayım gel!" dedi yine o hasretinden öleceğim ses.

Sağa sola bakındım tekrardan deli gibi. Çaresizdim her zaman olduğum gibi.
"NEREDESİN ABLA." Diye haykırdım sesimin yankılandığı ormanda.
Bir anda karşımda belirdi silüeti. İşte tam karışımdaydı ,öylece durmuş bana bakıyordu yüzünde ki gülümsemesiyle,şu an ona sarılmamak için hiç bir engelim yoktu adımlarımı ona doğru atmaya başladım. Her adım atışımda ayağıma dikenler batıyordu ve bu benim zerre umurumda değildi. Sadece ona gitmek istiyorum.

"Sare seni çok özledim." Özlemek...
Beni çıldırtan o duygu.

"Bende,bende seni çok özledim ablacığım. Sana sarılınca geçecek ama." dedim gülümsememle. Ona yürüdükçe aramızdaki mesafe git gide artıyordu.
Ve o bana gelmek yerine geri geri adımlıyordu.

"Sare seni çok özledim." diye yineledi cümlesini.

"Neden uzaklaşıyorsun abla,uzaklaşma o zaman." Dedim acınası bir sesle.

"Bana gelemezsin Sare,ben senden çok çok uzaktayım ve sen bana gelemezsin."
Kafamı şuursuzca iki yana salladım bu sırada ağlamam iyice şiddetlenmişti.

"Denedim çok denedim olmadı gelmek istiyorum beni bırakma burda."
Gülümsedi. Muhtaç olduğum gülüşüyle hemde.
"Başaramadın!" Dedi burukça.

"GİTMEE BU KEZ GİTME!" İlacına muhtaç bir hastaydım ben.Ve ilacım ulaşamayacağım yerdeydi.

"Hoşçakal Sare."

Bir anda ortadan kaybolunca dizlerimin bağı çözülmüştü. Yere kapanıp karanlık ormanı haykırışlarıma şahit ettim. Ellerimi ard arda vurduğum toprak bile acımıştı bana.

"GİTMEEEEE!"

"Gitmee" diye sıçradım yattığım yerden.

Avuç içlerimin sızladığı ellerimi tutmuş bana endişeyle bakan Mert'in beline sıkıca doladım kollarımı. Hızla alıp verdiğim soluklarım yanaklarımdan hızla süzülen yaşlara eşlik ediyordu.

"Şşşttt geçti sadece bir kabustu." Mert'in beni sakinleştirmek istediği sesinin tınısı göz yaşlarımı daha da hızlandırdı. Canım yanıyordu, canım çok yanıyordu. Şu an kalbimi söküp atma şansım olsa söker atardım. Bu gördüğüm kabus daha önce gördüklerimin yanında tatlı bir kabus sayılırdı. "Ben yanındayım." diye ekledi Mert.

Nefesim ve göz yaşlarım düzene girince yaklaşık 15 dakikadır Mert'in beline sarılı olan kollarımı çözüp geri çekildim. Mert'in yüzüne baktığımda gözümden dökülen her bir damlanın canını eksilttiğini görebiliyordum. "Su ister misin?" diye sordu.

Kafamı olur anlamında salladıktan sonra ayaklanıp odadaki dolaba doğru yürüdü. Dolabın kapağını açıp su dolu cam şişe ve bardakla tekrar yanıma geldi. Yatağın ucuna oturup şişenin kapağını açıp bardağı su ile doldurdu. Doldurduğu suyu bana uzattı. Bardağı almak için sıktığım elimi açtığımda avucuma bıçak gibi batan tırnaklarımın bıraktığı acının arttığını hissettim. Bardağı alıp soğuk sudan içimdeki ateşi biraz dinginleştirmesi umuduyla yudumlandım. Ama yetmiyordu. Kışın ortasında okyanusa da atlasam kalbim attıkça harlanan ateş sönmezdi. Dedim ya; kalbim attıkça harlanıyordu o ateş.

ŞuursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin