22.Bölüm

92 59 200
                                    

Merhaba Şuursuz Ailesi! Bu bölümü atmam uzun zaman aldı. Bayram dolayısıyla yazmaya ara vermiştim. Ama artık geri döndüm ve kolay kolay da ara vereceğimi sanmıyorum. Geçmiş Bayramınız mübarek olsun 😍 İyi okumalar,hoşçakalın ♥️"

                                   🌹

Poyraz almak istediği cevabı almış gibi kafasını memnunca aşağı yukarı salladı. "Muhbirimiz Ahu Çelik." dedi. Şaşkınlıktan irileşen gözlerimle hepsinin yüzüne tek tek baktım. Bu bir şaka olmalıydı,inanılması güç bir şaka... Yanımdan kalkıp ellerini kotunun cebine koydu ve volta atmaya başladı. Ben henüz ne diyeceğimi bilmeyerek Poyraz'ı izlemeye devam ediyordum. Olduğu yerde durdu. Kıstığı gözleriyle bir cevap beklercesine gözlerime baktı. "Ferhat ile araları nasıl?"

Kollarımı dizlerime yaslayıp parmaklarımı birbirine kenetledim. "Bugün tartıştılar." Derin bir nefes aldım. Ahu'nun bugünkü hareketleri ve tavrı aklıma geldiğinde;Poyraz'ın düşüncesi gittikçe kesinlik kazanıyordu. Yutkundum. "Ferhat Ahu'ya saldıranların peşinde olduğunu ve hiçbir şey bulamadığını bunun yüzünden de çıldırmak üzere olduğunu söyledi. Ahu'da iki gaspçının üzerine bu kadar düşülmemesi gerektiğini." Kafamı inanmak istemezcesine iki yanıma salladım. "Sonra koptu kıyamet."

"Sence Ferhat'ta şüphelenmiş midir?" Konuşan Reha'ydı. "Yani bugün olanlardan sonra..."

Dudaklarımı bilmem der gibi büzdüm. "O kadar çok dağınık ve karmaşıktı ki; onu anlayamadım." Bakışlarımı masanın cam zemininden kaldırıp Poyraz'ın yüzüne vuran ışık ile ay gibi parıldayan göz bebeklerine baktım. "Ama Ahu,gergin bir rahatlığı vardı." Dudaklarımı dişleyip avucumu dizime sürttüm. "Allah kahretsin bunu yapmış olabilir mi?"

"Çok yüksek ihtimal ile evet." Gürkan hâlimize üzüldüğünü belli etmek istercesine konuşmuştu. "Sadece Ferhat değil,bizde olayın gerçekleştiği günden beri o işin arkasındaydık." Onu dikkatle dinliyordum. Ve söyleyecekleri benim için önemliydi. "İnan ki gasp edilmiş olsaydı,açığa çıkaramayacağımız bir konu değildi Sare." Kafamı anladım der gibi salladım. "Ahu bizim için hep şüpheliydi ama elde tutulur bir şey yoktu. Şimdi hiç olmadığım kadar eminim,kesinlikle o."

"Ferhat kendini harcatmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Benliğini yitirdin saçma sapan duygu karmaşaların yüzünden! Kendine gel artık kendine!" Esat; Ahu ile Ferhat'ın çocuk gibi didişmelerine sabır edemiyordu. Ottan boktan sebepler yüzünden her zaman tatsızlık çıkıyordu çünkü. Ve en çok yıpranan taraf bizdik. Bense sessiz kalıp izleme taraftarıydım,en çaresiz kaldığı zamanda konuşma sırası bana gelecek düşüncesiyle.

Ferhat öfkeyle yerinden kalktı. "Hiç biriniz beni anlamıyorsunuz. Çünkü aşk denilen o duygunun henüz ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz!" Ferhat ona yaşatılan ufak mutluluklara aşk adını koymuştu. Her ne kadarda yaşamamış olsakta;aşk kesinlikle bu olmamalıydı. O da en az bizim kadar bunun farkındaydı,sadece son vermek yerine kabullenmemeyi tercih ediyordu.

"Sen bu yaşadıklarını aşk sanıyorsan,yanılıyorsun..." Mert zihnimi okumuş gibi düşüncelerimi kelimelere döküyordu. Her zamanda olduğu gibi yine sakin ve sorun çözücü bir tavrı vardı.

"Ne düşündüğünüz,ne söylediğiniz zerre umrumda değil!" Pişman olacağı şeyler söylüyordu Ferhat Atay. "Onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğim,her ne yaparsa yapsın onu sevmekten vaz geç me ye ce ğim!"  Ve büyük konuşuyordu. Birgün herkes vazgeçmek zorunda kalacağı şeyler yaşayacaktı. O gün geldiğinde ne zaman geri alınabiliyordu ne de söylenen sözler.

"Her ne yaparsa yapsın vazgeçmeyeceksin öyle mi kardeşim?" Esat onun bir anda bu denli değişmesini anlamıyordu. "Daha ne yapsın ki?" Her şey ortadaydı. Birileri kör olmuştu,birileri de bunun farkına varıyordu.

ŞuursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin