29.Bölüm

62 40 0
                                    

Merhaba Şuursuz Ailesi! Nasılsınız? Umarım her şey yolunda gidiyordur. Beni soracak olursanız,çok yoğunum. Bu yüzden bölümlerde gecikme yaşanıyor ama size çoook güzel bir bölüm getirdim! Hepinize iyi okumalar,sizi çok seviyorum 🖤

      🌹

Masanın yanına vardığımda durdum. Ve hayranlık dolu bakışları görmezden gelerek; "Çok bekletmedim umarım." dedim. Sandalyemi çekip yerime yerleştikten sonra bacağımı diğer bacağımın üzerine atıp elimdeki sigara paketini açmaya başladım. Herkes durmuş pür dikkat beni izliyordu. "Hoş,çok bekletsemde beklersiniz." deyip göz kırptım ve paketten çıkardığım sigaramı dudaklarımın arasına yerleştirdim. Seri bir şekilde elimdeki çakmağı sigaranın ucunda ateşledim.

Yanan sigaramdan uzunca soluksuz kalmış gibi derin bir nefes çektim ciğerlerime. Evet,nefes alıyor olabilirdim ama aldığım nefeste boğulduğum gerçeği kaçınılmazdı. Bir şeyler oluyor,bir şeyler bitiyor ve ben hâlâ tükenmeye devam ediyordum.

Tam karşımda oturan Poyraz Karabağ'a hissiz ve donuk bakışlar atıyordum. O ise benim sadece bakışını atabildiğim bir hissizliğe bürünmüştü. Ürkütücüydü... Gözlerini sol tarafında oturan Timur Aksoy'un üzerinden çekip gözlerime dikti. Ona dalgın dalgın bakarken,yeşil irislerinin siyaha büründüğünü görebiliyordum. Poyraz,bana önce hayatımın başlangıcı dedirtip daha sonrasında sonumu yazdıran adamdı...

İçimde bir şeyler koparken güçlü durmaya devam ederek kafamı,elimdeki sigarama eğdim. Biraz sonra kafamı kaldırıp Timur'a döndüm. "Burada olduğun için teşekkür ederim." Burukça gülümsedim. Onunla ilk karşılaşmamız hoş başlamayıp hoş bitmemişti. Ve ben bugün onu arayıp yanımda olmasını rica etmiştim. O da sanki bu ricamı bekliyormuş gibi hemen kabul etmişti. Kaçamak bakışlarım ara ara sinirden alın damarı şişen Poyraz'ı buluyordu.

Neye sinirlendiğini umursamadan Timur'a bakmaya devam ettim. Kaşları çatık bir şekilde gülümsediğinde çok daha karizma durmuştu. "Senin gibi fevri değilim..." ima dolu ses tonu kulaklarımı doldurduğunda kafamı haklısın anlamında sallayıp daha sonra Poyraz'ın gerici bakışları yüzünden sessizliğini koruyan Esat ve Mert'e döndüm. Tek kelimeyle ikiside berbat görünüyorlardı.

Boğazımı işaret vermek istercesine temizlediğimde Esat gözlerini gözlerimle buluşturdu. Biten sigaramı küllükte söndürüp boşta kalan elimle Esat ve Mert'i gösterdim. "Esat ve Mert. İlkokul arkadaşlarım." diye tanıttım. Daha sonra Poyraz'a döndüm. "Poyraz." dedim ve gözlerine bakarken duraksadım. Şimdi bütün hislerini okumama izin vermişti sanki. Merak içinde bakıyordu bana. "Erkek arkadaşım." gözlerinde beliren memnuniyet ve şükür dolu ifadeye aldırış etmeden konuşmaya devam ettim.

"Timur Aksoy." dedim. Ve daha fazla bilgim olmadığından sustum.

Poyraz silikçe gülümsedikten sonra dudaklarını araladı ve bir kaç saniye bir şey söylemeden durdu. Daha sonra Timur'a dönüp alay edici bakışlar attı. Bunu neden yaptığına dair zerre fikrim yoktu. "Kendisiyle tanışıyoruz zaten." sesinin tonu içimi ferahlatırken kurduğu cümleyle kaşlarımı çattım.

Timur bundan rahatsız olmuş gibi yerinde kıprandı.

"Ne zamandır tanışıyorsunuz?" diyen Mert sohbete katılmış bulunuyordu.

Timur bu söylenen ile Poyraz'a dönüp söyleyeceği şeyi merakla beklemeye başladı. Poyraz belini sandalyeye rahat bir şekilde yasladı. Yüzünde hin bir ifade dolanıyorken neler olduğunu çözmeye çalışıyordum. "Rıza'nın yeğeni olduğunu öğrendiğimden beri."

ŞuursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin