27. Bölüm

83 49 67
                                    

Merhaba Şuursuz ailesi! Ben geldim. Geç oldu ama güç olmadı, yeni bölüm sizlerle. Sağlıcakla ve evde kalın. İyi okumalar 🖤...

Şu an önümde boş bir sayfa ve bir kalem olsa dünyalar kadar şey yazardım. İlk satıra "Artık İyileşiyorum." cümlesini yerleştirirdim. Sonra "Bir adam var." diye devam ederdim. Evet bir adam vardı,nefes aldığını bilmek bile beni iyileştirebiliyordu. Bu adam bana çok romanlar yazdırırdı ama,ben onu kendime saklamayı isterim.

Kalan boşluğa;kaybettiklerimi,kaybedeceklerimi yazardım. Neden hüznü eksik etmiyorsun Sare? Neden her şeyde olmazsa olmazın haline getirdin bunu? Çünkü hayat bir şeylerini kaybettirmeden ilerlemez. Kaybetmeden önce aslolan anlaşılmaz çünkü. Ve hiç kaybetmeyecekmiş gibi yaşanılmaz,eğer de bu böyleyse çoktan birileri kendini kaybetmeye başlamıştır.

Bende kendimi kaybetmeye başlamıştım. Ama hiç tökezlemeyecekmiş gibi yaşamayı düşünmekten değil,yıllardır mahrum kaldığım mutluluğu ruhuma bahşettiğim için...

"Yaşanılanlar rüya olamayacak kadar gerçek." Ses tonunda belirsiz bir kasvet vardı. Ellerini havalandırdı. İri ve sıcak elleri soğuktan buz gibi olan yüzümü sarmaladı. Artık tepki veremiyordum. "Endişelenme. Bu gerçek ömrünün sonuna kadar yaşanacak..." alnını alnıma yasladı. Nefes almayı bırakmıştım. "Seni seviyorum!" Nutkum tutuldu,bakışlarım dondu.

Dünyaya bedel bir adam,söylediği iki kelimeyle bakışlarımı dondurmuştu. Bana;beni sevdiğini söyleyerek,bilmeden,bir milat atlattığının farkında bile değildi belki de. Bu anı,bu andaki bakışlarını, bu andaki ses tonunu ömrümün sonuna kadar asla unutmayacaktım. Ve yaşananları da...

Kalbim duyduğum cümleyle şenlik veriyordu,ama ciğerlerim için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Saniyelerdir soluksuz bıraktığım ciğerlerime,Poyraz'ın verdiği sıcak nefesini çektim. Aldığı nefes karışıyorken nefesime,ben;artık onun mübremim olduğunu çok daha iyi anlıyordum.

Dudaklarımı araladım; "Seni seviyorum..." fısıldamıştım. Gözlerinin içindeki derin anlamlar başımı döndürüyordu. Gülümsedi. Parmaklarımın ucunda yükselip gülümseyişine minik bir buse kondurdum. Bunu neden yaptığımı anlamaya çalışırken ve utançtan kendimi terastan atmak isterken Poyraz'ın dudakları ruhumu çoktan esir almaya başlamıştı.

Ellerini yüzümden çekip bel boşluğuma yerleştirdi. Beni,aramızda milimetrelik mesafe kalmayacak kadar kendine çektiğinde boştaki ellerimi kaslı kollarına yasladım. Sanki bedenimden bir parçamı değilde, ruhumdan bir parçamı öpüyorcasına nazikti. Artık kalbimin atış sesini bu evdeki herkes duyacakmış gibi hissediyordum. Her defasında,küçücük bir dokunuşuyla beni bu kadar heyecanlandırması normal miydi? Bence değildi... Normal tabi. Aşıksın sen,her yaşadığını ilk kez yaşıyormuş gibi hissetmende normal,heyecanlanmanda...

Ruhum onunla geçirdiğim her anda iyileşiyor,can buluyordu,bende kendimi tanıyamaz hâle geliyordum. Çok başkaydım onunlayken,hele de benim aklımı alacak güçteki kokusunu her soluyuşumda dünyadan soyutlaşıyordum.

🌹

Göz kapaklarım,üzerine beton dökülmüş gibi ağırlaşmış,bu yüzden de bir türlü gözlerimi açamıyordum. Vücudumun her yeri kırık hissiyle ağrırken yatakta bir hareketlilik hissettim. Gözlerimi güçlükle aralayınca Poyraz'ın bir manzarayı anımsatan yüzüyle karşılaştım. Yanıma ne ara gelip yattığını bilmiyordum. Dün gece ard arda gelen telefonlar ile apar topar evden çıkmıştı. Bende sebebini bilmediğimden meraklanıp epey beklemiş gelmeyince üstelemeyip  uyumayı tercih etmiştim.

ŞuursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin