Bu bölümü ilk okuyucularım olan Lorizm_for_Lora ve I1853I 'a adıyorum, ulan inşallah beğenirsiniz ben ölücem şimdi fhdhsldşd
🕊️
Gözlerini acıtacak kadar fazla görüntü, kulaklarını söküp atmasına yol açacak kadar da gürültü vardı. Belki de son zamanlarda başı fazla ağrıdığı için bu kadar hassaslaşmış olabilirdi, bilmiyordu. Tek istediği rahatlayabilmek için yumuşak bir çay ve biraz atıştırmalıktı, bir de o. Yine de bu istediklerine ulaşabilmesi için biraz daha sabretmesi gerekiyordu. Birkaç saniye önce ücretini bileğinde duran çiple ödedikten sonra indiği chalyang'ın geri havalanırken çıkardığı sesle yüzünü buruşturdu. Normalde olsa fark etmezdi belki ama bugün yaşadığı onca koşuşturmaca ve şirketler arası toplantıdan sonraki yorgunluğuyla en ufak bir gürültü bile ona huzursuzluk veriyordu.
Eskiden hantal görünümleriyle geçtiği yeri titreştiren, kulak tırmalayan vızıltılarıyla varlıklarını hatırlattıran krilolara nasıl katlandıklarını düşünürken sitenin girişinde çipini yeniden giriş kapısına okutuyordu.
' Kimlik taraması: Xiao Zhan
Giriş onaylandı
İyi günler dileriz.'
Ekranda geçen yazıları okuma gereği duymadan ince bedeniyle açılan beyaz renkli kapıdan içeriye süzüldü. Sitenin sınırları içerisine girdiği an bambaşka bir dünyaya ışınlanmış gibi hissetmekten hala kendini alıkoyamıyordu. Dışarısının kasvetli grisinden ve parlak neon renkli ışıklarından burada eser yoktu. Site sanki iş koşuşturmacasından sıkılmış iş insanları için bir inziva yeri sunuyordu onlara. Yaşamak için burayı seçmiş olması kararından bir kez daha emin oldu. En azından burası iş insanlarının uğruna para bastıkları, tamamen isminden ve ününden başka bir özelliğe sahip olmayan karmaşık Büyük Batı Çin Sitesi gibi değildi.
Kendi yaşadığı 247 numaralı apartmana doğru yürürken yanından geçen insanlara zoraki bir şekilde selam vermek zorunda kalmıştı. Sitede yaşayan insanların genelde çocuklarını getirdikleri büyük parkın yanından geçerken tanıdık bir yüzle karşılaştı.
" Bay Xiao!"
" Merhaba Bayan Qian." Orta yaşını bile geçmiş olmasına rağmen hala bakımlı ve genç tutmak için uğraştığı soluk yüzü, arkadan bağlanmış ve bazı tutamları omuzlarına dökülen boyalı sarı saçlarıyla garip bir uyum içindeydi. Bir yandan da önündeki bebek arabasını tutmuş, parkın bankları yanında bu uzun boylu, siyahlara bürünmüş genç adama bakıyordu.
" Yorgun görünüyorsun. Ah, kocam Bay Qian da sizin gibi gençken böyleydi. Ben hep dinç kaldım gerçi!" Kendine özgü kıkırdamasıyla omuzlarını savururken Xiao Zhan da ona tebessüm etti. Kocaman sitede en çok haşır neşir olduğu çift Qian çifti olabilirdi. Kendi hallerinde bir tekstil şirketleri vardı, şimdi üzerinde duran siyah takım elbisesini de onların bir ürünüydü.
" Hiç şüphem yok Bayan Qian."
" Ah, bu arada Zhan..." Kadının yüzü aniden durulmuştu. " Bugün Yibo'yu pencerede gördüm. Cam da açıktı üstelik... Sen de evde değildin sanırım."
" Ah." Genç adamın yüzü endişeyle kaplandı. " Kendisi mi açmış? Ben bütün pencereleri kapatmadan çıkmam oysaki."
" Bilmiyorum ama söylemek istedim... Onun için üzülüyoru- Zhan?" Xiao Zhan buz gibi bir ifadeyle yanından geçip gittiğinde arkasından bakakalmıştı. Yine de alınmadı çünkü onun eşi Yibo'ya olan düşkünlüğünü biliyordu. Hatta bunu koskoca dünyada bir tek o anlıyor da olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alcyone [Yizhan]
FanfictionSen gülümseyince, kör gözlerimin ardından bile görürdüm ışığını ben!