Son birkaç gündür sürekli heyecanlı bir işe girişmekten yorulmuş olsa da bu seferki keyfi bir şey olmadığı için şikayet etmiyordu. Nasıl bir durumda olduğu ve nasıl göründüğü hakkında da hiçbir fikri yoktu. Wang Yibo bir rüya görmüş, Xiao Zhan'ı da evde bulamayınca hiç vakit kaybetmeden kalkıp evden çıkmıştı. Her ne kadar dün bütün aklı onu mutlu etmek ve sevgisini göstermek yüzünden başka şeylere odaklanamasa da, uyandıktan sonra dehşet verici bir şeyin farkına varmıştı: Liling.
Tabii ya. Gökten düşmüş bir şekilde şirkette aniden beliren, 'bir yazılım işi' olduğunu söyleyen Liling! Xiao Zhan yatmadan önce ona olanları kısaca anlatmamış olsa bu detay aklının ucunda bile kalmayacaktı. Liling ile şirkette karşılaştığını ona söylemese bile, Xiao Zhan'ın onu asla ama asla, durum ne olursa olsun şirkete çağırmayacağını biliyordu. Öyleyse nasıl gelmişti?
İşte bu sorunun cevabını almak için buradaydı.
Doğru apartmana girdiğinin ve doğru kapının önünde olduğuna emindi, onun daire numarasını çok iyi hatırlıyordu. Birkaç saniye önce çaldığı zil sesini sahibine duyurabilmişti ki, kapı hoş olmayan bir tıkırtıyla açıldı ve genç kızın sesi duyuldu. " Yibo?"
Genç adam olabilecek en masum gülümsemesini takınarak ağırlığını gümüş renkli değneğine verdi.
" Merhaba Liling. Şey, birisi sanırım telefonumu hacklemiş ve en yakınımda sen olduğun için onu kurtarabilirsin diye düşündüm." Yibo sesli komutla çalışan bir telefon kullanıyordu ama aslında hiçbir sorunu yoktu, ama Liling şimdilik bunu bilmese de olurdu. Kız ona şüpheyle bakan yüz ifadesini hiç bozmadan kapıyı ardına kadar açtı ama sesini değiştirmeyi de ihmal etmedi." Ah, tabii, bir bakarım. İçeri gel."
Yibo değneğine daha sıkı tutunarak içeriye geçti ve kapı artlarından kapanana dek hiçbir şey yapmadı. Takırtı sesini duyduğu an, hemen yanında olduğunu hissettiği bedene doğru dönüp ona doğru atıldı. Doğru yapıp yapmadığını anlamak için görmesine gerek yoktu, Liling'in şaşkın bağırışı ona olanları zaten anlatmaktaydı. Yibo kızı duvarla arasına almıştı ve kaçmaması için değneğiyle boynuna bastırıyordu.
" Söyle, dün şirkette ne yapıyordun?"
" Asıl sen ne yapıyorsun? Y-Yibo, bırak beni!"
Sesi bir robotunki kadar soğuktu. Kızın boynundaki baskıyı biraz azaltsa bile bırakmadı. Geçmişte yaptığı bütün o iğrenç şeyler aklına geldikçe daha nefret ediyordu ondan, bu kadar canını yakmak istemesi de bu yüzdendi.
" Masum ayağına yatmak için bile fazla sinsisin Liling, söyle!"Genç kız panikle kaçmaya çalıştı ama Yibo'nun baskısından bir yere kıpırdayamıyordu. Alt dudağını ısırırken keşke ona hiç seslenmeseydim, diye düşündü, ama artık çok geçti.
" Dedim ya, Xiao Zhan beni çağırd-"" Seni kimse çağırmadı, seni birisi yolladı!" Wang Yibo artık adı kadar emindi, genç kız panik yaptıkça bu düşüncesi daha da keskinleşiyordu. İpin ucunu bulmuştu ve elinden kaçırmaya niyeti yoktu, ne kadar öğrenebilirse öğrenecekti.
" Ben-" Liling nereye kaçacağını, ne yapacağını bilememişti. Wang Yibo onu şimdi boğabilirdi, etrafta ona saldırabileceği hiçbir şey yoktu ama genç adamın bir bastonu vardı ve şimdiden boynuna yerleşmişti bile. Onu öldürürdü ve kimsenin ruhu bile duymazdı, Xiao Zhan onu bütün suçlamalardan korur ve adını temize çıkarırdı çünkü. Nefesi kesilir gibi olduğunda korkudan titremeye başladı. Eğer söylemezse ölürdü, söylerse en azından yaşamak için biraz daha vakti olurdu.
" Lafı ağzında geveleyerek kaçabileceğini sanma, oraya ne için gönderildiğini biliyorum. Kameraları ve asansörleri bozdun değil mi? Beni çatıya çıkarması için birini buldun, ama bak, ben de cesedini kaldırmak için birini bulacağım, merak etme!" Başkalarının bu tehditleri duyabilme tehlikesi olduğundan bu kadar bağırması mantıklı bir hareket değildi ama Yibo onu korkutmanın tek yolunun böyle blöf yapmak olduğunu düşündü. Aslında Liling hemen şimdi kaçabilirdi, sonuçta o kör bir adamdı ama şimdi kaçsa bile üstüne çektiği şüpheden kurtulamazdı, bu nedenle tamamen yakalandığını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alcyone [Yizhan]
FanfictionSen gülümseyince, kör gözlerimin ardından bile görürdüm ışığını ben!