bölüm yirmi beş, bana güven Zhanzhan

419 64 53
                                    

bir ay sonra.

Artık hiçbir şey aynı değildi, olduğu gibi değildi, olması gerektiği gibi değildi. Onlar bir yarayı kapatmaya çalışırlarken yenisi açılıyor, bu sefer daha derin yaralıyor ve bir kan havuzunu oluşturuyordu. Kan havuzu... Acı havuzu, hüzün birikintisi. Soluk hava, soluk çiçekler, solup giden insanlar... Bütün hayatlarının çöküşünün üzerinden tam bir ay geçmişti.

Yang Jinhai onlar yüzünden vurulup öldürüleli bir ay olmuştu... Yıkılmayan Yaşlı Ejderha bir gecede yok olmuş, varlığı yeryüzünden silinmişti. Xiao Zhan'ı ve Wang Yibo'yu evlatları gibi seven, onların güvenebilecekleri tek kişi olan Yang Jinhai... Onlara verdiği son öğüdü hala kulaklarından çıkmıyordu. Artık bu iş bitene kadar, Nathaniel Chen son nefesini verene kadar Xiao Zhan da, Wang Yibo da birbirlerinden başka kimseye güvenmeyeceklerdi. Yaşlı adam onlara en son bunu söylemişti. 

Bir ay içinde öyle çok şey değişmişti ki... Genç çift, ilk bir hafta boyunca evden dışarı adımlarını atmamış, birlikte yas tutmuşlardı. Bu süreç içerisinde Qian çiftinin genç kızlarının da beyin ölümü gerçekleşmişti. Bay Qian Jing ile yaptıkları anlaşmadan sonra ne o, ne de karısı Bayan Qian Ru onları ziyarete gelmişti. Hayatlarına tatlı bir tesadüfle dahil olan bu çift, onlara verebilecekleri en son hediyeyi vermiş, ardından hayatlarından kendi istekleriyle çıkıp gitmişlerdi. Yasını tutacakları çok şey vardı... Birçok şeyi kaybetmişlerdi. 

En azından, birbirlerine sahiplerdi... Xiao Zhan girdiği kısa süreli bunalımdan sonra, her işten döndüğünde eşinin alnına bir buse konduruyor, onun kokusunu içine çekip onu kollarıyla sarıyordu. Sen olduğun sürece, Wang Yibo, diyordu. Sen olduğun sürece, ben yıkılamam.

Şimdi Wang Yibo oturduğu yerde, tedirgince bu anları düşlüyor, ilk defa Xiao Zhan'ın işten geç gelmesini umuyordu. Bir ay önce kendine verdiği sözü tutmanın zamanı gelmişti, artık birinin her şeye bir son vermesi gerekiyordu. Başını aşağıya doğru eğdi, parmakları arasında tuttuğu kabartma diliyle yazılmış kağıda yeniden dokundu.

'Eşinin peşini bırakacağım Wang Yibo, yalnızca bir şartım var: Gel ve benimle konuş.'

Bu cümlenin hemen sol altında ise adres duruyordu. Yibo için bir yerlere gitmek zor değildi, bilekliği ona nerede olduğunu sesli bir şekilde anlatıyor, girdiği konuma ulaşmasını sağlıyordu. Önemli olan şey her şeyi olabildiğince düzgün ayarlayabilmesiydi... Nathaniel Chen onu avlamak isterken kendisi avlanmalıydı.

Wang Yibo ilk defa kendisine bu kadar güveniyordu.

Fakat korktuğu bir şey vardı... Eşi. Xiao Zhan ona tamamen güvenmeliydi, onun yokluğunda deliye döneceğini biliyordu. Yine de inanmalıydı ona! Gözünün görmemesi önemli değildi, o her zamanki eski Wang Yibo'ydu, eşi için her şeyi yapabilecek olan Wang Yibo.

Heyecandan titreyen parmaklarıyla kalemi kavradı, sesli bir not bırakmaya zamanı yoktu. Etraftan güçlükle bulduğu not kağıdına birkaç kelime karaladı, yazısı çirkindi ve kargacık burgacıktı, ama en azından okunabilecek kadar iyiydi. En sağlam olduğunu düşündüğü gümüş renkli değneğini eline aldı, etrafı yoklayarak doğruldu. Kapıya doğru yönelip usulca dışarıya çıkarken kalbinde ileride ne olacağını bilememenin korkusu vardı. 

Masanın üzerine bıraktığı notta ise şöyle yazıyordu, 

'Bana güven Zhanzhan, ve bana destek ol.'

🕊️

Bu bölümü bilerek kısa tuttum çünkü Alcyone ciddi ciddi 'son düzlükte.' Önemli olaylar olacağını anlamışsınızdır.

Ani bir aylık geçiş sizi rahatsız ettiyse üzgünüm ama böyle olması gerekiyordu.

Hepinize iyi geceler diliyorum, sizi seviyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere 💖💖

Alcyone [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin