bölüm üç, geçmişte sönen ışıklar

988 116 128
                                    

dört yıl önce, çin

Felaket bir yazdı. Sokakları dolduran insanların ve makinelerin sıcaktan etkilendikleri, herkesin klimalı duraklara ya da güneş enerjili havalandırma sistemlerine üşüştüğü zamanlardı. Robotlar aşırı ısındıkları için tam verimle çalışamıyorlardı ve hayatlarına yeni yeni dahil olan chalyanglar motorlarını soğutabilmek için yükselmeden önce 'acil fan politikası' uyguluyorlardı. Bu da onların daha geç havalanmasına yol açıyordu ama uçuşun en güvenli yöntemi buydu, trafiği bu haliyle biraz aksatsa bile.

Wang Yibo o sırada oturduğu tekli koltuğa yan bir şekilde yayılmış, yüzünü geriye atmış bir şekilde dışarıyı izliyordu. Hava uzun zamandır ilk defa bu kadar maviye dönük bir parlaklığa sahip olduğundan insanda merak uyandırıyordu. Kan beyninde toplanıp boğulacak gibi olduğunda geriye sarkıttığı başını yukarıya kaldırdı. O sırada kapının hemen önünde durmakta olan bedeni gördüğünde yüzü aydınlandı.
" Zhanzhan!"

" Evin içinde neden böyle dolanıyorsun Yibo?" Genç adamın çıplak göğsünü işaret ederken bir yandan da onu bunaltan kravatını tek eliyle çözmeye çalışıyordu. Lanet moda anlayışları yüzünden bu sıcakta bile takım elbise giymek zorunda olması birkaç gündür kafa yorduğu bir şeydi, sıcaklar ortaya çıkana kadar bu düşünce aklına bile gelmemişti çünkü.

" Sıcak çünkü."

Sonunda çıkarabildiği kravatı koltuğun üzerine fırlattıktan sonra kaşlarını çatarak televizyonun üstünde duran alete baktı.
" Klima açık değil mi?"

Yibo başını onaylar anlamında salladı. " Böyle daha güzel ama. Gel, sen de soyunduğunda anlarsın."

Xiao Zhan sırıttı. " Çok kurnazsın Yibo. Neyse ki işten geldiğim için yorgunum ve senin kurnazlıklarını anlayamayacak durumdayım. Yani..." Gözlerini onunkilerden çekmeden beyaz gömleğinin düğmelerini becerikli parmaklarıyla çözmeye başladı."...yani bu söylediğini deneyeceğim."

Hemen önünde üstünü çıkarıp kravatını attığı yere itekleyen Xiao Zhan'ı izleyen Yibo halinden gayet memnun görünüyordu, o yanına yürüyene kadar duygularını belli etmemeye çalıştı. Şimdi yalnızca takım elbisesinin pantolonu ve özenle yapılmış saçlarıyla ona doğru eğilen o vardı. Üzerlerine üfleyen klimaya rağmen sıcak basmış, göğüs kafesini yakıcı bir şekilde ele geçirmişti. Xiao Zhan uzanıp usulca dudaklarını onunkilere bastığında ilk defa öpüşen bir ergen gibi heyecanlanıp ellerini nereye koyacağını bilemeden çıplak tenine yerleştirdi.

Klimanın rahatlatıcı serinliği olmasa bedenleri birbirine bu kadar yapışık olmayabilirdi belki. Yine de şimdi durumları müsaitti ve bu da onları daha ileriye gitmeleri için kışkırtıyordu. Yibo dudaklarını onun dudağının altındaki minik bene bastırdığında Xiao Zhan çıplak sırtında ürpermeler hissetti, her bir öpücüğünde daha çok Yibo'nun bedenine doğru kafesliyordu kendini.
" Erken geldin bugün?"

Xiao Zhan başını onaylar anlamında salladığında öpücüklerine ara vermek zorunda kalmıştı. " Şimdilik işler iyi ilerliyor, sürekli denetimime ihtiyaçları yok."

" Hep böyle erken gelsene? Chalyang'ların parçalarını sen üretmiyorsun ki sonuçta, makineler üretiyor." Erkenden kastı güneşin battığı saatlerdi. Normal saatinde, işleri fazla yoğun olduğu için hep geceleri eve geliyordu ve dans eğitimi veren Yibo'nun o saatte dersi çoktan bitmiş oluyordu. Evde öylece oturmak sıkıcı olduğu için genelde siteye girmeden önce biraz etrafı dolanıyor, ardından parklarda oturuyor ve arkadaşlarıyla buluşuyordu.

" Biliyorsun, mümkün olsa hep erken gelmek isterdim." Yine de chalyang parçaları üretip onları çeşitli şirketlere pazarlama yaparken ve aynı zamanda bu uçan araçların donanımını geliştirmeye çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordunuz. Pazarlama için dev bir şirket binasına girmişsiniz ve bam! Çıktığınızda güneşi bile göremiyordunuz.

Alcyone [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin