[not; bu bölüm küçük, çok küçük bir smut an içerir! yine işin içine girmedim ama varlığını belirtmek istedim.]
🕊️
Yolda yürüdükçe etrafınızda gördüğünüz çiçekler değişir, bu söz son zamanlarda genç adamın sürekli zihninde olan bir şeydi. Bir anda aklına gelmişti ve aslında basit gibi görünüyordu, ama ne zaman aklından geçirse sanki tamamen onları, daha ziyade eşini tanımlıyor gibiydi. Xiao Zhan yürüyordu ve yürüdükçe etrafında gördüğü kişiler değişime uğruyor, bazı gerçekler yüzüne acı vererek çarpıyor ve bu çarpışma onu da değiştiriyordu. Hayat zaten yolda olmak demektir, değişim her insanın başına gelecek olan bir zorunluluktur. Eğer gerçekten de öyleyse, Xiao Zhan bu yolculukta daha ne kadar farklılaşacaktı?
Eski, özenle bakılıp parlatılmış piponun dumanı iki bedenin arasında süzülerek tavana doğru yükseldi. Yang Jinhai son iki gündür bu eski dostunu kullandığı için kendini rahatsız hissetse de içinde kaldığı durum onu sürekli buna zorluyordu. Eğer bu iki velet sorunlu hayatlarına bir son verip her şeyi düzene koyarlarsa o da piposunu sürekli rahatsız etmeyi bırakırdı.
" Eee, nasılsın bakalım evlat? Xiao Zhan'a göre sen balodan pek etkilenmişe benzemiyorsun."Wang Yibo burnuna dolan dumana karşı yüzünü kırıştırarak elini havada salladı. " Zhanzhan zaten yeteri kadar sinirli, üstüne ben de mi olay çıkarsaydım? Düşmanın inine indiğimiz zaten belliydi, böyle bir olay olacağını tahmin etmeliydik."
" Keşke bunu o koca kafalı eşin de anlayabilse!"
Genç adamın dudakları şaşkınlıkla aralandı. Zaten Xiao Zhan işteyken durduk yere çıkagelen Yaşlı Ejderha'nın nasıl iyi şeyler söylemesini beklerdi ki?
" O kadar kötü mü? Yani... Benim yanımda en azından öfkesini fazla belli etmiyordu."" Çünkü seni seviyor ve gerginliğini belli etmek istemiyor. Ama işte tamamen kendini Nathaniel Chen'e kaptırmış durumda. Ben de bunu konuşmak için geldim zaten..."
" Tahmin edebiliyorum."
Yang Jinhai yeni bir 'yeni yetmelere açıklama konuşması' yapmak için piposundan derin bir nefesi içine çekti. Yüz ifadesi cücelere kötü bir haber vermeye hazırlanan büyücü Gandalf gibi görünüyordu. " Bak evlat, son dört yıldır hayatınız çok fazla ve aniden değişti. Xiao Zhan yıllarca bu saldırının ardındaki ismi aradı ama her seferinde sanki bir duvara çarpıyordu, biliyorsun. Senin için azimle bu şirketi büyüttü ve chalyangları bütün dünyaya yayma kararı aldı. En sonunda senin için bir gönüllü bulmuşken ve tedaviyle ilgili her şey hazırken aşamadığı o duvarın ardından size yeniden taş atmaya başladılar. Bu her insanı öfkelendirir zaten. Bütün bu olanların ardında sen dokunulmaz bir elmas gibiydin.
Seni her şeyden ve herkesten korumaya yemin etmişti, seni bu olaylara hiç karıştırmadı. Ama senin üzüntüyle girdiğin o depresyon, işte o Xiao Zhan'ı bitirdi, çaresiz duruma düşürdü. Neyse ki sen güçlüsün ve hemen toparladın. Şimdi ise bu elmasa kirli elleriyle dokunmaya çalışan birisi, Nathaniel Chen var... Xiao Zhan elbette öfkeli olacak. Bu çok normal gibi görünüyor ama normal olmayan bir şey var; lanet velet her şeyi içine atmayı pek de iyi biliyor. Kime çekmiş bilmiyorum, öfkesi dışında her şeyini kendi içinde yaşayıp herkese bir maske takmayı kararlaştırmış kendi kafasında.
Senden tek istediğim onun bu durumuna bir son vermen. Bütün içini dökmesine izin ver ki kafasını boşaltsın yoksa bu böyle olmayacak. Ağlat onu, canını yak, aşıklar böyle şeylerde çok iyidir. Sadece içindeki düşünceleri döksün, rahatlasın ve maskesini düşürsün."
Wang Yibo bu uzun konuşmanın ardından bir süre hiçbir şey söylemedi ama hak veriyordu. Xiao Zhan onlara taş atıldıkça kendini kapalı bir kutu gibi saklıyordu. Belki de birazcık yarasını deşmeliydi, sonuçta kurşunu etten çıkarmadıkça yara iyileşmezdi. Oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. " Doğru, tamamen doğru. O çok yoruluyor, çok üzülüyor, çok öfkeleniyor. Onun için çok endişeleniyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alcyone [Yizhan]
FanfictionSen gülümseyince, kör gözlerimin ardından bile görürdüm ışığını ben!