Sabahtan beri bütün çalışanları korkutan -son zamanlarda, çalışanların işteyken korkmadıkları an yoktu- bir şey vardı. Son bir haftadır ateş püsküren patronları bugün çok huzurluydu, sanki fırtına önceki sessizliği bekliyordu. Dosyaları karıştırıp toplantı saatlerini unutsalar bile hiçbirine kızmadı, yalnızca her zamanki ifadesiz yüzüyle işlerini doğru düzgün yapmaları gerektiğini söyledi.
Xiao Zhan artık zihnindeki yorulmuş çarkları yenileriyle değiştirmişti. Daha önce bütün düşünceleri düşmanını bulmaya odaklıydı, şimdi ise tamamen o düşmanı nasıl alt edeceğiyle ilgileniyordu. Aslında ilk adımı attığına göre durumları iyi sayılırdı. Buna rağmen beklemek ona ölüm gibi geliyordu, masasında duran gelir- gider dokümanlarını okurken hiçbir şey anlamayıp sürekli tabloyu baştan incelemesinden anlaşılıyordu bu.
Tam odasında sessizce bekleyip duran Yin Huan ona neler olduğuyla ilgili bir soru soracaktı ki, masanın üzerinde duran telefon sinir bozucu bir sesle çalmaya başladı. Xiao Zhan aramayı cevapladığında duyduğu sesle bunun beklediği arama olduğunu anlamıştı.
" Onu getirdik."
" Çatıda tutun, geliyorum." Dudaklarında oluşan bir tebessümle gözleri parlarken çekmecesini açıp içindeki uzaktan kumandayı eline aldı ve asistanına hiçbir şey söylemeden odadan çıktı. Liling'in bozduğu asansör sistemi o günün akşamında tamir edilmişti ve Xiao Zhan yeniden merdiven kullanacak değildi. Yavaşça yukarıya çıkarken düşünceleri son derece sakindi.
Wang Yibo'yu çatıya götürüp yerde sürükleyen adamı bulması hiç de zor olmamıştı. İşte şimdi orada duruyordu, adamları tarafından kollarının iki yanından tutulmuş ve ağzı bağlanmıştı; bu manzarayla birlikte keyfi daha da yerine gelirken adama doğru ilerleyip tam önünde durdu. Orta yaşlarında birine benziyordu ve saçları üç numaraya vurulmuştu. Üzerinde krem rengi bir takım elbise vardı, nereden geldiği meçhuldü. Genç adamın dudaklarında duran siyah peçeyi yavaşça aşağıya indirerek usulca gülümsedi.
" Nathaniel Chen'in ininden buraya getirilmek nasıl bir his köpekçik?"
" Onu çok fazla küçümsüyorsun!" Adam artık düşmanlarını bildiğine göre inkar edip ondan daha fazla saklamanın bir anlamı olmayacağını düşünmüş olacak ki, rahatça konuşup ona dikleniyordu.
" Onu küçümsüyorum çünkü onu fena bir mağlubiyete uğrattım. Chalyanglarımla onu ezdim... Tıpkı seni de birazdan ezeceğim gibi."
" Asıl mağlubiyeti alan sensin Xiao Zhan, asıl ezilen kişi senin kör eşin!"
Xiao Zhan'ın içinde uyuklamakta olan şeytan kıvrıldığı yerden doğruldu ve gerinerek onu esir aldı. Yine de genç adam hiçbir şey yapmadı, bozulan tebessümünü anında toplayıp çenesini yukarıya kaldırdı. " Eşim hakkında böyle konuşmaya devam edersen senin için hiç de iyi şeyler olmayacak."
" Başına kötü şeyler gelecek olan kişi de Wang Yibo olacak." Adam söylediğine oldukça inanıyor olmalıydı ki yüzünü onunkine doğru yaklaştırıp kaşlarını kaldırmıştı. Nathaniel Chen'e çok güvendiği her halinden belliydi, efendisinin onu kurtarmaya geleceğini sanıyor olmalıydı.
Xiao Zhan sıkılmış gibi yanaklarını şişirdi. " Sözlerim üzerinden misilleme yapıp durma." Gözlerini adamı tutmakta olan asistanlara çevirdi.
" Onu platforma çıkarın ve iyi bir darbe geçirin ki ayağa kalkamasın."Chalyanglar iniş platformu olan her yere iniş yapabilirlerdi. Bu basamağa benzer yuvarlak yapılar genelde sokak başlarında olsalar bile özel şirketler patronlarının ya da önemli kişilerin halka karışmadan kullanılabilmeleri için platformlardan bir de çatı katlarına yerleştirirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alcyone [Yizhan]
FanficSen gülümseyince, kör gözlerimin ardından bile görürdüm ışığını ben!