"Yalvarırım ateş etme dur."
"Sana borcunu getirmeni söylemiştim güzelim."
"Bak annem daha iyi olmadı. İyi olduktan sonra söz getireceğim parayı."
"Öyle anlaşmamıştık ama bir ay sonra getireceğini söyledin."
"Evet öyleydi ama hem anneme bakıp hem nasıl çalışacaktım?"
"Ben orasını bilemem para var mı ? yok ! o zaman para yerine o tatlı canın gidecek güzel kız. Anlaşma anlaşmadır."
"Lütfen, annem için lütfen yalvarırım."
"Ah, üzgünüm."
Gecenin sessizliğini bozan o silah sesi tüm sokağı kaplamıştı. Son bir yalvarış ikna etmemişti gözü dönmüş katili. Sesim çıkmıyor bağırmamak için kendimi zor tutuyorum. O ölmüştü, zavallı kız gözlerini yummuştu, annesini arkasında bırakarak. Ve orada, o katilden başka bir tek ben vardım eğer gitmesem beni de görecekti ve belki de o kız gibi beni de öldürecekti. Adımlarımı sakince ve yavaşça atıyordum. Katil arkasını dönüp yürümeye başladığı zaman durdum ve gitmesini bekledim. Bir süre uzaklaşmasını izledikten sonra durduğum yerden hareket edip koşmaya başlamıştım . Gözlerim hâlâ katilin gittiği yöne bakıyordu ve ben, bana doğru koşan kişiyi görmemiştim. Bir çarpışmanın etkisiyle yere düşmüştük.Keskin gözleri vardı karşımdakinin, soğuk bakıyordu ve en az benim kadar korkmuştu. Görebildiğim tek şey gözleriydi çünkü hemen kalkıp koşmaya devam etmişti. Daha sonra ise... Korku içinde eve koştuğumu hatırlıyorum...
Yine aynı kabus, bir senedir neredeyse her gece görüyordum. Aslında gerçekti bu olay. Evet, gözlerimin önünde genç bir kız ağlayarak can vermişti. Soğuk kanlı katil yüzünü göremesem de korkmuştum ondan. Ve o çocuk, onu bir daha görmemiştim. Anılarım aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Bu yüzden genelde baş ağrısıyla uyanırdım sabahları. Tıpkı şuan olduğu gibi..
Uykumun ısrarla beni geri çağırmasına rağmen zorda olsa yataktan kalkabildim. Odamın içinde bulunan banyoya doğru yöneldim. musluğu açıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynanın hemen yanında asılı duran havluyla kuruladım. Banyodan sonra odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken annem mutfaktan bağırdı "
"kızım in aşağı kahvaltı hazır"
"Geliyorum"
mutfaktan içeri girip hazır olan kahvaltı masasına oturdum.
Babam çoktan tabağındakileri sömürmeye başlamıştı. KardeŞim ali de tabağındakilerle oyun oynuyordu. Annemde ocakta bir şeylerle uğraşıyordu. Biraz bekledikten sonra tabağımdakileri yemeye başladım.
Masadan kalktıktan sonra odama çıktım. Kıyafet dolabımın karşısına geçip bir süre göz gezdirdim. Sonra siyah bir t-shirt aldım altına da siyah dar pantolunumu alıp giydim. Siyahı seviyorum beni yansıtıyordu her zaman. Aynanın karşına geçip kumral, uzun saçlarımı düzelttim. Çantamı da alıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken halâ mutfakta olan aileme "Ben çıkıyorum sonra görüşürüz " diyerek seslendim. Mutfaktan "Hoşcakal, dikkatli ol, geç kalma" sesleri geldi. Cevap vermeden ayakkabılarımı da giyip evden çıktım.
Çok canlı biri değilim. Ailemle bile samimi olduğum söylenemez. Genelde hep odamda olurum yada kafa dağıtmak için sessiz bir yerlere gider geç saatte eve gelirdim. Ailem beni hiç bir zaman sıkmadı işte bende onların bu huyunu çok seviyorum. Çevremle genelde iyi geçinmem çok arkadaşım yok. Çok konuşan insanları sevmiyorum . O günden sonra yani bir ölüme görgü tanığı olduğumdan beri böyleyim. İnsanlarla samimi olamam,kimseye güvenmem,hep içime atan, kapanık, somurtgan, karamsar biri olarak kalacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
Teen FictionBir cinayet. İki görgü tanığı. Ve tıpkı kâbuslar gibi bitmek bilmeyen olaylar. Karanlıktan çıkmak istiyorlar ama karanlık üstlerine çökmüş, ruhlarıyla harmanlanıp vahşi bir hayvan gibi kemiriyor zaten tükenmekte olan aydınlığı. Bu hikayede sorulma...