Gündoğumu. Güneş doğudan kızıllığını göstererek çıkmaya başlamıştı. Karanlık sokaklar aydınlanmaya başlamıştı. Bir nevi o karanlığa ev sahibi olan kötülükler de tekrar karanlık olana denk sağlanmaya başlamıştı.
Yukarıdan bakınca sanki herkes mutluydu. Ben dışında herkes. Büyük ihtimaller onlar da dışarıdan baktıklarında kendileri dışında herkesin mutlu olduğunu görüyordur. Hayatımız boyunca 'diğerleri ' diye tabir ettiğimiz insanlara özeniriz. Ne kadar mutlu! Ne kadar eğleniyor! Ne güzel giyiniyor! Ne kadar şanslı! Bu gibi tabirleri insan hayatında bir kere bile söylemiştir. Peki insan, neden hayatının kötü olduğunu düşünür? İzlediğim bir dizideki oyuncunun bir sözü aklıma geldi; "Dünya hep güneşli olsaydı eğer her yer çöle dönüştürdü. Kar ve yağmur yağmalı ki dünya güzelleşsin, yeşersin." Hayatımız her zaman iyi olacak diye bir şey yok. Ömrünün ilk 30 yılını kötü geçirsen bile geri kalan yıllarının çok mutlu geçmeyeceğini nereden bilebilirsin?
Sabah sabah kendimi motive ettim. Soğuk zemine basan çıplak ayaklarımı yavaş hareketlerle mutfağa doğru yönlendirdim.
Henüz kahvaltı yapmamıştım. Buğra da dün gece çok düşündüğü için pek fazla uyuyamadı o yüzden hâlâ uyuyor. Kalkıp 4 tane yumurtayı haşlamak üzere cezveye koyup suyla doldurdum ve ocağın altını yaktım. Bir yandan da kahve için sıcak su koydum. Masaya yaslanmış kaynamalarını beklerken ayak sesleri duydum, sanırım Buğra uyanmıştı. Bende masadan ayrılıp domates ve salatalık doğramaya başladım. Buğra mutfağa gelene kadar kahvaltıyı hazırlamış, kahveleri bardaklara doldurmuştum."Günaydın. " diyerek içeri girdi Buğra. Gözleri uyuyamadığı için şişmişti. Sandalyeyi çekip yerine oturdu. "Günaydın" diyerek karşılık verdim.
Sessiz bir şekilde tabaklarımıza kahvaltılıklardan koyarken dün söylediği şeyi sordum. "Çağrı hakkında ne yapacağım?"
"Araştırdım ama hakkında pek bir şey bulamadım. Sanırım kendisi sadece bir piyon. Ama bir piyon bizi asıl kişiye götürebilir. Yavaştan tanışmanı istiyorum. Gözlemlemeni istiyorum. Birde bugün anahtarlığı çantanın kulpuna as. Onu gördüğü zaman verdiği tepkiye dikkat et. Anahtarlığı odada bulduğunu sonra sahibini bulana kadar sende durmasının iyi olacağını düşündüğünü söyle. Tatlı bir kız rolünü oyna. Yaparsın herhalde. " dedi. Bunları söylerken de bir yandan yemeye devam ediyordu.
"Atakan'ın yakın arkadaşı olduğunu söyledin. Atakan da sence onlarla beraber mi?" Atakan samimi biriydi ama hiç şüphe uyandırmayan yanı bende şüphe uyandırmıştı.
"Olabilir. Sürekli birbirlerine gidip gelirler bayağı yakınlar. " diye cevap verdi.
Kafam çok fazla karışıktı. Ama onlarla oynamanın vakti artık gelmişti. Hem heyecanlıyım hemde korkuyorum. Fakat yapabileceğimi düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Kahvaltıdan sonra ikimizde hazırlandık. Çağrı'nın dikkatini çekmek için bu sefer giyimime daha çok özen gösterdim. Saçlarımı açıp hafif dalga şeklini verdim. Garip bir şekilde saçlarımın güzel görünmesi bana özgüven sağlıyordu.
Okula geldiğimizde Buğra sınıfa, ben ise masamın başına gittim.
Engin hoca henüz gelmemişti. Kantine gidip Engin hoca için bir sade kahve aldım. Odaya geri döndüğümde Engin hoca gelmişti ve ceketini askılığa asıyordu."Günaydın Arya. " dedi güzel bir tebessümle.
"Günaydın hocam, bende size kahve almaya gitmiştim." Elimdeki bardağı yavaşça masasına bıraktım.
"Çok sağol, evden kahve içmeden çıkmıştım zaten. Biraz geç uyanmanın kötü sonucu." Sandalyesine oturup getirdiğim kahveden içmeye başladı.
" Bu arada Arya bugün benim için okul kütüphanesinde bir araştırma yapabilir misin?" Diye sordu.
" Tabi hocam, siz konuyu söyleyin ben araştırırım." Masama oturmuştum ama tekrar kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
Fiksi RemajaBir cinayet. İki görgü tanığı. Ve tıpkı kâbuslar gibi bitmek bilmeyen olaylar. Karanlıktan çıkmak istiyorlar ama karanlık üstlerine çökmüş, ruhlarıyla harmanlanıp vahşi bir hayvan gibi kemiriyor zaten tükenmekte olan aydınlığı. Bu hikayede sorulma...