Dışarıdan çok eski ve harabe gibi görünen depo içeriden bakıldığında hiç de öyle değildi gayet şık ve güzel dekore edilmiş bi yerdi. Bembeyaz duvarlara birkaç tablo eşlik ediyordu. köşede duran iki tane tek kişilik yatak vardı. Ve biraz ilerde büyük ve siyah bir çalışma masası yanlarında iki tane siyah deri koltuk vardı. deponun tam ortasında ise beyaz koltuk takımı vardı karşısında da bir plazma. Yine deponun ortasında büyük harita görünümlü bir halı vardı. Burayı düzenleyen gerçekten zengin olmalı.
Biz içeri girdikten iki dakika sonra kapı açıldı. Bizim yaşlarımızda üç kişi girdi. Biri kumral,mavi gözlü, orta boylu zayıf ve güzel bir kızdı. Giydiği siyah mini etek fiziğini ortaya çıkarmıştı. Hemen yanında onun elini tutan ondan bir kaç santim uzun, koyu kahve gözleriyle sıcak bakan, esmer biri vardı. Onlardan biraz önde duran sarışın mavi gözlü diğerlerine göre daha uzun biriydi. Kim olduklarını soran bakışlarla buğra'ya döndüm.
"Tanıştırayım bu Kaan. O ölen kızın kardeşi " dedi sarışın çocuğu göstererek. Gözlerinde anlayamadığım bir hırs vardı. Hafifçe başımı eğip selam verdim.
" Bu kuzey . Çocukluğumdan beri arkadaşız." esmer çocuk güzel bir şekilde tebessüm etti. Bende aynı şekilde selam verdim.
"Bu da Cemre. Ölen kızın en yakın arkadaşı " dedi. Ve ardından bana dönerek "Ve bu da çocuklar diğer görgü tanığı Arya Sancak." Dedi. "Memnun oldum." diyerek hafif bir tebessüm ettim. Buğra illerdeki koltuklara doğru ilerleyip oturdu. Bizde onu takip edip oturduk.
"Katilin kim olduğunu biliyor musunuz? " diye bir soru attım ortaya.
"Adını bilmiyoruz ama büyük bir çetesi olduğunu biliyoruz. " diyerek cevap verdi Kaan.
" Peki siz nasıl bir araya geldiniz "
" Bizi bulan Buğra. Bizden yardım istedi bizde hiç düşünmeden kabul ettik. " Bu sefer konuşan cemreydi ve ses tonu gayet hoştu.
" Peki ne yapıyorsunuz burada yada bu zamana kadar ne yaptınız ? "
Buğra ellerini birbirine kenetleyip cevap verdi " Bu depo buluşma yerimiz burada düşünür plan yaparız. Başka bir arada spor tesisimiz var orada çalışıyoruz. Adamlar bir çete onlarla karşı karşıya geldiğimizde kendimizi korumamız lazım. "
" Yalnız ben sizin kadar güçlü değilim "
" Hayır güçlüsün bunu gördük seni takip edip fotoğraflarını çektik." Dedi kuzey. Elindeki zarfı açıp fotoğrafları masaya koydu. Elime alıp baktım gerçekten her anımı çekmişler. Bu yıl bayağı bir kavga etmiş, disiplin için annem hep okula gelmek zorunda kalmıştı. Onları nasıl yendiğim ve hareketlerim hepsi vardı. Koştuğum zamanlar, yalnız olduğum zamanlar, hepsini çekmişlerdi.
" Göründüğün kadar zayıf değilsin " Buğra gözlerini dikmiş benim gözlerimin içine bakıyordu. Bir an utanarak başımı yere eğdim.
" Pekâlâ şimdi ne yapıyoruz? ne yapmamız gerekiyor ? " diyerek tekrar sordum.
" Çalışacağız araştıracağız onların işlerini bozacağız " Buğranın gözleri öfke saçıyordu. Ve birden ayağı kalktı. Onunla birlikte bizde ayağa kalktık.
" O günü unutamıyorsun dimi Arya ? Hepimiz unutamıyoruz hepimizin rüyalarına giriyor. O şerefsizden hepimiz nefret ediyoruz aynı senin gibi. Ve bunu ona ödetmek istiyoruz. Sana bir kere soracağım Arya bizimle misin? Bize katılıyor musun? " Buğra sorusuna cevap bekliyordu ve diğerleri de öyleydi. Söyledikleri doğruydu ve ben bu kâbustan uyanmak istiyordum. Onlar ışıktı ve bende ışığı takip etmeliydim. Aydınlığa çıkmak için ışıkla beraber olmam gerek.
Bu kısa düşünmeden sonra " evet sizinleyim sizinle olacağım." dedim. Sözümü bitirir bitirmez hepsinin yüzünde bir gülümseme oluştu. Cevabım onları mutlu etmişti. Gözlerinde ki umudu görebiliyordum.
" Bugünlük evlere dağılalım yarın hafta sonu sabah 10 'da burada buluşalım." Dedi Buğra. Kaan, kuzey ve cemre hoşçakal dedikten sonra depodan ayrıldılar. Buğrayla tek kalmıştık. " Gidelim " dedikten sonra yürümeye başladı. Ona yetişip beraber depodan çıktık . Arabayı açıp oturduk ve çok geçmeden arabayı çalıştırdı. Yol boyunca sessizdi. Sanırım bir tek bana karşı bu kadar soğuk yada yapısı böyle anlayamadım .
Evimin önüne geldiğinde durdu arabadan inmeden önce kısık bir sesle "hoşçakal" dedim. Hiç bir tepki vermedi ve gaza basıp gitti. Çok beklemeden eve girdim. Mutfakta yemek masasında oturan anneme babama ve kardeşime baktım. " Ben dışarıda yedim bir şeyler. Odama çıkıyorum " dedim ve merdivenlerden yukarı çıktım. Odama girip dolabıma yürüdüm kareli pijamamı çıkarıp üstüme geçirdim. Siyah rambo atletimi de giyip banyoya ilerledim. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkıp kendimi yatağımın üstüne attım.
Bugün bilmediğim birçok şeyi öğrendim. Bu kâbusu yaşayan tek ben değilmişim. Aslında kendimi güçsüz gören ben bugün güçlü olduğumu öğrendim. Çok arkadaşı olmayan Arya bugün yeni arkadaşlar edindi. Ve bana neler getireceğini bilmediğim bir çeteye dahil oldum. Daha dün sıradan yalnız sessiz bir kız iken şimdi bambaşka bir hayata adım atıyordum. Bana sunulan bu hayat iyi mi olacaktı? Yoksa eski hayatımı özletecek miydi ? Geleceği göremeyiz yada bilemeyiz ama ne tarafa gideceğimize yine biz karar veririz. Aklım ve kalbim arasında yürüyorum aklım bana yolumu kalbim bana doğruyu gösterecektir. Kendimden her zaman emin olmuştum içimde ki bu tuhaf hisse rağmen halâ emin olur muyum bilmiyorum. Tek bildiğim ; ben bir adım attım ve yolun sonunu görmek zorundayım. Annemin bana hep söylediği bir söz vardır ; " Başladığın işi yarıda bırakma.. "
Medyadakiler sırasıyla ; Kuzey, Kaan ve Cemre'dir.
![](https://img.wattpad.com/cover/28884145-288-k288252.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
Fiksi RemajaBir cinayet. İki görgü tanığı. Ve tıpkı kâbuslar gibi bitmek bilmeyen olaylar. Karanlıktan çıkmak istiyorlar ama karanlık üstlerine çökmüş, ruhlarıyla harmanlanıp vahşi bir hayvan gibi kemiriyor zaten tükenmekte olan aydınlığı. Bu hikayede sorulma...