Bir sene önce yine aynı yerde aynı anda aynı şekilde birbirimize bakıyorduk. İkimizde afallamıştık, bir süre birbirimize bakakaldık. Karşımdaki kişi, barda gördüğüm kişinin ta kendisiydi. Kahverengi dağınık saçları vardı. Gözleri, demiştim ya soğuktu, fazlasıyla soğuk. Benden uzundu yapılı bir vücudu vardı. Ben çocuğu incelemeye dalmıştım ki onun konuşmasıyla irkildim.
"Önüne bak " dedi. hiç bir ifade göremedim yüzünde.
"Bana çarpan sendin"
"Ama ben sen çarptın diye kabul ediyorum" Ben daha ağzımı açmadan hızla yanımdan geçip gitmişti. O an bir şey diyememenin siniriyle bir süre arkasından bakakaldım.
Parktan sonra etrafıma hiç bakmadan eve doğru ilerledim. Kısa bir süre sonra da eve geldim. Anahtarımı kapının yanındaki masanın üstüne bırakıp merdivenlerden yukarı çıktım. Odama gittim. Üstümü değiştirmem lazım o berbat yerden dolayı kıyafetlerim kötü kokuyordu. Dolabımın kapağını açıp siyah taytımı alıp giydim beyaz t-shirt'ü de giyip üstüne bol kapüşonlumu giydim. Hazır olduktan sonra da odamdan çıktım. Oturma odasında televizyon izleyen anneme "Ben çıkıyorum sahile gidiyorum" diyerek haber verdim. Anahtarımı da alıp evden çıktım.
Sahil benim burada en sevdiğim yerdi. Hafta içi boş olurdu genelde. Sessizliği seviyorum, insanlardan uzak olmayı seviyorum.
Yaklaşık Yirmi dakikalık süren bir yürüyüşten sonra sahile gelmiştim. Her zaman oturduğum kayanın üstüne oturdum. Dalgaların sesinin rüzgârla karışması hoşuma gidiyordu, gerçekten rahatlatıcıydı.
Dalgaların sesiyle birlikte birkaç çocuk sesi duyuyordum uzaklardan,Mutluluğun sesi miydi bu? Ben mutluluğu hiç yaşamadım, hep hayatım boyunca sessiz güçlü kızı oynadım. Ama söylemek istediklerim oluyor bazen, içimde biriken gün geçtikçe daha da çoğalan kelimeler sığmaz oluyor yüreğime. İşte onları atmadıkça içimden, iki damla göz yaşı bir bakmışsın isyan edercesine süzülüyor yanaklarımdan, akan damlalar da soruyor; neden bu hüzün? Ve sonra göz yaşlarında terk ediyor seni,yanaklarından koşarcasına akıp gidiyor. İşte bazen böyle oluyorum, bir anda ruh halim değişiyor. Hayatın bize ne getireceğini bilmeden devam ediyoruz. Zor bir sınavdayız ve sınavın konusu "Hayat"
Düşüncelerim dalgalarla beraber sürüklenirken kendimi gayet rahatlamış hissediyorum. Saatin geç olduğunun farkına varmamıştım. Pek istemeyerek de olsa yerimden kalktım. Son bir kez denize bakıp onun temiz kokusuna ve ruhuna hoşçakal dedim. Sahilden çıkmak üzere yürümeye başladım.
Yoldayken sessizdim ve aynı sessizliği bozmadan eve ulaştım. Odama çıkarken babam yemeğe gelmemi söyledi. Odama gitmekten vazgeçerek banyoya doğru ilerledim. Her zaman ki gibi yavaş hareket ediyordum. Ellerimi ve yüzümü bir kaplumbağa hızıyla yıkadıktan sonra ayaklarımı yere sürte sürte mutfağa gittim. Hafifçe gülümseyerek sandalyeye yerleştim.
"Sahilden mi geliyorsun" dedi babam elindeki kaşıkla uğraşırken.
"Evet" diyerek cevap verdim.
"Okul nasıl peki kızım?"
"Sıkıcı ve sinir bozucu"
"Pek sıkıcı olduğunu düşünmüyorum elifle okuldan kaçmışsınız"
"Evet elif istedi ve biliyorsun ona pek istemiyorum sözcüğü işlemiyor."
"Biliyorum kızım elif dışında bir arkadaşın yok onu da biliyorum ama neden arkadaş edinmeyi denemedin hiç?"
"Çünkü istemiyorum baba. Kalabalığı sevmiyorum, fazla arkadaş ortamı istemiyorum. Ben elifle iyiyim "
"Tamam anlıyorum " Cevap vermeyip hızlıca yemeğimi bitirip odama çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra kendimi yatağa attım. Ben uyurken odama girilmesini sevmiyorum.
Yorucu bir günün sonunda, tavanla baş başa kalmıştık. Gözlerimi tavana diktiğimde iki korkmuş göz geldi aklıma, korkuyordu.. Ve bugün gördüğüm kişinin gözlerine çok benziyordu fakat bir fark vardı. Korkmuyordu, eskinin aksine güçlü gözlerdi. Acaba o muydu? Aynı kişi miydi? tesadüf olamaz mı ? evet kesinlikle tesadüf. Bırak saçmalamayı Arya öyle bir şey olamaz.
Düşüncelerim beynimi kemirirken uykunun beni derinlere çektiğini hissettim. Yoğunlaşan hislerim uykuya yenik düştü ve gözlerim yavaş yavaş karanlığa büründü...
"Arya kızım hadi uyan geç kalacaksın "
Annemin kapıyı tıklayıp durmasıyla uyanmıştım. Gözlerimi ellerimle ovuşturduktan sonra uykulu bir halde yataktan kalkıp banyoma doğru gittim. Aynaya baktığımda her zamanki savaştan çıkmış gibi duran Aryayı gördüm. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kuruladım.
Kahvaltımı okulda yapmak istiyorum bugün. o yüzden hemen giysi dolabımın karşısına geçip bir şeyler seçmeye başladım. Siyah kolsuz gömleğimi ve siyah dar pantolonumu alıp üzerime geçirdim. Masanın üzerinde duran bilekliklerden siyah olan ikisini seçip bileğime taktım. saçlarımı tepeden hafif bir şekilde topladım. Yüzüme de hafif bir pudra ve dudağıma hafif bir parlatıcı sürüp odadan çıktım.
"Kahvaltı yapmıyor musun Arya" diye seslendi annem.
" Okulda yerim bir şeyler anne " dedim çantamı alıp ayakkabılarımı da giydikten sonra evden çıktım. Kulaklığımı takıp yürümeye başladım. En sevdiğim şarkılardan biri eşlik ediyordu yolda bana. "Blue - All Rice"
Ben üçüncü şarkıya geçmeden okula gelmiştim bile. Bahçeye biraz göz gezdirdim ve sonra merdivenlerden yukarı çıktım. Halâ ortaokul gibi koridorda koşan ergen tipli şahıslar vardı. Ne okul ama. Sınıfa girip en arkadaki sırama oturdum. Benim hemen ardımdan da elif geldi sınıfa ve yanıma oturdu. "Merhaba balım nasılsın " dedi. Her zaman ki gibi neşeliydi. "İyiyim canım sen nasılsın " dedim gülümseyerek.
"Bende iyiyim ama birazdan iyi olmayacağım"
"Neden ki ? "
" Ders edebiyat ya o sinir hocayı görmek moralimi bozuyor "
"Kimin morali bozulmuyor ki ? " ikimizde birbirimize göz kırparak gülmüştük. Bu kız cidden bana iyi geliyordu. Bir süre daha elifle konuştuk. Daha sonra içeri hoca girdiğinde yine hiç kimse ayağı kalkmamıştı. Bunun üzerine edebiyat hocası o cılız ve sinir bozucu sesiyle yine bizi azarlamıştı. Ama maalesef yine onu takan yoktu.
Dersin sonlarına yaklaşıyorduk. Her iki dakika da bir telefondan saate bakıyordum. En son camdan dışarı bakıyordum sonra sınıf kapısının tıklanmasıyla başımı o yöne doğru çevirdim.
"Yok artık, bu da mı tesadüf !!"
![](https://img.wattpad.com/cover/28884145-288-k288252.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
Teen FictionBir cinayet. İki görgü tanığı. Ve tıpkı kâbuslar gibi bitmek bilmeyen olaylar. Karanlıktan çıkmak istiyorlar ama karanlık üstlerine çökmüş, ruhlarıyla harmanlanıp vahşi bir hayvan gibi kemiriyor zaten tükenmekte olan aydınlığı. Bu hikayede sorulma...