Bir anı daha siliniyor ruhumun en kuytu köşelerinden. Sisli bir hava kaplıyor ruhumu, kimse görmesin diye örtüyor puslu düşüncelerimi. Çığlık çığlığa nereye ve kime ait olduğunu bulmak için kaçışan birkaç hatıra dolanıyor gözlerimin önünde. Ve bir gerçek ben buradayım diye bağırıyor; kimse eskisi gibi kalmaz, herkes değişir.
Doğduğu zaman saf olan ruh,duygular,düşünceler zaman ilerledikçe karanlık bir yel alıp götürüyor bilinmeyen bir yere.Uğur... Çocukluğu gözlerimin önünden geçerken karşımda düşman olarak nitelediğimiz kişiyle konuşmuş el sıkışmış, arka taraftan çıkıp gitmişti. Gördüğüm sahnenin şokunu atlatamamış eve gelene kadar tek kelime dahi etmemiştim.
Çiftliğe geri döndüğümüzde yol boyunca kelimelerimi yutmuş,mide bulantımı bastırmaya çalışmıştım. Orada içine alkol veya başka bir şeyin katıldığı ama meyve suyu olarak içtiğim şey zihnimi uyuşturmuş,ciddi şekilde mide bulantısı yapmıştı. Banyoya koşup içimdeki her şeyi klozete boşalttım. Ağzımı yıkayıp salona döndüm. Televizyonun karşısındaki koltuğa bıkkın ve halsiz bir şekilde oturdum. Anahtarı masanın üstüne sert bir şekilde bırakıp yanıma oturan Buğra'ya diktim gözlerimi.
''Sarhoşsun,o içtiğin bardağa baktım alkol vardı, az konulmuş ama sarhoş olmana yetmiş.'' dedi buğulu sesiyle. Bir müddet sustum. Aslında çok şey konuşmak istiyordum.Midemdekileri attığım gibi içimdekileri de dışarı atmak istiyordum. Ama hayır,yapmayacaktım. Kurumuş dudaklarımı aralayıp,yorgunluktan kapanmak üzere olan gözlerimi zorlayıp ona bakmaya devam ettim.
''Yaşadıklarımdan nefret ediyorum.'' dedim. Ağırlaşan göz kapaklarım daha fazla zorlanmaya itiraz edip kapattı gözlerini. Uykuya dalmadan son kez bir şey söyledi Buğra.
''Bende.''
Sabah uyandığımda yatağıma yatırılmıştım. Ve üzerimdeki kıyafetler değiştirilmişti. İlk başta biraz yanaklarım kızarsada daha sonra umursamamaya karar vermiştim. En azından umursasamda bunu Buğraya belli etmeyecektim.
Yataktan kalkıp sessizce banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Odama geri dönecekken Buğranın sesiyle durdum.
"Mutfağa gel,kahvaltını yap."
Sessizliğimi koruyup mutfağa gittim. Yavaşça sandalyeye oturdum. Ağzıma bir zeytin,bir parça peynir,bir parça ekmek attım. Diğer yiyecekleri es geçerek masadan kalktım.
"Yaptım." Dedim ve tekrar odama gittim. Yatağın içine bacaklarımı karnıma çekerek oturdum. Gözlerimi yatağa dikip boş boş hiçbir şey düşünmeden durdum öylece.
Bir süre sonra kapı bir anda açılıp Buğra geldi ve kapıyı o kadar sert kapattı ki kapının camları kırılıp parçalara ayrıldı. Korkuyla yere düşen cam parçalarına sonra da sinirden göz bebekleri büyümüş Buğraya baktım.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" Dedim ayağa kalkarak.
"Asıl sen ne yaptığını yapıyorsun?! O piç Uğur'u orada görmenin sebebini bana mı bağlıyorsun?" Diyerek bağırdı.
"Evet sana bağlıyorum! Güzel bir gece geçireceğiz sanmıştım, işin olmadığı bir gece. Ama bu iş yüzünden hayatımda değer verdiğim bir insanı daha kaybettim. Görmeseydim keşke! Görmeseydim de onu iyi biri olarak bilseydim. Herkesi kaybediyorum. Yoruldum yeterince. " dedim cümlenin sonuna doğru bağırmayı bırakmış bitkin bir sesle konuşmuştum.
Kolumu kavrayıp kapanın yanındaki duvara çarptı bedenimi.
"Sebebi ben değilim! Bu işi en başta kabul ettin ve artık geri dönüşün yok bunu o kafana sok artık! Daha fazla yorulacaksın bitene kadar daha çok canın acıyacak. Ve sana bir uyarı. Bana bir şeylerin sebebiymişim gibi davranmayı bırak yoksa hiç hoşuna gitmeyecek bir şey yaparım sana, o zaman gerçekten bir 'sebep' olurum senin için." Dedi. Benim korkudan,onun ise sinirden göğüs kafeslerimiz hızlıca aşağı inip kalkıyordu. Sıcak nefesi yüzüme çarpıyor daha çok titrememe sebep oluyordu.Nefesi düzene girdi, kolumu sıktığı elini gevşetti. "Eşyalarını topla, buradan ayrılıyoruz." Dedi ve odadan çıktı.
Bir sıktığı koluma birde yerdeki cam parçalarına baktım. Daha önce onu bu kadar sinirli görmemiştim. Camı kırmış ve beni tehdit etmişti. Bedenimle. Öfkenin çığlığı odadan yavaş yavaş uzaklaşıp yerdeki cam kırıkları gibi içimde bir yerlerde de kırıklarını bırakıp gitmişti.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp dolaba yöneldim içinden üstüme geçirmek için pantolon ve tişört alıp geri kalanları valize doldurdum. Üstümü giyip odadan çıktım. Banyoya gidip saçlarımı topladım ve yüzümü yıkadım.
Banyo kapısına bıraktığım valizi de alıp aşağı indim. Evden çıkmadan Buğrayı bekledim. İki dakika sonra o da elinde bir valizle yanıma geldi. Ben valizi elime alınca kulpun kenarından tutup "ben taşırım" dedi. Eline değen elimi çekip valizi oma bıraktım ve evden çıktık.
Arka koltuğa valizleri koyarken bende ön koltuğa geçip oturdum. Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı ve gaza bastı...
Benim evimin önüne gelmiştik. Şaşırarak Buğra'ya baktım bir şeyler söylemesi için.
" Burada kalacağız. İşimiz var, Kaan ve diğerleri gelsin anlatacağım." Dedi. Ardından valizleri alıp eve çıktık.
Vazlizleri benim odama koyup salona geldi. Karşımdaki koltuğa oturup telefonunda birini aradı.
"Nerdesiniz? Tamam hızlı olun sizi bekliyoruz" deyip kapattı.
On dakika salonda öylece birbirimize bakmadan oturduk. Cemre ve diğerleri gelince onlarda koltuklara geçtiler. Efe de yanlarındaydı.
Buğra her zamanki ciddiliğiyle konuşmaya başladı.
"Adamımız Uğur. Onun peşine düşmeliyiz. Arya Uğurun çocukluk arkadaşı. Aryanın artık onunla daha sık görüşmesi gerekecek. Nereye gittiğinden haberimizin olması lazım." Deyince kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Onu kendime aşık etmem." Dedim sert bir şekilde.
"Öyle bir şey istemiyorum. Sadece çocukken nasıl yakınsan şimdi de öyle olmanı istiyorum ,aranızı açma sana güvensin. Nerwye gittiğinden ne zaman gittiğinden haberin olsun." Dedi.
Biraz bekleyip devam etti.
"Evine falan girmemiz gerekecek. Sıkı takibe alacağız.Bunun dışında neler yapabilabilir düşünün. Arya bunun ailesi olarak kim yanında? " diye sordu."Sadece annesi."
"Bu daha iyi. Kadına bir şey çaktırmadan evine girmen daha kolay. Bilgisayar işi Kuzey sende. Polis işi zaten Efede. Cemre sende Aryanın yanından ayrılma ve aynı şekilde sende Uğurla aranı iyi tut. Kaanda benle plan işinde. Hazırlıklı olun İstanbul'a dönüyoruz. " deyince planı bir kez daha gözden geçirdik. Daha sonra İstanbulda görüşmek üzere sözleşip diğerleri evden gidince geriye Buğra ve ben kaldık.
Geri kalan vakitte yemek yedik, o sigara içti, ben televizyonda bir şeyler izleyerek vakit geçirdim. Gece olunca üstümü değiştirip yatağıma yattım.
Gözlerimi tavana dikmiş uyumaya çalışırken odanın kapısı hafif bir sesle açıldı. Üstünü değiştirmişti,elinde hâlâ sigarası vardı. Bana baktı, sigarayı bir kez daha dudaklarına götürüp pencereyi açtı ve aşağı attı.
Yatağın sol tarafına yatarken bende onu izlemeyi bırakıp tavana baktım tekrardan.
Derin bir nefes çektiğini duydum. Ardından gecenin sessizliğini bozarak konuştu.
"Özür dilerim cesur kızım" dedi. Beni belimden çekip kendine yaklaştırdı. Sesimi çıkarmadım. Saçlarımı kulağımın arkasına alıp bir şeyler daha fısıldadı.
"İkimizin de uyması gerek artık. İyi geceler." Deyip saçlarımı öptü ve gözlerini kapattı. Kendim kadar karanlık ve benden daha cesur olan adama sardım kollarımı. Gecenin güzelliği baş gösterirken onun boyun girintisinde atladım uykulara...
Merhaba. Çok yorgunum, yeni geldim İstanbul'a. Size olan sözümü tuttum ama kısa oldu kusura bakmayın. Cidden, göz kapaklarımla bu saate kadar savaştım ama sanırım galip onlar olacak.
Bu arada geçen bölüm gelen yorumları okudum. Biliyor musunuz? Ben, en güzel ve en güçlü okuyucalara sahibim. En çok mutlu olduğum zaman ise sizin o güzel düşüncelerinizi okuduğum zaman. Beni o mutluluktan mahrum etmeyin olur mu?
Sizleri seviyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
Ficção AdolescenteBir cinayet. İki görgü tanığı. Ve tıpkı kâbuslar gibi bitmek bilmeyen olaylar. Karanlıktan çıkmak istiyorlar ama karanlık üstlerine çökmüş, ruhlarıyla harmanlanıp vahşi bir hayvan gibi kemiriyor zaten tükenmekte olan aydınlığı. Bu hikayede sorulma...