Kai 🔐📃✏️(Nefes'in Adresini Bulmak Zorundayım... )

115 14 46
                                    

⦁27.BÖLÜM

       
Gözlerimi hafif araladığımda hava kararmıştı. Sol tarafıma döndüğümde Toprak’ın da uyuduğunu gördüm. Hafifçe arkaya baktığımda kızlarda uyuyordu. Sonra saatin kaç olduğunu merak edip kolumdaki saate baktım. Saat gecenin biri olmuştu. Yaklaşık iniş saatimize 1 veya 1 buçuk saat falan kalmıştı. Geride 10 saat bırakmıştık.  Koskoca bir 10 saat. Artık o hayallerimde yer alan binbir zorlukla gelmeyi başardığım o ülkeden artık tamamen ayrılmış ve Türkiye topraklarına gelmiştik. Mışıl mışıl uyuyan güzelleri tek tek kaldırdım. Çünkü neredeyse inecektik. Ben ise yüzüme zorla bir gülümseme kondurdum. Kendine anca gelmeye başlaya Mısra tek gözü açık bir şekilde;

Mısra “Geldik mi?”

“Neredeyse. Yaklaşık bir veya bir buçuk saat sonra evdeyiz. Kalkın artık.”

Toprak “Nefes!”

“Efendim?”

Toprak “Kendini bu kadar kasıp zorla gülmeye çalışma! Biz senin için içini yediğini çok iyi biliyoruz. Eğer söz vermeseydin şimdi orada Kai ile savaş verip orada kalmayı başarırdın. Ama sen bir kez söz verdimi asla dönmüyorsun. Hepsi saçma sapan sözün yüzünden şimdi buradasın. ”

İçime bir şey oturdu. Ağlamamak için kendimi tutsamda yinede ağlamaklı sesimle cevap verdim.

“Bu konuları konuşmayalım artık. Bitti! Bu kadarmış benimde Güney Kore maceram. Ne yapalım?”

Toprak “Peki! İnşallah sonunda pişman olmazsın.”

Kai’den

Suho “Kai neredesin? Neden evden hızla çıkıp gittin? Bir sorun yok değil mi?”

“Hyung bir işim vardı. Şimdi yoldayım oraya geliyorum.”

Suho “Peki, biz eve geçtik haberin olsun. Yurtta değiliz.”

“Tamam. On dakikaya orada olurum.”

Onlara yetişememiş olmak aslında beni üzdü. Nedenini bilmiyorum ama o uçak havalanırken kalbimde bir sızı hissettim. Kendimce beynimde sorular dönmeye başladı. “Acaba durdurmadığım için hata mı yaptım?”

 “O iddeayı iptal mi etseydim?” Ama öyle bir inatçı ki sözünden asla dönmüyor. KEÇİ!  Bilmiyorum. Bu sorular hala beynimde dolanıyor ve beni huzursuz hissettiriyor.  Bu düşünceler eşliğinde evin önüne geldim. Arabadan indiğimde ilk onun gözüme evi çarptı. Eve girdiğim de üyeler kendi halinde takılıyorlardı. Hepsi bir ayrı âlemde. Ardından omzumda birinin elini hissetmemle irkildim.

D.O. “Neredeydin? Niye kaçar gibi gittin?”

“Hyung ben sana bir ara anlatırım. Ama şimdi bana yan evin anahtarını verir misin?”

D.O. “Bende değil ki?”

“Menejerlerdeydi. Onlar kesin bir yere bırakmıştır. Bir arayıp sorar mısın?”

D.O. “Oğlum şifreyi bilmiyor musun?”

“Ah! Şifre. Hyung ben şifreyi bilmiyorum ki. Ama Baekhyun hyung biliyor olabilir. Çünkü onlardan hiç çıkmıyordu.”

D.O. “Tamam ben sorup geleyim.”
Dedikten sonra içeri geçti. Baekhyun hyung  ile konuştuktan sonra yanıma gelip şifreyi söyledi. Bende hemen yan eve gittim. Evin şifresini girdiğimde kapı açıldı. İçeri girdiğimde evdeki tüm eşyalar duruyor ama kendisine ait olanları toplamıştı. Bizim evi temizlediği gibi burayıda tertemiz yapmıştı. Aslında eve gelmemin nedeni bir adres bırakmış olmasını dilemiştim. Çünkü bunu ona kargo yoluyla yollayabilirdim. Evde adres bulamadım ama odasında çekmecesinin üzerinde bir kâğıt bırakmıştı. O kağıtın başlığı ise; “Güney Kore’de yapmak istediklerim ve gitmek istediğim yerler…” idi.


























İyi okumalar güzel yürekli okurcanlarım... Şeftali kalpli yazarınızz sizleri çok seviyor🍑🍑

Her Nefeste "AŞK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin