"Derin bir nefes," demesiyle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Koluma iğneyi soktuğunda, elektrik çarpmış gibi saniyelik bir acı geldi. Yeterli miktarda alındığında, kolumdan iğneyi çıkartıp, "Geçmiş olsun." dedi.
"Teşekkür ederim..." diyordum ki bir anda erkek hemşirelere ne dendiğini düşündüm. "Hemşir diyorlar. Ama ben Caner'i tercih ederim." dediğinde gülümseyip, "Teşekkür ederim Caner." dedim ve kan alma odasından çıktım.
Kafeteryaya Alyssa'nın yanına indim. Bana bir şeyler alacağını söylemişti. Çok açtım, çünkü aç karna gelmem gerekiyormuş ve ben de kahvaltı etmedim. Kafeteryaya indiğimde Alyssa önünde iki tane tostla duruyordu.
Karşısına oturup birini aldığımda, "Hayır hayır. Diğeri senin." dediğinde anlamaz gözlerle ona baktım. "Sana yağsız yaptırdım. Miden bulanmasın şimdi." dediğinde içimi bir sıkıntı kapladı. "Hamile olma ihtimali beni çok korkutuyor. Bunun olasılığının bu kadar yüksek olması daha çok korkutuyor. Çünkü büyük ihtimalle pozitif." dediğimde, güven vermek istercesine elimi tuttu.
"Eğer bir bebek varsa ben her zaman yanındayım. Hem sen anne, ben teyze oluyorum. Daha güzeli var mı ya?" dediğinde gülümseyip, "Sadece bunun özel olmasını isterdim. Anne olmak istiyorum. Ama şimdi zamanı değil. Üstelik kişi yanlış. Hata olan bir geceden olan bir bebek." dedim. "Ama olmuş bir gece. Hadi. Daha testlerin çıkmasın iki saat var. Ye şunları." dedi. Başımı salladım ve tostumu yemeye başladım.
🖤
"Dolunay Yıldız."
Doktorun yanına çağırıldığımızda nabzımın üç katı hızlandığını hissettim. İçimden olmaması için dualar ediyordum.
Lütfen olmasın. Lütfen olmasın. Lütfen olmasın...
Doktorun muayenehanesine girdiğimizde elimdeki kan testi sonuçlarımı ona verdim.
"Merhaba. Ben Selin. Dolunay hanginiz?" dediğinde, "Benim." dedim. Ama o kadar kısık söylemiştim ki korktuğum her halimden belli oluyordu.
"Tamam Dolunay'cım. Senden ricam şuraya yat ve karnını aç. Ayakkabılarını çıkarmana gerek yok." dediğinde titreyerek yattım ve karnımı açtım. "Sakin ol tamam mı? Ne olursa olsun, ben yanındayım." dediğinde içimde az da olsa bir rahatlama baş gösterdi. En azından yalnız değildim.
Doktor gelip önce karnıma bir jel döktü. Jelin soğukluğundan anlık irkildim fakat daha fazla tepki veremedim. Zira şu anki korkum bana yetiyordu.
Alyssa bana derin nefes almamı işaret ettiğinde dediğini yapıp alabildiğim en derin nefesi aldım. Bir kaç dakika baktıktan sonra, "Tamamdır kalkabilirsin." dedi.
Karnımı sildiğimde içimde bir mutluluk vardı. Hamile değil miydim? Bundan bahsetmemişti. Kalktığımda, "Şöyle oturun lütfen." diyerek önündeki koltukları işaret etti. Koltuklara oturduğumuzda bilgisayarda bir şeyler yaptıktan sonra bize döndü ve konuşmaya başladı.
"Öncelikle. Önümüzde ki iki ay stresten uzak durmaya çalışıyorsun. Çok yorulmuyorsun. İçki, sigara ve uyuşturucuya değinmeme gerek olduğunu bile sanmıyorum. Onun dışında..." diyordu ki sözünü kestim. "Bir dakika. Neyden bahsediyorsunuz siz?" dediğimde bana baktı.
"Gebelik sürecinde dikkat etmeniz gerekenlerden." dediğinde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Hamile miydim?
"Gebelik mi?" dedim. Başını salladı ve, "Haberimiz yok muydu? O zaman tebrik ederim. Üç haftalık hamilesiniz." dediğinde transa geçmiş gibi bir Alyssa'a, bir doktora bakıyordum. "Hamile miyim?" dedim kendi kendime.
O gece hakkında ki her şey yavaş yavaş beynime ulaşıyordu. Yağız Bey'e, Yağız diye hitap etmiştim. Odasına götürdü. Kahve içmemi istedi. İçmedim. Su içirdi. Gitmemesi için kollarımı boynuna doladım. Tatlı olduğumu söyledi. Sonra ikimizde uzanıp dudaklarımızı birleştirdik ve birlikte olduk. Şimdi hatırlıyorum da ne kadar huzurlu anlardı hepsi.
"Dolunay. İyi misin?" dedi Alyssa ve koluma dokundu. O anda kendime geldim ve dolan gözlerimi silip, gülmeye başladım. "Anne olacağıma inanamıyorum." dedim kahkahalarımın arasında.
Doktor, kalkıp ultrasonda bir şey yaptı ve geri geldi.
"Buyrun," dedi ve bana bir şey uzattı. Elime aldığımda bunun bir ultrason olduğunu anladım.
"İki artı işaretinin arası. Şu anda iki milimetre." dediğinde ne hissedeceğimi şaşırdım. Karnımda sadece iki milimetre olan biri var ve onu ben yarattım. İki tane artı işaretinin hayatımda bu kadar büyük bir yeri olacağını hiç düşünmezdim.
Meğersem son günlerde geçirdiğim bütün o kötü zamanların sebebi, içimde ki ufaklıkmış.
"Teyze oluyorum," dedi Alyssa. Güldüğümde, akmakta olan gözyaşlarımı bir kez daha sildim. "Haftaya tekrar kontrole gelmenizi öneririm. Doktor değiştirmeyecekseniz, randevu alabilirsiniz." dediğinde başımı salladım.
Muayenehaneden çıktıktan sonra aklımda artık birden fazla soru vardı. Doğuracak mıydım? Bakacak mıydım? Bunu Yağız Bey'e nasıl açıklayacaktım?
"Alyssa. Beni eve bırakıp git sen. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var." dediğimde, "Emin misin?" dedi. Başımı salladığımda, "Tamam o zaman." dedi.
Yolculuk boyunca sessizdik. Elim sürekli karnıma gitmek istiyordu. Ama bunu yaparsam Alyssa benimle konuşacakmış gibi hissediyordum. Şu anda bir konuşma yapmak için hazır değildim. Beni eve bıraktığında ilk işim sıcak bir duş almak oldu.
Duştan çıktıktan sonra saçımı kuruttum ve spor giysiler giyip dışarı çıkmaya, yürüyüş yapmaya karar verdim. Ultrasonu da yanıma aldıktan sonra sahile indim. Deniz havasını her zaman sevmişimdir. Beni rahatlatıyorsa onu da rahatlatırdı değil mi?
Bir banka oturduğumda elim şortumun cebinde ki ultrasonu gitti. Ultrasona bakarken kendi kendime konuşmaya başladım.
"Sen içimde misin şimdi benim? Bu kadar minik olup, nasıl bu kadar canlı olabiliyorsun? İki milimetre ha. Aklım almıyor. Benim, minik yavrum." derken bir elim karnıma gitti.
Bir yandan Yağız Bey'e nasıl açıklayacağımı düşünürken diğer yandan mutluydum ama korkuyordum.
Bir bebek demek tüm hayatımın birden değişmesi demekti. Nasıl olurdu? Bir bebek olması nasıl olurdu hayatımda?
Ultrason görüntüsünü tekrar cebime koyarken bu sefer iki elim birden karnıma gitti. Hissediyordum. Orda bir şeyin varlığını hissediyordum ve çok doğru hissettiriyordu. Çok garip bir histi.
Hamileydim...
•Bölüm Sonu•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE İKİMİZ
RomanceBirbirine benzeyen iki insanın bir geceyi paylaşması sonucu olan olaylar... Yalnız bir anne ve pişman bir baba. Yağız ve Dolunay sarhoşluğun verdiği cesaretle bir geceyi paylaştı. Birbirlerine karıştıkları o gecenin sonucunu ise kimse tahmin edemed...