Ahhh. Neden bu yorumlar bu kadar az, istediğim halde? Ya da vote? NE YAPİM? DİLENİM Mİ? Dkdmdö. Şaka bir yana son bölümlere girdik nerdeyse ve bol vote bol yorum olmasını isterdim. Ya da satır aralarında yorum isterdim. Çünkü gerçekten yorumlarınızı cevaplamasam bile okumak çok hoşuma gidiyor. Moral oluyor. Lütfen yorum yapın. LÜTFENNNNN.
🖤
"Oyunu bugün bırakır mısınız beyler?" dedim televizyon karşısında oyun oynayan adamlara. Selim, Ece ve Deniz gece burada kalmıştı. Daha doğrusu biz zorla tutmuştuk.
Akşam Selim'i teselli edip biraz kendine getirdik. Ama tabii ki tam olarak iyi olamadı. Yine de Yağız elinden geldiğince onun kafasını dağıtmaya çalışıyordu. Şimdi de oturmuş oyun oynuyorlardı.
Ve gerçekten de bayağıdır oynuyorlardı.
"Tamam bitmek üzere." dediklerinde bir ses dikkatimi çekti. Onları arkadan görüyordum ve yanlarına gittiğimde ağzım şaşkınlıkla açıldı. Gece, Yağız'ın kucağındaydı.
"Yağız Gece neden kucağında?"
"Hayatım öğrensin oynamayı. İlerde çok oynayacağız onunla," dediğinde başımı iki yana salladım ve kollarının arasından aldım bebeğimi. "Yağız bu bebek daha dört aylık. Şu anda gördüklerini hatırlamayacak bile. Ben dört yaşımdan beri olanları hatırlıyorum sadece."
"Olsun güzelim şimdiden biraz yerleşsin kafasına. Bilinç altında öğrenir. Bir saniye," diyerek oyunu durduğu sırada Selim gülmeye başladı.
Sonra iki kolunu birden bana uzattı. "Oğlumu alabilir miyim?" dedi tatlı tatlı. Bir süre yüzünü inceledim.
"Hayır."
Arkamı dönüp gittiğim sırada homurdanışını duyuyordum. Gülüp ilerledim merdivenlerden yukarıya doğru. Gece'nin odasına girip sandalyeye uzandım ve emzirmeye başladım.
Çok fazla aç olmayacak ki sadece birkaç dakika sonra memeyi bıraktı ve esnemeye başladı. "Uykumuz geldiyse ne yapıyoruz? Uyuyoruz." dediğimde Gece bu komutu bekler gibi gözlerini kapattı.
Bir an bu hali gülmeme sebep oldu ama kucağımda sıçrayınca sustum. Sözümü dinlemeye şimdiden başlaması iyi olmuştu. İlerde işime yarardı.
Onu yan bir şekilde beşiğine yatırdım ve son bir kez bakarak ayrıldım odadan. Aşağıdan tek tük sesler geliyordu. Oyun sesleri, Neboş'un sesi falan.
Merdivenlerden daha üç basamak inmiştim ki bir şey oldu. Bir anda gelen baş dönmesi ve göz kararması beni yerime sabitlemişti. Sanki bir adım daha atarsam aşağı yuvarlanacaktım.
O sırada merdivenin korkuluklarına tutunup Yağız'a seslenmeye çalıştım. "Ya-Yağız."
Fakat sesim öylesine kısık çıkmıştı ki ben bile kendi sesimi zar zor duymuştum. Tabii durum bu olunca son kaçınılmaz oldu. Ellerim işlevlerini yitirdi ve beni ayakta tutacak son kuvvetim ayrıldı korkuluklardan. Aynı anda bacaklarımında dermanının kesilmesiyle tekrar yuvarlandım merdivenlerden aşağı.
İzi kalan, acıtan yaralar tekrar çıktı gün yüzüne. Ben aylar önce doğum yaptığım gece gibi tekrar yuvarlandım bir karanlığın içerisine.
YAĞIZ
"Geldi. Geldi bak geldi..." derken merdivenlerden gelen ritmik sesle ikimizinde başı o yöne döndü. "Neboş?" diye seslendim içeriye.
"Efendim oğlum?"
"Dolunay?" diye seslendiğimde ses gelmedi. En son Gece'yi alıp yukarı çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE İKİMİZ
RomanceBirbirine benzeyen iki insanın bir geceyi paylaşması sonucu olan olaylar... Yalnız bir anne ve pişman bir baba. Yağız ve Dolunay sarhoşluğun verdiği cesaretle bir geceyi paylaştı. Birbirlerine karıştıkları o gecenin sonucunu ise kimse tahmin edemed...