ARTIK SINIR YOK. ÇÜNKÜ OKULUM BAŞLADI VE KENDİMİ ONA GÖRE AYARLAMAM GEREKECEK. BU YÜZDEN NEYİN NE OLACAĞINI BİLMEDİĞİMDEN SINIRI KALDIRDIM. AMA VOTE VE YORUM ATTIĞINIZDA TABİİ Kİ BÖLÜMLER DAHA HIZLI GELECEK. AYRICA SINIR YOKKEN ATMAMAZLIK YAPMAYIN. BENDE ATMAM GÖRÜRSÜNÜZ. DKDMDLSŞSŞS. ŞAKA YAPIYORUM TABİİ Kİ. NEYSE. BÖLÜM KARŞINIZDA. BÖLÜM BENDEN VOTE VE YORUM SİZDEN. ELLERİNİZDEN ÖPER. SAHNE SİZİN.
2 hafta sonra...
"Hadi ama..." dedi Selim üzgün bir sesle. "Artık yokluğuna alışman lazım."
"Olmuyor." dedim gözyaşlarımı silerken. "Yapamıyorum. Nasıl alışabilirim ki?"
Selim karşımda durmuş üzgün bir suratla bana bakıyordu. Anlamıyordu. Bu hissin ne demek olduğumu anlamıyordu. Kimse anlamıyordu...
"Alışmak zorundasın ama. Başka şansın yok." dediğinde gülüp gözyaşlarımı sildim. Bu saçma sebepten ağladığıma inanamıyorum. Hormonlar hâlâ etkisini gösteriyordu sanırım.
"Karnımdayken, her hareketini hissederdim. Çok tuhaf geliyor. Boşlukta gibiyim."
Selim bana kahkaha atarken içeri Ece girdim. "Dolunay." dedi sanki kızacakmışım gibi. "Efendim?" dedim bende gayet normal bir biçimde.
"Gelmek istiyor. Buradan hiç ayrılmadı," dediğinde hüzünle başımı eğdim. Yağız odaya bile girmiyordu. Daha doğrusu ben istemiyordum. Bana adım atıyordu ama ben kımıldamıyordum bile. Kendime ona karşı bir duvar örmüş ve yıkmasına izin vermiyordum. Tam bir ay önce o kaza olmuştu ve ben hâlâ hastanedeydim. İki haftadır bilincim açıktı. Fakat daha Gece'yi rahatlıkla kucağıma alamamıştım. Sürekli alıp götürüyorlardı minik yavrumu.
"Bilmiyorum Ece. Hâlâ kırgınım ona." dedim yüzüne bakmadan. Bakarsan görürdü gerçeği. Görürdü her şeye rağmen aşık olduğumu...
"Hayatım bize biraz izin verir misin?" dedi Ece. Selim başını salladı ve hızla odadan çıktı. Ece yanıma yaklaştı ve yatağın ucuna oturdu. Başımı kaldırdı ve konuşmaya başladı.
"Dolunay. Biliyorum kırgınsın. Söyledikleri gerçekten ağır şeyler. Anlıyorum zaten. Ama bebeği kabul etmişken neden izin vermiyorsun? Onu affet demiyorum sana. Gece'nin babasız büyümesini istemezdim sadece."
"Sen de Deniz'i göstermedin?"
Güldü ve, "Evet. Yedim bir bok. Ama pişmanım. Keşke daha erken gelseydim. Bak. Artık ikinizde ebeveynsiniz. Kendinizi değil, bebeğinizi düşünmek zorundasınız. Gece daha çok küçük. Üstelik erken doğdu. Hem anne hem babaya ihtiyacı var. Bak affet demiyorum sana. Ama gece için..." diyerek sustu.
Tek bir damla firar etti sağ gözümden.
"Kızım. Senin bu durumu kullanman lazım," dedi Ece az önceki duygusal konuşmasına rağmen heyecanla. "O nasıl olacakmış?" dedim merakla.
"Yağız şu anda öl desen ölür. Hani sen deme ama, istediğin her şeyi yapar diyorum. Kullan yani." dediğinde ufak bir kahkaha attım. "Haklısın galiba. Kullanıp süründürmem gerek sanırım." dedim içimdeki sadist kişiliği ortaya çıkararak.
"Aynen. İntikamını almanın tam sırası bence." dedi Ece. Gülüp başımı salladım. "Yolla gelsin," dedim.
Ece bu söylediğime daha çok güldü ve odadan çıktı. Çıkmasıyla yüzüm düştü. Çünkü Yağız'la yüz yüze gelmek benim için biraz ağır geliyordu. Ece haklı olabilirdi. Ama o bile benim için çok zor bir durumdu.
Saniyeler sonra kapının açılmasıyla birlikte gözüm kapıdaki Yağız'a kaydı. Kucağında Gece'yi tutuyordu. Gece'nin üstünde benim aldığım mavi bir tulum vardı. Ama miniğim henüz daha çok küçük olduğu için aldığım en küçük şey bile ona büyük gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE İKİMİZ
RomanceBirbirine benzeyen iki insanın bir geceyi paylaşması sonucu olan olaylar... Yalnız bir anne ve pişman bir baba. Yağız ve Dolunay sarhoşluğun verdiği cesaretle bir geceyi paylaştı. Birbirlerine karıştıkları o gecenin sonucunu ise kimse tahmin edemed...