LXXIX

1.5K 133 247
                                    

"Sen bunu ne ara hallettin hâlâ inanamıyorum, Harry."

Niall ağzı açık bir şekilde evi süzerken şaşkınlığını dile getiriyordu. "Louis'nin bundan haberi var mı?"

Harry soruya gözlerini devirirken, "Sürpriz kelimesinden ne anladın Ni?" diye sordu.

Harry daha fazla beklemek istemediğini söylerken oldukca ciddiydi. Kararsızlığın ve bir şeyleri sürekli ertelemenin onu ne kadar yorduğunun farkına geç de olsa varmıştı. Son zamanlarda kendine çok dürüst davranıyordu ve bundan dolayı her şey daha da netleşiyordu.

Geleceğini Louis'siz düşünemediği için artık bir şeyler yapmaya karar vermişti. O yüzden Louis'nin de beğendiği, Princess Park bölgesi olarak geçen yerde kendi bütçelerini zorlamayacak olan evi tutmuştu. Dün sahibiyle anlaşmış ve birkaç aylık kirayı da peşin ödemişti.

Yaz tatillerinde çalışıp biriktirdiği paralarla kirayı halledince annesi ve Gemma salon için ona yardım edeceklerini söylemişti. Harry ikisine de minnattardı.

"Louis şoka uğrayacak. Tıpkı benim gibi!"

Harry yastık ve yorganların olduğu koliyi alıp yatak odasına adımlarken yerdeki diğer kolileri ayağıyla yoldan itmeye çalıştı.

"Zayn ve Liam'a da mesaj attım. Liam birazdan burada olur ama Zayn Louis'leymiş. O gelemeyecek. Ben de Gemma'yı çağırdım. Evdeki son birkaç koliyi de getirecek beraberinde. Hep beraber buraya biraz daha çeki düzen veririz akşama dek."

Niall başıyla onaylayıp orta büyüklükteki yatak odasındaki tek eşya olan geniş yatağa kendini bıraktı.

"Bir de beynimizin etini yedin durdun kaç gündür plan da plan diye. Sen bunu yapmışken biz daha ne yapabilirdik ki! Bu Louis'nin hayatında gördüğü en büyük sürpriz olacak." 

Harry de bunu umuyordu. Hepsini ikisi için yapmıştı. Bundan zerre pişman değildi. Louis de onunla yaşamak istediğini ve burayı beğendiğini defalarca kez söylemişti ne de olsa.

Düşüncelerini bölen alacaklı gibi vurulan kapı oldu. Niall ile kısa bir anlığına bakıştıktan sonra hızlı adımlarla ilerleyip kapıyı açtı. Elinde üst üste üç büyük koliyle, bunların altında her an ezilecekmiş gibi duran ablasını görünce aceleyle onu bu durumdan kurtardı. Niall da geri kalan kolileri aldıktan sonra kapıyı kapattılar.

"Londra havasından nefret ettiğimden daha önce bahsetmiş miydim? Lanet olsun ki yağmur her an yağabilir!"

Harry ablasının sitemiyle elindekileri salona bırakıp ona döndü.

"Bir yere mi gideceksin?"

Gemma ceketinin yakasını düzeltirken, "Evet, annem senin için birkaç raf falan almış. Ödemesini halletmiş ama gidip almam lazım dükkandan," dedi.

Evin salon kısmı neredeyse bitmişti. Sadece detaylar kalmıştı ki onlara Louis ile beraber karar vermek istiyordu.

Mutfak için gerekecek üç beş tabak çanak da vardı. Zamanla eksikleri tamamlayacağını bildiğinden şimdilik sadece en temel şeylere odaklanmıştı.

Yatak odasında ise bir yatak ve perde vardı. Giysi dolabı, kitaplık gibi diğer şeyleri daha sonra halledebileceklerinden öncelik vermemişti.

Ev ikisi için yeterliydi. Ne fazla büyük ne de fazla küçüktü. Orta büyüklükte şirin bir evdi. Hatta arka bahçesinde ufak, çimle kaplı bir alanları bile vardı.

Sevgilisinin tepkisini aşırı merak ediyordu. Ne diyecekti, ne yapacaktı? Sevecek miydi? Ya kızarsa ondan habersiz tüm bu yaptığı şeyler için?

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin