XCV

1.2K 133 188
                                    

"Buyurun, ne alırsınız?"

Louis, ona gülümseyerek soru yönelten kızıl saçlı kızın suratına bile bakmadan gözleriyle kafeyi taradı.

"Harry?"

Jennie anlamadığını belli edercesine kaşlarını havalandırınca, "Harry Styles. Burada mı?" diye ekledi.

Jennie onayladıktan sonra birazdan döneceğini söyleyerek yanından ayrıldı ve tezgahın ardındaki kapıdan geçip gözden kayboldu.

Mavili sabırsızlıkla beklerken içeri bir grup kız girdi. Hemen yan masaya oturduktan sonra kendini gizleme gereksiniminde bulunmamış Louis'yi fark ettiler. Biri heyecanla yanına gitmek istedi ama bu fikrinden daha sonra vazgeçti. Uzaktan fotoğraflarını çekip hemen twitter hesaplarından paylaştıktan sonra, instagram üzerinden konumlarını açıkça belirten hikayeler attılar.

Jennie geri gelene dek Louis büyük camdan sokaktan geçen insanları izlemişti.

"Bayım, Bay Styles şu an meşgul. Sizi biraz bekleteceğini iletmemi istedi."

Louis onayladı ve arkadaşlarının dilinden düşüremediği tatlılardan rastgele birini rica etti.

Ne kadar süre geçmişti bilmiyordu ama bu süre zarfında bir parça çikolatalı pasta, biraz kurabiye ve iki kupa çay içmişti.

"Louis?"

Harry geleceğini beklemiyordu. Hele ki o günkü konuşmadan sonra.

Louis hızla ayaklanıp gergince yeşillinin suratını süzdü. Biliyordu ki eğer izin verilse sabaha kadar izleyebilirdi bu yüzü.

"Harry?"

Ne yapacaklarını bilmedikleri hareketlerinden belli oluyordu fakat Harry biraz daha kontrollü olup oturmalarını işaret etti.

"Niye geldin?"

Stresten bacağını sallayıp duran Louis, "Konuşmamız gerekiyordu. Beni dinlemen gerek, Harreh," dedi.

Harry göz teması kurmamaya özen göstererek, "Fazla zamanım yok. Söylemek istediklerini hızlıca söylemen gerekecek," dedi.

Aslında planı falan yoktu sadece olabildiğince kısa tutmaya çalışıyordu bu sürpriz ziyareti.

"Gittiğimde canını ne kadar çok acıttığımı biliyordum, inan bana en az senin kadar benim de canım acıyordu çünkü. Ama yapmak zorundaydım, bebeğim. Senin planların vardı. Geleceğin hakkında şüphen bile yoktu. Yetenekliydin ve bir gün mutlaka ama mutlaka hayalini gerçekleştireceğinden birazcık bile şüphem yoktu. Fakat ben.."

Kısa bir süreliğine gözleri buluştu.

"Benim hedefim yoktu. Evet şarkı söylemek istiyordum ama ne yapacaktım, nereden başlayıp nasıl devam ettirecektim hiçbir fikrim yoktu. Bana bir el uzatıldı, Harry. Şu an keşke hiç tutmasaydım dediğim o el beni düştüğüm o karanlık kuyudan çıkarabilecekmiş gibi geldi. Sen çok şey yaptın benim için, bizim için. Ama sen her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken ben hep yeterli olamadığımı düşünüp kendimi paraladım. Sana daha iyi bir hayat sunmak istiyordum. Eğer o gece gitmeseydim, seninle konuşsaydım asla gidemezdim."

Louis titreyen dudağını ısırıp kendini toparlamaya çalıştı.

"Sana gelememem seni istemediğim ya da seni sevmediğim anlamına gelmiyordu. Sana olan sevgim okulda ilk kez gördüğüm günden beri bir gıdım bile azalmadı. Hatta gün geçtikçe daha çok bağlandım. Sadece söylemem gereken, yaşamam gereken yalan beni senden uzaklaştırdı. Halbuki hiçbir yalan beni senden uzak tutacak kadar güçlü olmamalıydı. Şu koca dünyada seni bulmuşken uzak kalamazdım. Böyle olmamalıydı. Onun beni kontrol etmesine en başta izin vermemeliydim belki de. Geçmişi ve yaşananları görmezden gel demiyorum bu çok zor. Seni öylesine içimden koparıp atamam. Nasıl olur bilmiyorum ama böyle sensiz olmuyor."

Harry sessizce oturdu ve düşündü.

Jennie, Nico ve ne zaman geldiğini anlamadıkları Niall tezgahın arkasında merakla olanları izliyorlardı.

Harry boğazını temizleyerek, "Bize ne oldu bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığını da çok iyi biliyorum. Ya çok yanlış bir zamanda karşılaştık ya da hiç karşılaşmamamız gerekiyordu. Ne olduğumuzu da bilmiyorum çünkü sevgili olmak için ilişkimiz çok kısaydı. Aşık desen artık emin değilim. Rastlantıydık belki de. Ondan da öteye gidemedik zaten," dedi.

Louis hemen boynuna atlamasını beklemiyordu zaten ama kendi içinde duyması muhtemel olarak tekrarladığı bu cümleler neden canını bu denli yakıyordu?

"Biraz kırgınlık var aramızda ama eminim bir sarılsak hepsi geçer, ha?"

Şansını denemekten başka çaresi de yoktu zaten.

Harry'nin gözlerindeki ikilemi görmüştü Louis. Gururu ve kalbi arasında ne tür bir savaş verdiğini anlayabiliyordu.

"Sana çok ihtiyacım vardı ve sen orada değildin Louis. Artık burada olsan da hiçbir şeyi düzeltemezsin. Üzgünüm."

Böylece sevdiği adam masadan kalktı, arkasına bakmadan kapıdan çıkıp oradan uzaklaştı.

Louis etrafındakilerin bakışlarını önemsemeden masaya başını yaslayıp ağladı.

bölüm kısa ama harry'nin öfkesinin geçtiğini ve sadece kırgın olduğunu anlamanızı istedim.

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin