XCVII

1.3K 118 211
                                    

"Kaldıramıyoruz ne demek? Ne sikime yarıyorsunuz o zaman siz? O videoları ve fotoğrafları hemen şu an her yerden kaldırıyorsunuz! Nasıl yaptığınızla ilgilenmiyorum!"

Louis telefonu hırsla kapatıp duvara fırlatırken bugün daha nelerin ters gidebileceğini düşünüyordu.

Önce Harry'den red yemişti, sonra Lottie ile tartışmıştı, daha sonra Simon Eleanor'un Londra'ya gelip biraz orada görüntülenmelerini istemişti. Şimdi ise kafede birileri tarafından çekilen fotoğraflar ve ağladığı videolar yayılmıştı.

Daldığı düşüncelerinden kapının çalınmasıyla sıyrıldı.

"N'aber Lou?"

Onu bu dünya üzerinde anlayan tek insan belki de Zayn'di. Hatalarını yüzüne vurmayan, ne yaparsa yapsın affeden tek insan.

"Bilmiyorum. Kötüyüm sanırım."

Zayn ardından kapıyı kapatıp arkadaşının yanına yatağın dibine çöktü.

"Harry'i bu denli kırdığımı, parçaladığımı fark etmemiştim hiç. Bu gün anladım."

Zayn destek verircesine omzunu sıkarken, "Kırdın, incittin ama onu iyileştirecek tek kişi de sensin Louis," dedi.

"Ama sadece onu değil; kendimi ve bizi de parçaladım ben. Bu sahip olduğumuz şeyin elbet biteceğini düşündüm, benden bıkacağını düşündüm. En çok da bu yüzden utanıyorum. Ne kadar salakmışım, aptalmışım meğer."

Zayn buna katılıyordu. Arkadaşı koca bir morondu ama yine de yaptığı yanlışın farkına varmıştı. Herkesin ona sırt çevirdiğini biliyordu. Bu yüzden onu yalnız bırakırsa Louis'nin dibe batacağını çok iyi biliyor, yalnız olmadığını hissettirmeye çalışıyordu.

"Bilmelisin ki, herkes ilişkilerinde bir şekilde yaralanır. Ben ve Liam'ın ilişkisi harika görünüyor olabilir ama kaç kez bitirme noktasına geldik, kaç kez birbirimizi kırdık tahmin bile edemezsin."

Louis inanmamışçasına ona bakınca, "Doğru söylüyorum Lou. Kendini daha iyi hisset diye değil. Sadece dışarı yansıtmıyoruz biz," dedi.

"Demek istediğim, seni hiçbir zaman incitmeyecek biriyle olman imkansız. Bu yüzden acıya değecek kişiyle birlikte ol."

Louis'nin dudaklarında acı bir gülümse belirdi.

"Artık o kişinin benimle olmak istediğini sanmıyorum."

"Saçmalama. Sen gelmeden önceki güne kadar sana aşık olan adam Harry'di. Birkaç günde bunun değiştiğini düşünüyorsan, sandığımdan da salaksın Louis."

Mavili arkadaşının koluna bir tane geçirdi.

"Bazı insanlar birbirine aşık olur ama beraber olamazlar. Biz de onlardanız belki.."

Zayn başını onaylamazca sallarken, "Sen benim hayal edebileceğimden bile daha salaksın, Yüce Îsa!" diye sızlandı.

"Sadece onu geri kazanmaya bak tamam mı?"

Louis derin bir nefes alırken, "Onu nasıl yapacağımı bilmiyorum ki!" dedi.

"Lisedeyken nasıl başardıysan şimdi de başarırsın. O zaman işin daha zordu. Harry kendini düz sanıyordu ve bir sevgilisi vardı. Şimdi ise durumlar farklı. Seni sevdiğini biliyoruz. Tek yapman gereken onu  sevdiğini kanıtlaman."

Louis, "Ama artık liseli iki ergen değiliz," deyince Zayn oflayarak, "Bul bir şeyler o zaman Louis!" diye çığırdı.

Ayaklandı ve duvarın dibindeki telefonu alıp kırılmış ekranını inceledi.

"Bu ölmüş. Yenisine ihtiyacın olacak."

Louis onaylayıp, ceketini giydi.

"Hadi yeni telefon almaya gidelim. Biraz yürüyüş iyi gelir hem."

Beraber evden çıkıp yarım saat uzaklıktaki alışveriş merkezine doğru ilerlediler.

Oraya varınca hava kararmak üzereydi.

Bina planına bakıp aradıkları mağazanın katını öğrendikten sonra oraya adımlamaya başlamıştılar ki Louis gördükleriyle birlikte olduğu yere adeta çakıldı.

Zayn arkadaşının peşinden gelmediğini fark edince dönüp baktı. Fakat yüzündeki ifadeden iyi bir şey olmadığını anlayıp gözlerini takip edince Harry ve bir adamı gülüşürken gördü. Adam gayet samimi bir şekilde Harry'nin elini tutmuştu.

Louis afallamıştı.

Boş gözlerle bir süre sevdiği adamın gülümsemesini izledikten sonra geri döndü ve yapıdan koşar adımlarla ayrıldı.

Zayn biraz daha yakınlaşınca o adamın Ashton olduğunu ve elini onu sürüklemek için tuttuğunu anlasa da Louis çoktan gitmişti.

Hızla alışveriş merkezinden çıkıp arkadaşını aradı ama görebildiği kadarıyla çoktan uzaklaşmıştı.

"Siktir ya!"

Bir elini saçından geçirip diğeriyle de cebine uzansa da Louis'nin telefonun olmadığı aklına gelince sıkıntıyla iç geçirdi.

"Hey Zayn!"

Taşıdığı büyük poşetlerle yanına kadar gelen Ashton'a selam verdi.

"Bir sorun mu var? İyi görünmüyorsun."

Harry sessiz kalıp muhabbete katılmamayı tercih etti.

"Louis."

Konu dikkatini çekmiş olmalıydı ki Harry eğdiği başını kaldırıp suratını inceledi.

"Louis iyi değildi ve şey.."

Harry endişelenmişti.

"Ne? Ne oldu ki?"

"Louis, Ashton'ı tanımadığı için yanlış anladı sanırım. Ben açıklayamadan gitti. Zaten kötü bir gün geçiriyord-"

Harry telefonuna sarılıp maviliyi aramaya çalıştı. 

"Boşuna deneme. Telefonunu kırmıştı videolar sinirini bozduğu için. Buraya da zaten yeni bir tane almaya gelmiştik."

Ashton kafası karışmış bir şekilde, "Videolar mı?" diye sordu.

Zayn kısa kesmeye çalışarak, "Kafede çekilen videolar. Biri çekip yaymış," dedi.

"Benim Liam'a haber vermem lazım. Sonra görüşürüz."

"Bulursan bana da haber ver."

Harry'i onaylayıp ikiliyi geride bırakarak oradan uzaklaştı.

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin