XLVIII

2.2K 191 192
                                    


Harry tabelasında renkli ışıklar yanıp sönen kulübe emin olmak istermişçesine bir kez daha baktı.  Karanlık ara sokaklardan birindeydi ve açıkçası burada olmak onu pek de rahat hissettirmiyordu.

Kapıda dikilen iri yapılı adamlara garip bakışlar atarak içeri adımladı. Yüzüne vuran ışıklar ve sıcak hava onda daha şimdiden geri çıkma isteği uyandırmıştı.

Gözleri kulübü hızla taradı. Ufak yapılı, mavi gözlü küçüğünü aramaya koyuldu.

Etrafı yiyişen ve birbirine sürtünen bedenlerle doluydu ve Harry onlara her baktığında iğrentiyle kafasını aksi yöne çeviriyordu.

On dakika kadar bir aramanın sonucunda barın tenha bir köşesine çekilmiş, elindeki bardağı titrek elleriyle kafasına diken Louis'i bulmuştu. Gözleri yaşlarla parlıyordu, dudakları dişlerini geçirmekten koyu bir pembeye bürünmüştü ve yanaklarında göz yaşı izleri vardı. Bir şeyler tekrar ediyor gibiydi. Harry ne söylediğini bu mesafeden duyamayacağını anladı. Hoş zaten dibinde olsa da rahatlıkla duyamazdı. Müzik rahatsız edici derecede yüksekti.

Adımlarını titreyen bedene yönlendirdi. Louis giydiği sweatin koluyla dudaklarını sertçe siliyor ve "Özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim.." diyerek sayıklıyordu.

Bu görüntü yine aynı hissetmesine neden oldu. Bir kez daha hissetmişti bunu. İlk kez Louis'i arkadaşının omzunda ağlarken gördüğünde. Öyle sinirli, öyle öfkeli hissetmişti ki kendini etrafında her şeyi yıkabilme gibi bir şansı olsaydı bir saniye durmazdı.

Biliyordu onu ilk kez ağlatışı değildi ama ağlarken ilk görüşüydü.

Şimdi ise ikinciydi. Daha farklı hissetmedi. Ellerini sıkı iki yumruk haline getirerek derin nefesler aldı.

Louis'i korkutmak istemeyerek nazikçe omzuna dokundu ve kulağına, "Geldim, Lou. Hadi gidelim." diye fısıldadı.

Louis korkuyla bakışlarını özlemini çektiği yeşillerle buluşturdu. Yerinden fırlayarak boynuna sarıldı. Aynı cümleyi bu sefer o pozisyonda defalarca tekrarladı. Yüzünü Harry'nin boynuna gömdüğünden sesi oldukça boğuk çıkıyordu.

Harry durum müsait olsa boynuna sarılmak için parmaklarının ucuna çıkmış Louis'e gülerdi ve pozisyonuyla ilgili şakalar yapardı. Ama Louis ağlarken bunun sırası olmadığını düşündü. Bir kolunu ince bedene sararken, bir elini ise rahatlatmak istercesine saçlarına götürüp okşamaya başladı.

Louis'in kollarında sakinleştiğini anlayınca geri çekildi ve yine aynı naziklikle kollarından tutup beraberinde onu da kulüpten çıkardı.

Buraya annesinin arabasıyla gelmişti ve o aceleyle nereye park ettiğini hatırlamıyordu. Birkaç saniye düşündükten sonra Louis'in elini tutup arabanın olduğunu düşündüğü yere yönlendirdi. Neyse ki şans yüzüne gülmüştü. Hızla yolcu koltuğunun kapısını açıp Louis'in narin bedenini koltuğa oturttu. Daha sonra sürücü tarafına geçip koltuğa yerleşti.

Ana yola çıkıncaya kadar arabada sadece Louis'in burun çekişleri duyuluyordu. Harry nereye gideceğini bilmediğinden istemeyerek de olsa sessizliği bozdu.

"Evini tarif edebilir misin Lou?"

Sesi fazla kısık ve dikkatliydi. Louis duyduğu sesle gözlerini yeşillere dikti ve belki de saatlerdir tekrarlayıp durduğu şeyleri daha yüksek sesle söyledi.

Harry arabayı kenara çekti ve bedenini Louis'e çevirdi.

"Anlat bana güzelim. Ne oldu? Neden özür diliyorsun?"

Cesaret vermek için uzanıp elini tuttu ama Louis bu hareketle beraber daha şiddetli ağlamaya başladı.

"Yemin ederim ben öpmedim. O beni zorladı. İstemedim Harry onu itmeye çalıştım ama çok güç-"

Hıçkıra hıçkıra ve kekeleyerek başladığı cümleyi bitirememişti.

Harry içindeki o hissin tekrar canlandığını hissetti. Kaşlarını çatmış ve dişlerini öyle bir sıkmıştı ki çenesinin daha sonra sızlayacağından emindi.

"Kim öptü seni Lou? Kim dokundu benim bebeğime?"

Louis ayık olsaydı Harry'nin onun için kullandığı kelimeler için mutluluktan havaya uçardı. Maalesef sarhoştu ve sadece ağlamakla meşguldü.

"Tanımıyorum."

Titreyen bedene sıkıca sarıldı Harry. Dudaklarını bebeğinin alnına defalarca dokundurdu. Öpücükler kondurdu.

Louis kendini koltuğundan itip kafasını Harry'nin göğsüne yasladı.
Kokusunu içine çekerken sakinleşmeye başladığını hissediyordu.

"Karşılık alamayınca başta zorladı ama tepki almamaya devam edince pes edip beni itti."

Sesi şimdi daha sakin çıkıyordu.

Harry kollarını miniğine sararken neredeyse kucağına çektiği gencin kulağına rahatlatıcı şeyler fısıldıyordu.

Louis'in nefes alış verişi düzenli bir ritim kazanınca uyuduğunu anladı.

Bedenini sarsmamaya özen göstererek yolcu koltuğuna yasladı ve kendi evine sürmeye başladı.

Louis'i evine götürüyordu.

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin