LXXXVII

1.2K 124 449
                                    

dört yıl sonra

"Daha sonra bana yumruk atıp kaçmıştı," Niall çok komik olduğunu düşündüğü bir anısını heyecanla anlatırken kendini oturduğu sandalyede öne atmış kahkaha atıyordu.

Zayn ve Harry komik bulmadıklarını belli eden surat ifadelerini korurken Liam ise nezaketen olduğu çok belli olan gülümsemesiyle Niall'ı dinliyordu.

Harry'nin kafesindeydiler. Birkaç ay önce açmıştı ve hâlâ dizayn adına değiştirmek istediği şeyler olsa da şu anki durumundan da memnundu.

Her gün hatrı sayılır miktarda müşteri geliyor, gelenler de kesinlikle bir kez daha geleceklerini söyleyip öyle ayrılıyorlardı.

Yaptığı tatlılarla yavaştan ismini duyurmaya başlıyordu. Bu iyi bir şeydi. En azından tüm o sıkı çalışmalarına değdiğini hissediyordu.

Kafeyi kapattıktan sonra ise arka bahçesindeki ufak alana kurulmuşlar muhabbet edip bir şeyler içiyorlardı. Esen serin yaz rüzgarı ve ateş böceklerinin sesi huzur vericiydi. Bir de Niall'ın yüksek tondaki kahkahası.

Liam, "Hadi bir şeyler itiraf edelim," dedi.

Zayn bunu çocukça bulduğunu belirtse de oy çokluğu nedeniyle kabul etmişti.

Niall, "Bunu fazla belli ediyorum sanırım ama yine de itiraf olarak kabul edin. Ben sizinle tanıştığım için çok mutluyum. Dört koca yıl oldu ve biz her gün daha da yakınlaşıp, kopmadık. Seviyorum sizi be!" dedikten sonra Zayn'in yanağına sulu bir öpücük bıraktı.

Zayn iğrenme sesi çıkarıp yanağındaki salyaları silerken diğerleri gülüyordu.

"Harry, hani sen bazen kekler eksik olunca Niall'a kızıyorsun ya, onları ben yiyor olabilirim,"dedi Liam.

Harry anlayışla başını sallarken döndü ve Niall'ı suçladığı tüm o zamanlar için özür diledi.

Zayn boğazını temizledikten sonra, "Ben de çok hain planlar kuruyordum," deyip parmağıyla karşısında oturan yeşilliyi gösterdi.

"Senin hakkında öyle planlar kuruyordum ki bilmek bile istemezsin Harry."

Niall şokla ona bakarken, "Niye? Sana ne yaptı ki?" diye sordu.

"Bana değil aslında. Louis'yi üzüyordu. Eğer çıkmaya başlamasalardı o planları bir bir uygulayacaktım ama neyse ki ucuz  kurtuldu.."

İsmi geçince bile Harry'nin kalbi sancıyordu.

Dört yıl öncesi için çok pişmandı. Öyle pişmandı ki.. Keşke gitmesine hiç izin vermeseydi. Onu hiç bırakmasaydı.

Ona tüm o kötü senaryoları fısıldayan ses haklı çıktığında yapması için daha fazla şey öneriyordu.

Kaç kez eli jilete gitmişti de son anda vazgeçmişti bilmiyordu.

İlk yıl Harry ilişkilerini toparlamak için elinden gelen her şeyi yapmıştı ama başarılı olamamıştı. Louis ona açıklama gereği bile duymadan daha fazla devam edemeyeceğini söylemişti.

Bu mesajı aldıktan sonra hayatı tepe taklak olmuştu. Bir de üstüne Louis her gece ayrı bir kızla görüntülenmeye başlayınca tüm yaşadıkları acaba kendi kafasında mı gerçekleşiyordu diye düşünmüştü.

Şimdi ise Louis artık dünya çapında bilinen bir sanatçıydı. Zayn ve Liam'la arada görüşüyordu fakat gittiğinden beri bir kez bile Harry'le görüşmemişti.

Sorun değil gibisinden omuz silktikten sonra sıranın kendisinde olduğunu anlayıp itiraf edecek bir şey aradı.

"Bir ezik olduğumu düşünebilirsiniz ama ona hâlâ mesaj atıyorum. Belki..." derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etti. "Belki olur da cevap verir diye."

Ortam sessizliğe gömüldü. Ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

Şaşkınlığı üzerinden ilk atan Niall oldu.

"Onu hâlâ seviyor musun?"

Harry acıyla gülümserken gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.

"Hiç bırakmadım ki."

Sandalyesini geri itip kalktıktan sonra kollarını sıkıca ona doladı Zayn.

Sakladıkları, omuzlarında ağırlık yaparken sustu ve bir zamanlar nefret ettiğini sandığı adama sarılmaya devam etti.

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin