CIV

1.4K 119 138
                                    

Louis'nin fazla büyük olmayan sahil şeridinde Harry'i bulması uzun sürmemişti.

Yanına varınca onu görüp çocuk gibi zıplayan Harry hemen sarılmış, maviliyi özlediğini söyleyerek boynuna öpücükler kondurup onu bayağı bir zor duruma düşürmüştü.

Zar zor arabaya bindirip eve sokana dek Louis'nin deyim yerindeyse canı çıkmıştı.

Uykuya hazırlarken ise Harry bir bebek edasıyla gözlerini ovarken Louis ona pijamalarını giydirmiş aynı zamanda geçen beş yılda bebeğinin ne denli değiştiğini daha yakından görme şansı bulmuştu. İtiraf etmeliydi ki bu görüntüyü de beğenmişti.

Sonunda yatağa uzatmış, yanına kıvrılmıştı ama Harry ona sokulmuş ve gözleri uykuya yenik düşmek üzereyken, "Göğsüne yaslanabilir miyim Loueh?" diye fısıldamıştı.

Gülümseyerek oldukça cılız bir sesle, "Yaslanabilir, hatta orada yaşlanabilirsin bebeğim," diyip dolu gözlerle kıvırcıkların arasına bir öpücük kondurduktan sonra devam etti, "Ben kıpırdamam.."

O gece nefesleri birbirine karışmış, tek beden olmuşçasına sarılarak uyumuşlardı.

Sabah uyandığında Louis yabancılık çekmediği evde, önce yüzünü yıkayıp kendine geldikten sonra uyuyan güzeli uyandırmamaya özen göstererek kahvaltı hazırlamaya koyuldu.

Bu işte pek başarılı olamasa da denemek istiyordu.

Kahvaltılıkları mutfak masasına yerleştirdikten sonra sıra dolaptan aldığı yumurtalarla omlet yapmaya geldi.

Elinden kayıp düşen bir yumurta ve ocaktaki lekeler dışında neredeyse mükemmel bir sonuç çıkarabilmişti.

Salatalık ve domateslerden gülen surat yapmanın fazla çocukça kaçacağını bir an için düşünse de omuz silkti ve yaptı.

İşini bitirince kendinden beklemediği kadar iyi bir masa hazırlamıştı.

Zaferle gülümseyip arkasına dönünce mutfak kapısına omzunu dayamış yüzünde ufak bir tebessümle onu izleyen Harry'i buldu.

"Ben de tam seni uyandırmaya gelecektim."

Gülümsemesi solan Louis, "Fazla gürültü yapıp seni uyandırdım mı?" dedi.

Başını olumsuzca sallayan Harry masayı süzdükten sonra, "Genelde erken uyanırım zaten. Hadi kahvaltı yapalım," diyerek çektiği sandalyeye kuruldu.

Kahvaltı boyunca tatlı bir şekilde sohbet etmişlerdi ve hatta Louis, bebeğinin iki kez kahkaha atmasını başarmıştı.

Masayı beraber toplayıp ufak bahçeye çıktılar.

Harry döneceğini söyleyip içeri girince Louis dün geceden beri içinde büyüyen hissin yeniden uyandığını hissetti. Özlem. Evine karşı beslediği özlem.

Sadece Harry değil, belli ki bu yapı da onun eviydi.

Hiç ayrılmamış olsaydı bu evde beş yılını geçirmiş ve her sabahı böyle huzurlu geçmiş olacaktı.

Derin bir iç çekerek başını gökyüzüne çevirecekti ki Harry elinde iki fincanla belirdi.

Yeşilli tarafından uzatılan sıcak sıvının çay olduğunu kokusundan anlayan Louis gülümseyerek teşekkür etti.

"Dün gece için teşekkürler Louis. Gelmek zorunda değildin."

Louis önemsiz bir şey olduğunu belirtircesine omuz silkip çayından bir yudum aldıktan sonra, "Zorunda olduğum için değil istediğim için geldim zaten," dedi.

Bir süre sessiz kalıp çevreden gelen sesleri dinlediler. Louis aklına gelen şeyle boğazını temizledi.

"Sokaklarda gezerken yaptığımız o aptalca şeyleri seviyordum. Benim neye baktığımı, nasıl baktığımı hemen anlıyordun ve bu yüzden kendimi açıklamama gerek kalmıyordu. Bu bana sade geliyor işte. Tüm o abartılı şeylerden uzak ve buna rağmen o kadar özel ki. Tıpkı şimdiki gibi dakikalar boyu susup bundan rahatsız olmadan oturabiliriz ve sonrasında deliler gibi sevişebiliriz. Çünkü bunları içimizden geldiği için yapıyoruz. Hiçbir zorlama olmadan, kendimizi kasmadan. Bence iki insanı birbiri için özel kılan da bu. Dünya üzerinde bunları yaşayabileceği birini bulan insanlar çok şanslı. Ben buldum, bir ara kaybettiğimi sandım ama kararlıyım. Bu sefer savaşmam gerek."

Başını eğerek dolan gözlerini saklamaya çalışan Harry, "Evet, aramızdaki bu şey özel ama ben artık hiçbir şey olsun diye çabalamıyorum, zorlamıyorum. Çünkü fazlasıyla çabaladım ve değer verdim. Bir insanı beklersin, önemsersin fakat kimsenin kalbini elinde tutamazsın. Bana bunu öğrettin. Bu aldığım en büyük dersti ve bunun için sana minnettarım Louis. Beni bir şekilde büyüttün," dedi.

Bu sözlerin onu etkilemesine izin vermek istemiyordu. Bu yüzden sevdiği adamın ellerini kendisininkilerin arasına alıp gözlerini yeşillere kenetledi.

"Yeniden deneyeceğiz ve belki bu kez daha çok acıtacak ama biz yeniden deneyeceğiz. Bazen bir bütün olmak için paramparça olmak gerekir. Yeniden deneyeceğiz ve küllerimizden doğar gibi daha güçlü bir şekilde birleşeceğiz. Buna eminim. Sadece bana bir şans daha vermene ihtiyacım var. Bize bir şans daha ver, bebeğim. Bu sefer pişman olmana asla ama asla izin vermeyeceğim."

Düşünmek istemiyordu Harry. Bir kez başlarsa biliyordu ki aklı kalbine baskın gelecek ve ne kadar kararından daha sonra acı çekecek olsa da Louis'yi itecekti. Bunu yapmak istemiyordu.

Bu yüzden sözlerle onaylamak yerine kollarını iki yana açıp mavilinin onu sıkıca sarmalamasına izin verdi.

Tek düşünebildiğiyse bazı sarılmaların beklemeye değdiğiydi.

Louis'nin Simon ile olan anlaşması bitmiş! O kadar mutluyum ki ağlamak istiyorum (::

𝖀𝖓𝖐𝖓𝖔w𝖓 𝕷𝖔𝖛𝖊𝖗 // 𝑳𝒂𝒓𝒓𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin