-1-

4.1K 157 35
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar.
Nihayet yeniden bir araya gelebildik. Ara çok uzun değildi evet ama, özlemle bekleyince kısa bile uzun oluyor.
Çok uzatmadan sizi yeni hikayemizle baş başa bırakıyorum. Yorumlarda görüşelim, orada sizleri bekliyor olacağım.

Koca demir kapı kendine özgü gürültüsüyle açılırken dışarıya adımlayan bir çift ayağın sahibi özgürlüğün şerefiyle gözlerini yumup derince bir soluk aldı. Kahvelerini yeniden açtığında karşısında durmuş kendini izleyen genç adama kolları açtı.

"Abim" diye koşup sarıldı Tekin.
An itibariyle özgürlüğüne kavuşan Kürşat'ın sağ kolu sayılırdı. Mahallede aldığı isime göre tekinsiz olduğu söylenirdi, ama bu pek onların önemsediği bir şey değildi.

"Naber lan Tekinsiz?" diye gülerek sordu Kürşat. Otuzuna merdiven dayayarak çıktığı metris kapısının önünde kardeşi saydığı adama sarıldı.

"Ne olsun be abim, yolunu gözledik, çok şükür kavuşturana." diye ayrıldığı genç adama yeniden sarıldı Tekinsiz Tekin. Aralarında en fazla bir iki yaş vardı ama onu hep kendine abi bilmişti ve yüksek ihtimalle bu durum böyle sürecekti.

"Tek geldin değil mi?" diye sordu Kürşat.

"Sence izin verirler mi?" diye arkasındaki aracı işaret ettiğinde içinden çıkan gençler gülüşerek el sallıyorlardı. Onlardan yana adımladı Kürşat. Bu bir elin parmaklarını geçmeyecek genç adamların içinde tıpkı Tekin'le olduğu gibi bir iki yaşla en büyükleri sayılıyordu ama gördüğü saygı bir başkaydı.

"Hoş geldin abi." diyen gençleri tek tek kucaklayıp önden giden aracının içinde mahallenin yolunu tuttuğunda olan değişikliklerden tam olarak haberi yoktu ama o kadar da sağır sultan değildi.

"Ahanda Hacı Hüsrev." diye direksiyonu mahallenin girişine yönlendirdi İpsiz İbo. Yan koltukta oturmuş etrafa bakınan Kürşat kahvehane yoluna giden araba içinde sessizce beklerken karşıdan koşturan kadınları görmesiyle dağılan dikkatiyle oraya odaklandı.
Park eden araçtan indiğinde kendilerinden yana koşan iki genç kadını dışarı çıkıp izlemeye devam etti. Gözleri kısılıp başı usulca yana düşerken bir an için uzun boylu yetişkin kadının tok bir ses çıkaran topuklu ayakkabılarına baktı. Elini tutup onu koşturan genç kadın ise mahallenin büyümüş küçük kızlarından Çağla'ydı.

"Pişt, lan, seninki geliyor." diyen gençlerden biri İbo'ya seslenirken Kürşat onları duymamazlıktan gelerek yabancı kadının koşuşunu izlemeyi sürdürdü. Elele gülüşerek koştura koştura yanından geçip giden kadınlara omzunun üzerinden bakmadan önce burnuna gelen parfümle derin bir nefes almıştı. Farkında olmadan yaptığı bu hareketle ardına dönüp ellerini cebine atarak kendini bekleyen kadınlara sarılıp önünde durdukları kuaför dükkanını açan genç kadını baştan aşağı süzdü.
Çok da yüksek olmayan topuklu ayakkabıları ve belinde kurdelası olan hafif kısalıkta bir elbise giymiş, saçlarını öylece bırakırken beyaz ellerinin uzun parmaklı tırnaklarını elbisesinin rengindeki yeşille renklendirmişti.

"Dayı!" diye bağırılmasıyla ardına dönüp kendinden yana koşup üstüne atlayan küçük kızı kucakladı.

"Dayısının çiçeği." diye kucağındaki sarışın küçük kızı sıkı sıkı sararken yanlarına adımlayan kadına elini uzattı.

"Hoş geldin." diye sarılan kadını aynı sevecenlikle sardı.

"Ablam." diye kıvırcık saçlarını koklayıp alnına bir öpücük kondurdu. Kardeşine çok daha sıkı sarılan Meral ise içinde yeşeren huzurla gözlerini kapadı. Sanki büyük olan kendisi değilde Kürşat'mış gibi hissediyordu. Bir taneleri daha vardı ama o binde bir arar, kırk yılın başı da uğrayıp gezgin gibi kendi yoluna giderdi. Kürşat'ın yeri ise farklıydı.
O hep yanlarında olmuş, inşallah da olmaya devam edecekti. O yüzden ister istemez yeri de hep bir başka kalacaktı.

BİR KADIN SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin