• BÖLÜM 1 •

4.3K 71 15
                                    

''Durma hadi!''
Deli gibi kornaya basıyordum. Parmak uçlarım direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu, gerçi yüzümün de parmak uçlarımdan bir farkı yoktu. Bacaklarım titriyordu. Kalbim acıyordu. Gözlerimden akan yaşların yeri çabucak dolduruluyordu. Tüm vücudum benden bağımsız hareket ediyordu. Aklım başka bir yerde, ruhum başka bir yerde, bendenim bambaşka bir yerdeydi. Dakikalar önce aldığım bir haberin beni bu hale getireceğini nereden bilecektim. Direksiyonu sağ kırarken aynadan arkadaki arabaya baktım. İki sokak öteden duyulabilecek kadar yüksek bir şekilde kornaya basmıştı. Onu umursamadan son sürat ilerlemeye devam ediyordum. Üşüyordum, korkuyordum, seviniyor, üzülüyordum. Tüm duyguları bir anda yaşıyordum. Bu saçma değil miydi? Tüm duyguları aynı anda yaşamak, hepsini hissedebilmek... Şuan bunu bile düşünemiyordum. Aklıma gelen her konu saniyesinde yerini tek bir konuya bırakıyordu. Tek bir gerçeğe, ''Ben haklıydım.'' En yakınım dediklerim bile bana inanmamışken, benim haksız olduğumu savunmuşlarken, aksi gerçekleşmiş ve haklılığım ortaya çıkmıştı. Tüm bu olanlar gerçek miydi yoksa rüya mı kavrayamıyordum. Beynim her zamankinden daha çok çalışıyordu ve ben buna engel olamıyordum. Vücudumun kontrolü bile artık bende değildi. Asla kendimi sakinleştiremiyordum. Asla mantıklı düşünemiyordum. Sadece tek bir doğru vardı benim için, ''Ben haklıydım!'' Artık içimden bile konuşmuyordum. Bağıra bağıra, olabildiğince yüksek sesle, ''BEN HAKLIYDIM. BİLİYORDUM!'' diye söyleniyordum. Arabaya binmeden arka koltuğa attığım çantamdan tanıdık bir melodiyi işittim. Bu telefonumun sesiydi. Günlerce elimden düşürmediğim, ufak bir haber için benimle bütünleşen telefonumun sesi. Aynadan çantama göz attım, ufak bir gülümseme belirdi yüzümde, telefonumu bile unutturacak kadar büyük bir haberdi aldığım. Yine kendi kendime söylendim. ''Hissediyorum demiştim. İnanmadınız. Bana inanmadınız...'' içimdeki mutluluğun yerini yavaş yavaş öfke kaplıyordu. En yakınlarım dediğim insanların, sana acır ve üzgün ifadeyle bakmaları, senin delirdiğini düşünmeleri ne kadar da zordu. ''Hepsi geçti.'' Yine kendi kendime söyleniyordum.
Varacağım yere yakınlaştıkça heyecanlanıyordum. Hepsinin karşısına çıkıp ''Ben söylemiştim.'' demek istiyordum. Sol tarafımdaki kırmızı arabadaki adam bana söverek geçtiğinde onu umursamadım. Şuan dünyada olup biten hiçbir şey umurumda bile değildi. Arkadaki çantamdan gelen melodiyi tekrar işittiğimde içimdeki heyecanı bastıramıyordum. Biliyordum herkes beni bekliyordu. Hepsini niye evimde topladığımın merakı içerisindeydiler. Öğreneceklerdi çok az kalmıştı. Herkes her şeyi bilecekti artık. Aynı melodiyi üçüncü kez işittiğimde kendime engel olamamıştım. 'Ya konsolosluktan arınıyorsam?' diye. Bu şüphe saniyesinde içimi kemirmeye başladı. Yola bakan gözlerimi arkadaki çantaya dikmiştim. Bir iki saniye çantanın üzerinde oyalanan gözlerimi tekrar yola çevirdim. Yol boştu, çantaya uzanmam sadece iki saniyemi alacaktı. 'İki saniye' diye geçirdim içimden ne olabilirdi? Aynalardan arkamdaki yolu kontrol ettim görünürde araç yoktu. 'İki saniye' diye tekrar geçirdim içimden. O an gözlerim tekrar çantaya kaydı. Direksiyondaki sağ elimi arkadaki çantama doğru uzattım. İçerisindeki telefona ulaşan parmaklarım zaferle telefonumu kavramışlardı. Başarmıştım. Çantadan elimi çıkarıp üzerindeki arayan kişinin ismine baktım. ''EMRE'' yazıyordu. İşte ne olduysa o zaman oldu; Emre, 4 harf, 2 hece, çokça duygu... Bir ismi okumak niye bu kadar zor olabilirdi veya bu kadar can acıtan... Can acıtan mecazen olduğu kadar fiilen de öyleydi. İlk önce sağır eden bir korna sesi, daha sonra parmaklarımdan düşen telefonun sesi ve en son takla atan arabanın sesi. En son gözümün önüne gelen hayatımın anlamı olan o 4 harfin sahibinin yüzüydü. Dilim ise bağımsızlığını ilan etmiş aklımdakileri sözcüklere döküyordu. Yine 4 harf, 2 hece ama apayrı bir isim ''EKİM'' Sonrası karanlık...

• • •

Merhabalar! Ben RM, bu benim burada yayımladığım ilk öyküm. Umarım beğenirsiniz. İlginiz ve alakanız için teşekkür ederim. İyi okumalar!

EKİM | Henry CavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin