• BÖLÜM 6 •

1K 44 25
                                    

Fotoğraflar çok garip nesneler değiller mi? İnsanlara sonsuzluk kazandırıyorlar, ölüp gitsen bile arkanda seni hatırlatacak fotoğraflar bırakıyorsun. Yaşadığın bir anıyı sonsuza kadar saklayabiliyorsun. Tüm duyguları tek bir kareye sığdırabiliyorsun. Yıllar geçsede o kareye her baktığında aynı duyguları hissedebiliyorsun. O ana geri dönebiliyorsun. Acaba kimin aklına gelmişti, tek bir kareyi sonsuzluğa dönüştürmek. Kim düşünmüştü fotoğraf çekmeyi, yıllarca o fotoğrafı saklayabilmeyi. Nasıl icat edilmişti acaba, bazen aklım bunun gibi şeylere takılıp kalıyordu. Yıllar önce yaşamış insanların fotoğraflarını görmek, nasıl huzur dolu bir şeydi. Deli gibi merak uyandırıyordu bende. Acaba nasıl birilerdi, nasıl konuşuyorlardı, onlar da ağlıyor, gülüyorlar mıydı? Onlar da hayatın tadını çıkartmışlar mıydı? Onlarda sevdikleriyle birlikte zaman geçirmişler miydi? Bunlar hep merak konusuydu benim için. O yüzden bu gün eski fotoğrafların yerini sormuştum Emre'ye. Emre de bana iki büyük kutu dolusu fotoğrafları getirmişti. Şimdi de elimde büyükannemin fotoğrafı vardı. Kendisiyle hiç tanışamamıştık, ben doğmadan önce ölmüştü. O beni görmesede ben onu görebiliyordum. 'Ne kadar garip.' diye geçirdim içimden. Gerçekten çok garipti. Karşımda oturan Emre de fotoğraflara bakıyordu. Arada sırada fotoğraflar hakkında konuşuyorduk sadece. Elime Emre'nin gençlik fotoğrafı olduğunu düşündüğüm bir fotoğraf geçti.

İstemeden gözlerim Emre'ye kaydı kıyaslama yapıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İstemeden gözlerim Emre'ye kaydı kıyaslama yapıyordum. Karşımdaki adam daha yaşlıydı ama daha karizmatikti. Fotoğraftaki Emre daha çocuktu ve zayıftı. İster istemez kıkırdadım. Emre fotoğraftaki gözlerini bana çevirdi. Neye güldüğümü anlamaya çalışıyordu. Onun bu hali benim daha çok komiğime gitmişti. Artık kıkırdamıyor kahkaha atıyordum. Emre kahkahamın üstüne sırıtmıştı. "Ne oldu?", elimdeki fotoğrafı ona çevirdim, elime uzanıp aldı. "Çok tatlıymışsın." dedim. Fotoğrafa bakıp gülümsedi. "Kaç yaşındaydın?" diye sordum. "16 falandım galiba. Daha liseye gidiyordum." dedi, "Zayıfmışsın. Kol kasların falan yokmuş o zamanlar." dedim. Cümleme çapkınca gülümsedi. "Kol kaslarıma hayran olduğunu unutmuşum. Bazı şeyler hiç değişmiyormuş." dedi. Yüzümdeki sırıtış dondu. Vücudumdaki tüm kan yüzüme hücum etti. Utanmıştım. Hiç bir şey söylemeden, yüzümü aşağıya doğru eğdim. Elime hemen başka bir fotoğraf aldım. O da daha fazla üzerime gelmek istemedi sanırım, başka bir şey söylemedi çünkü.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EKİM | Henry CavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin