8.Bölüm⚡Yakınlaşma⚡

9.9K 338 67
                                    

Medya:Bars

Duyduklarımla kalbime büyük bir acı girdiğinde olduğum yerde hareket edemez hale gelmiştim.

-Ben...Çok üzüldüm. Başınız sağ olsun.

Bakışlarında bir değişim olmazken bileğimdeki elini çektiğinde konuşmaya başladı.

-Bak sen iyi bir kıza benziyorsun. Sen suçlusun demiyorum ama bu işin bu kadar basit olmadığının da farkındayım. Eğer ki aklına anlatacak herhangi bir şey gelirse bu benim numaram. Bana ulaş lütfen, dediğinde elime tutuşturduğu kağıta gözlerim kaydı. Kafamı sakince salladığımda dolan gözlerimle birlikte başımı kaldırıp yüzüne bakamamıştım.

O da daha fazla uzatmadan tuvaletten ayrıldığında elimdeki numarayı cebime soktum. Kardeşini öldüreni biliyordum. Üstelik buna sebep olan kişi de dolaylı da olsa bendim.

Tuvaletten çıktığımda bu tarafa doğru gelen Bars'ı fark edince yüzümün şeklini düzelttim ve ona doğru yürümeye başladım.

-İyi misin?

-Bu durumda ne kadar iyi olunursa, diye alaylı bir şekilde konuştuğumda yüzündeki ifade de ne oldu da birden yine ona karşı soğudum ifadesi görüyordum. Umrumda mıydı? Asla.

-Tuvalete diye ayrılmışsın Nehirin yanından dönmemişsin bir daha.

-Dediğim gibi tuvaletteydim işte.

-Neyse. Benim burda işim bitti. Gidelim.

Kapıya doğru yürümeye başladığında bende arkasından ilerlemeye başladım. Ona olanlardan bahsetmeyecektim. Belki bu adam benim kurtuluşum olurdu. Kim bilir?
Arabaya bindiğimizde bacaklarımı toparlayarak oturmuştum.

Yaklaşık yarım saat kadar yol gittikten sonra Bars arabayı bir Ayvalık tostcusunun önünde durdurduğunda bana bir şey demeden arabadan inmişti. Geri geldiğinde elindeki poşeti kucağıma bırakmıştı.

-Eve kadar beklersen soğur. Ama sen bilirsin, dediğinde kucağımdaki poşeti açtım ve tostlardan birini aldım. Yanındaki kolayı da alıp açtığımda tam yemeye başlayacaktım ki Bars "Benimkini de verir misin?" dedi. Diğer tostu ve kolayı açıp ona uzattığımda elimden aldı.

Tostum bitip eve varana kadar sessiz bir yolculuk geçirmiştik.Vardığımızda, arabadan elimdeki yediklerimizden artan poşetlerle indim. Bars kapının kilidini açtığında ilk yaptığım şey elimdeki poşetleri çöpe atmak olmuştu.

Daha sonra odama çıkıp üstümü değiştirdim ve o polisin verdiği numarayı bu pantolonumun cebinde bıraktım. Hala yerleştirmemiş olduğum eşyaları dolaba yerleştirdikten sonra balkona çıktım. Sallanan sandalyeye oturduğumda ne yapmam gerektiğini düşünüyor ama buna bir yanıt bulamıyordum.

Bars istediğimde annemle konuşabileceğimi söylemişti. Belki onun yüzünü bir daha hiç göremeyecektim ama bu benim alışkın olduğum bir durumdu. Annemle aram hiçbir zaman çok iyi olmamıştı. Ben 6 yaşındayken vefat eden babamla birlikte bana tek başına bakamayacağına dair verdiği kararla beni yetimhaneye vermişti. Beni aylarca ziyarete gelmediği bile olurdu. 18 yaşına gelip üniversiteyi kazandığımda o okulun ücretsiz yurt bölümüne geçmiştim. Ücretsiz olma sebebi ise benim burslu olmamdı.

Oradan sonra bir şekilde kendi başımın çaresine bakmış hem çalışmış hem okumuştum. Okul bittikten sonra da kendi evime geçmiştim. Bu süreçte annem ne çok yanımda olmuştu ne de çok uzağımdaydı. Farklı şehirlerdeydik ve mümkün oldukça görüşmeye çalışıyorduk. Telefonda da zaten haftada 1 ya da 2 kez konuşurduk. Ki zaten onun eşiyle kurduğu bir hayatı vardı. Her gün dayak yesede boşanmıyordu o adamdan. Yani kısaca bu kadar uzun süre konuşmadığımız ilk zaman dilimi değildi. Ama her ne olursa olsun insan özlemiyor değildi.

SERİ KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin