İlk Aşk Mağduruyduk❣️

111 27 14
                                    

Onurlu kalmak istediğim için onursuz kalmıştım. Yetmezmiş gibi bir yalnış anlaşılma kurbanı olmuş boşa hayallere kapılmıştım.

Yarım yamalak duyduğum şeyleri kendime yormuş boşa heveslenmiş boşa hayal kurmuştum.

Depresyondaydım.

Hüsranlardan hüsran beğeniyorum kendime. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim.

Gün geçtikçe gözüme çarpmayan şeylerin farkındalığını yaşıyordum. Gün geçmesin ki yeni bir gerçeği öğreniyordum.

Omzuma çarpan kız Onur'un gözüne kestirdiği kızmış.

Onun sevgisinden emin olmak için beni kullanmış.

Benim onu sevdiğimi farketmeden.

Yani farketmemiş olmasını umuyordum. Sevdiğimi bile bile beni ümitlendirip canımı bu denli sıkamazdı.

Kıyamazdı ki o bana.

Beni en yakın dostu biliyordu.
Peki ya dostlar her şeyini gelip dostuna anlatmaz mıydı?

Gerçek dostu değil miydim?
Hiç farkıma varmadı mı?

Varsaydı bu kıskandırma, kışkırtma ve kendi ayağına hoşlandığı kızı getirmek için aynı şeyleri yapar mıydı, beni kullanır mıydı bile bile?

Peki ya farkına varmış olsa o kızdan vazgeçip gönlünde bana yer açar mıydı?

Belki de duygularımı ona anlatamadığım için o kıza gitmişti.

Nasıl olsa kendinden hoşlandığını düşündüğü kızı ayağına getirmişti.

Eğer benim de farkıma varmış olsa benim için de böyle planlar yapardı belki.

Hem ben bunu bilsem plana gerek kalmadan ona sevdiğimi söylerdim ki.

Beni tercih etmesi için ayağına gitmem gerekiyorsa bunu yapardım bilseydim.

Belki de geç değildir diye düşünmeye başladım.

Küslüğümüzün üzerinden 1 ay geçmişti. Yani 1 aydır işkence çekmiştim.

O kadar kilo vermiştim ki süzülmüştüm resmen.

Onun aşkından ağzımın tadı, hayatımın huzuru mu kalmıştı ki?

********

Tek istediğim şey onu kazanmaktı. Başka bir şey görmüyordu gözüm.

Ve sonunda elime bir fırsat geçmişti.

O kız okuldan gitmişti. Günlerdir gecelerdir ağlamama vesile olan kız Onur'un hayatından çıkıp gitmişti.

Yazılılar başlamak üzereydi ve ben hiç hazır değildim. İğrenç bi vaziyetteydim.

Onur'un yanına gitmem gerekti. Ne diyecektim ne yapacaktım nasıl buna cesaret edecektim bilmiyordum.

Ne kadar çabaladıysam asla gidemedim yanına onu yalnız görüyordum sınıfta pencereden bahçeyi seyrediyordu.
Yanına gitmem için çok müsait sahalar bırakıyordu bana. Ama ayaklarım yere çivilenmiş gibiydi.

Kalkamıyorum. 15 dakikalık tenefüs boyunca yanına gitmeye çalışıyordum.

O 15 dakika 15 saniye gibi geçiyordu.
Zil çalar çalmaz sınıftan koşarak çıkıp lavaboya geçip bir fasıl ağlıyordum.

Ben ne yapacaktım böyle?

Gülçin'e gittim son çare. O kendi için ne yapacağını bilmiyordu.

Benden beter aklı beş karış havadaydı. Sığındım gene de yardımına.

--Gülçin benim Onur'la barışmam gerek. Fırsat bu fırsat yanına gitmem gerek. Kaç defa denedim olmuyor gidemiyorum yanına. Cesaretimi toplayamıyorum. Ben gidemiyorum. O gelmez. Ne yapıcam bana akıl verr!

--Tamam dur sakin ol. Bulurum ben bi çaresini. Ağlama bi. Sen gidemiyorsan ben getiririm ayağına.

--Nasıl olacak o.

--Sen bana bırak. O iş bende.

********
İçim biraz rahatlamıştı.

Ama sabırsızlıkla bekliyordum olacakları. Ne yaptı ne etti Onur'un benimle konuşmasını sağladı.

Ah Gülçin dünyanın en mutlu insanı etmiştin beni. Bir süreliğine.

--Gonca gelsene az.

-- Bana mı diyorsun?

--Başka kim olucak Gonca gel Allah için.
Kalbim deli gibi atarak gittim yanına. Yaprak gibi titriyordum.

--Ya kusura bakma eşeklik ettim. Boktan sebep şeylere tartışma konusu edip seni üzdüm. Bu kadar saçma bir şeyden ötürü bu kadar uzak kalmamız saçmaydı. Bunun daha erken farkına varmam gerekti affet beni.

Aklımda tüm düşünceler uçup gitmişti.

O an pamuk gibi olmuşum.

Her şeyi unutmuştum, gecelerce ağladığımı  beni sevsin diye haykırdığımı,

binlerce kötü senaryolar kurduğumu,

günlerce Gülçin'in başını şişirdiğimi evde terör estirdiğimi,

kıyamadığım annemi nasıl üzdüğümü,

hıncımı alamayıp Mina'yı ağlattığımı, 

ayağıma takılan abimin gitarın tellerini kestiğimi,

bunun için temiz bir dayak yediğimi,

başka birisiyle çıkmasını hepsini bir kalemde silmiştim.

******

--Saçmalama ben sana küsmedim ki hiç. Küsemem ben sana. Affetmem gereken bir şey yok.

--Canım benim kıyamazmış da bana. Diyip elini omzuma atmıştı. O kadar uzun boyluydu ki benim boyum omzuna bile yetişemiyordu. Omzunu attığında kayboldum adeta içinde. Keşke kalbine de girebilseydim o an.

--Sen süzülmüşsün ya iki kere sararım seni kollarımla, güzelleşmişsin  de, ne yaptın sen böyle? Diyip dostça omzumu sarmıştı.

Sadece omzumu sarmış olsa iyiydi. Dünyamı sarsmıştı haberi yoktu.

--Dostuz değil mi küçük hanım?

--Elbette.

********

Ben hevesle yazıyorum umarım siz de hevesle okuyorsunuzdur yorumlarınızı bekliyorum 🙃💙

Kaçıncı Son Bu? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin