Bölüm 24:Bütün Özürlerim Senin OlsunYorumlarınıza talibim, oy vermeyi de unutmayın lütfen. :) 🤍
Bu gerçekten çok garipti. Günler, dakikalar hatta belki saniyeler önce ölüm pahasına tutunduğumuz düşünceler değişebiliyor; doğru olduğunu düşündüğümüz şeylerin bir yanılgı olduğunu öğrenebiliyorduk. Eren Raci'nin nasıl olduğunu bilmediğim bir düşüncesini yıkmıştım. Bunun için seviniyor olmam mı gerekiyordu? Ya da farklı bir haz mı hissetmem gerekiyordu? Belki de ama ben yapamıyordum, mutlu değildim. Öylece bakıyordum. Melis'in yüzündeki tatmin olmuş duygu benim yüzümde, kalbimde yoktu. Eren Raci'nin gözlerini ayıramadığı küçük kıza çevirdim başımı. Dizlerinin altına gelecek kadar uzun, ince askılı, küçük çilek resimlerinin rastgele serpiştirilmiş gibi durduğu, beyaz renkli tatlı bir elbisenin içinde çok güzel olan Papatya'ya baktım. Upuzun, sarı saçları gözlerini kapatıyordu. Babasının özenle taradığı saçları uzun süre belli bir şekilde kalmazdı zaten; gün içinde bin bir türlü şekillere sokmasını başarıyordu. Şimdide babası ve dedesi ile beraber bizi kapıda karşılamak istediği için koştuğu için saçları dağılarak yüzüne savrulmuş ve bu karmaşık hale gelmiş olmalıydı.
Minik ellerini yukarı kaldırıp parmaklarının arasına doladığı saçlarını ikiye ayırdığında beyaz ve pembe rengin harmanlanmış olduğu tombik suratını görmek içimde tarifsiz bir mutluluk oluşturdu. Küçük dişlerini gösterecek kadar güldü ve bana el salladı. Bende buna kayıtsız kalmadım ve gülümsedim.
Salih amca ve Kenan ağabey, lokantanın girişinde yan yana durmuş bizi beklerken ben başımı bir kez daha çevirip Eren Raci'ye baktım. Gözleri; karşısında gördüklerini anlamaya çalışıyor gibiydi. Göz bebeklerinde küçük bir dalgalanma oldu ve aniden başını bana çevirince, siyah saçları alnına değerek serseri bir görüntü oluşturdu. Kalın dudaklarını incelterek birbirine bastırdı. Şaşkın görüntüsü dağılmıştı. Durgunluk çökmüştü yüzüne, düşünceliydi. Bir şeyleri anlamış, bazı şeyleri de düşünüyordu. Benim gibiydi. Eksik parçaları vardı. Ve şimdi onları hiç istemediği kadar çok bir araya getirmek istiyordu.
Koyu renk gözleri, yeşil gözlerime umutla baktığında içime çektiğim soluğum bir anda son buldu sanki. Böyle bakmasını anlamını neydi? Melis, doğru mu söylüyordu acaba?
Bizim hikayemiz eksik miydi?
Kalbimin en soğuk odalarında büyüterek dış dünyaya kapattığım aşkımın karşılığı var mıydı? Ben kendimi en kötüye hazırlamak istediğimden Eren Raci'den alacağım ya da aldığım bir bakışı, ilgiyi, kelimeyi yanlış yöne çekmiyordum. Feride bu seferde farklı algılama diyordum. Kafanda kurma kapasitesine sahipsin biliyorum ama yapma diyordum. Melis ne dese inanmak istemiyordum. Ama... Ama bu bakışlar neyin nesiydi? Bu dünyanın bütün yükü omuzlarından alınmış gibi rahatlayan yüzünde neden bir gülümseme vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ
General FictionMimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesi için günler sayarken hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık sorumluluğunu zevkle kabul edeceği başka bir döneme geçmesine günler kalmıştır ve çok sevdiği mesleğ...