Bölüm 43

13K 700 227
                                    

Bölüm 43:Sebepli Gidişler


Ümit Sayın, Gül Beyaz Gül

Göz korkutacak boyutlarda olan devasa buz dağlarını, gerçeklere benzetip okyanusun altını da işaret ederlerdi; bildiğimiz gerçeğin aslında bilmediğimiz noktalardan da oluştuğunu görün derlerdi ve ben bugün, bir kez daha, ısrarla işaret edilen nokt...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Göz korkutacak boyutlarda olan devasa buz dağlarını, gerçeklere benzetip okyanusun altını da işaret ederlerdi; bildiğimiz gerçeğin aslında bilmediğimiz noktalardan da oluştuğunu görün derlerdi ve ben bugün, bir kez daha, ısrarla işaret edilen noktalarının asıl gerçek olduğunu anlamıştım. Varlığına inanmadığımız her cisim, her varlık, her durum, her konu... Bir gün, ama mutlaka, ve ansızın canımızı yakabiliyordu.

Gerçeklerin, sonradan ortaya çıktığı kısmı çok büyüktü ve beklenmedik bir şekilde yaralayıcıydı. Beni yaralamıştı. Derinden sarsılmıştım. Sanki buz dağının keskin ucu göğsüme çarpmıştı; tek parça olduğunu bildiğim kalbimi un ufak etmekle de kalmayıp keskin ucunu olabildiğince derine sokuyordu. Canım yanıyordu ve kafamın içinden atamadığım düşünceler dolaşmayı sürdürdükçe canım yanmaya devam edecekti.

Göğsüm içime çektiğim derin bir nefesle yükselirken göz kapaklarımın ucundaki kirpiklerim titredi. Boynumun ince derisi yükselip indi. Kaba bir şekilde yutkundum ve kısa bir an boğazımın kesildiğinin yanılgısına kapıldım; hissettiğim acı gözlerimin kapanmasına sebep oldu.

Şimdi karanlığa hapsolmak, beynimi dolduran düşüncelerle yapayalnız bırakmıştı. Köşeye sıkışmıştım.

Birkaç saniye öncesine kadar gözlerimi odanın içinde gezdirerek ya da pencereden gördüğüm manzaraya dalarak düşüncelerime gölge düşürebiliyordum. Şimdi, bile isteye kapattığım gözlerimle yapayalnızdım ve düşüncelerin acısını arttırmaktan başka bir şey olmamıştı. Kenan ağabeyin sözleri, beni tüketen başka bir boyuta geçmeden kulağımda yankılanıyordu ve bunu durduramıyordum.

Canım beni içten içe tüketecek kadar çok yanıyordu ve ne yazık ki ben bu anlarda çocuk gibiydim. Acıya dayanamıyordum. Bu acı biraz daha içimde kalmaya devam ederse çocuk gibi neden acıyor diye sızlanmaya başlayacaktım. Biraz daha. Biraz daha sürerse bunu yapmaya başlayacaktım.

Hem neden yanıyordu ki? Bu canımı yakan gerçekler inanılacak gibi değildi ki? Sanki bunlar bir gerçeğin yalancı yansımalarıydı. İmkansız ama aslında kaderdi. Beni üzen ve yıllarca acısını unutmayacağım olay, aslında hayatımı bana bağışlamıştı. Ya da beni, aileme ve sevdiklerime.

Benim için o kadar önemsizdi ki, sonuçta yaşamaya devam eden kişi bendim ve ben, ailemin yanında nefes almaya devam ederken bir başkasının öldüğünü, bir çocuğun babasız kaldığını öğrenmiştim.

Hayatım, bu gerçeğin karşısında koca bir hiçti.

Soğuk bir acıydı yüzleşmek zorunda kaldığım bu gerçekler, birkaç saat önce hayatımı gözümde değersiz kılmıştı. Öyle değersiz hissediyordum ki kendimi aldığım soluklar da bir süre sonra bana acı vermeye başlamıştı. Almamam gereken bir şeyi alıyordum sanki. Değersiz ve perişan bir haldeydim. Her yanımda acı vardı. Elimi uzatsam acıyı somut bir halde hissedecek gibiydim.

BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin