Bölüm 11:Gelse De Bir Gelmese De Bir
Şimdiki Zaman/2020Aşkı hiç ummadığım bir anda ve ummadığım birinde keşfettim ama sorsalar keşfetmemeyi isterdim. Seçim şansım olsaydı büyümemeyi isterdim çünkü zayıf duyguları olan, korkak, çelimsiz bir bedenin içinde sessizliği seven küçük kızı büyütmüştü. Değiştirmişti. Ama ben bunları istememiştim, o zayıf bedenin yükünü taşımaya bu imkansız aşka tercih ederdim. Zamanı geriye alamıyordum fakat geleceğin sonsuz ipleri benim elimdeydi. Arkadaşlığı gülümsetip, mutluluğun yolunu bana açarken aşkı nefesimi kesen adamı geçmişte bırakmak istiyordum. Bunu yapacaktım. Geçmişi anlatmak bile canımı yaksa da başaracaktım.
Anlatmayı burnumdan derin bir soluk vererek bitirdiğimde bana afallamış bir şekilde bakan ikiliye, anlatmış olmanın verdiği rahatlıkla baktım. Sekiz sene önce yaşanan olayları ilk kez dile getirmenin rahatlığını hem bedenen hem de ruhen hissediyordum. Meğer bir şeyi hissedip de anlatamamak dertmiş.
Bir süre bana cevap vermelerini bekledim. Melis kaküllerinin altında kalan iri gözlerini kırpıştırdı. Dinlediği anıları zihnine yerleştirip sindiriyordu; beni ve Eren Raci'yi parçası bozuk yapbozda birleştiriyordu. Ona göre biz o kadar ayrı iki kişiydik ki gözlerindeki şaşkınlık gözle görülür şekilde belliydi. Meryem ona göre bir tık daha rahattı. Eren Raci'nin yerinde başka bir adam olsa, yine aynı tepkiyi verecek gibiydi. Şaşkın değildi, meraklı gözlerinde neşeli parıltılar dolaşıyordu. Çok rahattı, kahkaha atacak kadar. Dudaklarını kıvırdığını görünce kaşlarım çatıldı. Zıt tepkiler sinirimi bozmuştu, Melis'in koluna vururken Meryem'i de es geçmemiştim. İkisi de yerinden sıçrayarak kollarını tutup aynı anda, "Ay" diyerek inlediler. Başka zaman olsaydı bu hallerine gülebilirdim, yüz ifadeleri çok tatlıydı fakat ifadesiz durmaya devam ettim.
"Abla ne yapıyorsun ya?" dedi Meryem, yüzünü buruşturup isyan ederek. Hissettikleri acı yüzünden yüzlerini buruşturup, acısını hafifletmek için kollarına dokunan ikiliye, yaptığıma pişman değilim bakışı atarak, "Kendinize gelin diye yaptım." dedim.
Melis, hissettiği acıyı umursamadan hayretler içinde kalmış bir halde kahverengi gözlerini yüzüme çevirdi. "Ağabeyim senin gece yarısı su içmeye kalktığını, buraya parantez açıyorum, her gece aynı saatte kalktığını biliyor ve seni bekliyor öyle mi?" İnanmakta güçlük çektiği ses tonundan ve yüzünden anlaşılıyordu.
Onaylayarak başımı salladım. Evet, bunu Eren Raci'nin ağzından ilk duyduğumda bende inanmakta güçlük çekip çok şaşırmıştım, gerçi buna hala şaşırıyordum. Ben bile kendimi tanıyan biri olarak her gece aynı saatte uyandığımı bilmiyordum. Saate bakıp da bugün kaçta uyandım acaba demiyordum. Uyku sersemi halimle tek derdim çölde yaşayan bedeviler gibi su bulmaktı.
Belki o gece uyanmasaydım her şey çok farklı olabilirdi. Saf ve toy kalbimin, hissettiği duygular ortaya çıkmamış olurdu. O duygulara sahip çıkacak kadar cesur olmamış okurdum. O hep benim kahramanım ve arkadaşım olarak kalırdı. Hayranlık adını vereceğim duygularım kalbimde kilitli kalacaktı.
Tek bir öpücük bütün dengeleri yerle bir etmişti.
O öpücük bizim kaderimizi belirlemişti.
Bizim demek bile yanlıştı. Benim kaderim demek, doğru olandı. O küçük buse sadece benim için vardı ve beni değiştirmeye yetmişti.
Meryem, mest olduğunu gösteren gülümsemesi ile söze girdi. "Çok romantik değil mi? Hem baksana ablama ilk öpücüğümü veriyorum demiş."
![](https://img.wattpad.com/cover/217222270-288-k849885.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ
General FictionMimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesine günler kala hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık sorumluluğunu zevkle kabul edeceği bir döneme geçmesine az kalmıştır ve çok sevdiği mesleğini yapmak için i...