Mimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesine günler kala hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık sorumluluğunu zevkle kabul edeceği bir döneme geçmesine az kalmıştır ve çok sevdiği mesleğini yapmak için i...
Merhaba. Oy vermeyi unutmayın olur mu? Yorum yaparak destek, moral, motivasyon, mutluluk da verirseniz çok sevinirim. 🌸
Keyifle okuyun. 🌻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Melis Kaya...
Görmeyen gözler de acı çekiyordu.
İki insan göz göze gelmeden de aynı acıyı paylaşabiliyor, devirli zamanın içinde aynı acılı bakışı yansıtarak bakabiliyordu. Feride'nin gözlerindeki bana yabancı gelen bakışa neden yabancı hissettiğimi bilmiyordum. Oysa aynı bakışı dakikalar önce ağabeyimin de gözlerinde sızladığını görmüştüm. Ağabeyime ne diyeceğimi bilemezken Feride'nin karşısında duruyordum şimdi. Oradan buradan fırlayan dertler her yerdeydi. Son zamanlarda sürekli karşıma çıkan bu duruma, ne diyeceğimi ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Ben hayatı tasasız yaşardım, beklentilerim büyük değildi. Acı, üzüntü, keder benim hayatımda yoktu. Olmaya yakın olursa da kendime hep şunu derdim: 'Takmazsanüzülmezsin Melis.' Basitti. Kolaydı. Hayatımı yaşamak kolay olmuştu, oluyordu. Ben kolay yaşıyorum yaşamasına ama Feride Erva için hayat kolay geçmiyordu. Kızgın olsam, öfkem dilime vururdu. Bağırırdım. Öfkem içimde kalmazdı. Çıkarana kadar kendimle uğraşırdım. Feride tam tersimdi. İçine atarak yaşıyordu öfkesini. Bağırmayı bir kenara bırakalım, Feride yüksek sesten korkuyordu. Bunu hak etmiyordu, ama yaşıyordu. Üzüntüsünü de sonuna kadar yaşıyordu. Acısını da. Yerinde olmak istemezdim; ama bu yanında olmayacağım anlamına gelmiyordu.
Kehri:Eh be Melis, sen acını iki dakika yaşıyorsun diye herkesi kendin gibi mi biliyordun?
Öyleydi. Üzüntüm yirmi dört saatten uzun sürmezdi. En son neye yirmi dört saat üzüldüğümü de hatırlamak istemiyordum, geç geç bu konuları Melis. Geç. Konumuza dönelim hemen. Hatta akrep ve yelkovan ile biraz uğraşalım ve evimde olduğum zamana gidelim. Betüş peri değildik ama bizde düşünerek geçmişe gidebiliyorduk çok şükür.
Biricik ağabeyim eve geldiğinde çok kötü durumdaydı. Nedenini anlamamıştım. Oysa sabah uyandığında iyiydi. Feride ile merdivenlerde sesleri güzel geliyordu. Yeni projeler için çalışmalar yapıyordu ve birbirlerinden biraz uzak kalmışlardı. Merdivenlerde zaman geçirmeleri aralarında sıkıntı olmadığını gösteriyordu. Feride de sorun yoktu. Ozan'ın yanına gitmek için yanından ayrılmadan önce keyfi yerindeydi.
Buraya kadar her şey yerli yerindeydi.
Sonra ben ofise gitmiştim. Biraz geç kalmıştım, ofis için alacağım malzemeleri bulmak zamanımı almıştı. Sonunda ofise gittiğimde Feride ve ağabeyimi bulamamıştım. İşleri olduğunu düşünüp üstünde durmamıştım. İş çıkışı Feride'yi aramıştım ama telefonunu açmamıştı. Eve geldiğimde ağabeyimi evde bulmuştum. Ama normal haliyle bulmamıştım. Deli danalar gibi ortalıkta dolanıyor, telefonuna gelen aramaları sinirle cevaplıyordu.