Bölüm 39

14.5K 824 284
                                    

Bölüm 39:Eren'in Çilesi

Merhaba!

Ben geldim ve biz geldik.

Öncelikle hepinizin bayramını kutlarım. Sevdiklerinizle birlikte nice mutlu, güzel, huzurlu ve en önemlisi sağlılık bayramlarınız olsun. En sevdikleriniz her zaman yanınızda olsun. 🥺💗

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. 💗

Keyifle okuyun!

17 Temmuz 2020, 00

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

17 Temmuz 2020, 00.02

Kalabalık uğultuların sonu vardı. O sonun içindeydim şimdi. Sonunda. Gitmişti, geçtiği yolu nazikçe sessizliğe bırakmıştı. Artık her yer sessizdi ama beynimin içinde geçmeyen ve görünmeyen bir uğultu vardı. Gözlerimi istemsizce kapattım. Parmaklarım titredi. Kıvırmaya çalıştım. Olmadı. Titremesi bu basit işleme izin vermemişti. Bu kötüydü. Sonra kendimi dinledim, zararı keşfetmeye çalıştım. Nefesim... Hâlâ nefes alabiliyordum. Elimin altındaki sert omuzlara sıkı sıkıya tutundum. İçimden saymaya başladım. Geçti. Geçti dedim. Saydım, sayıların zamanından çaldım ve hunharca saydım. Kalbimin milyon hızını düşünmemeye çalıştım. Belimi kavrayan eli düşündüm sonra. Kime ait olduğunu düşündüm. Güven. Güzeldi. Sakin ol Feride. Geçti. İyiydim. Sorun yoktu.

Bebekler doğdukları zaman çığlık çığlığa ağlardı. Bu ihtiyaç olabilirdi. Bu onların her şeyin yolunda olduğunu gösterdikleri bir işaret olabilirdi. Ya da narin canlarının canı yandığında bu doğal tepkiyi veriyorlardı. Binlerce ihtimal, binlerce görüş... Bende canımın yanmasından mı yoksa nefes ihtiyacından dolayı mı bilmiyorum ama ağlamıştım. Annem gürültülü bir şekilde ağladığımı söylüyordu. Gülerek anlatırken 'Öyle böyle değildi.' dediğini de hatırlıyorum.

Ben. Ben çığlık çığlığa ağlamıştım. Doğumhane benim sesimle dolmuş ve başkaları buna şahit olmuştu. İnanması güç. Çünkü ilk ve tek yüksek sesli ağlamam o olmuştu. Annem göz yaşları arasında beni kucağına vermelerini rica ettiğinde, hemşire gülümseyerek beni anneme vermişti. Onunla ilk tanıştığım an susmuştum. Annemin anlattığına göre iri yeşil gözlerim onun gözleriyle karşılaştığında ağlamayı bırakmıştım.

Sakinleşmek için o anı bekler gibi ağlamayı bırakmıştım.

O günden, doğduğum günden sonra da bir daha yüksek sesle, bağıra çağıra, ciğerimi ve boğazımı zorlayan bir güçle ağlamamıştım. Sesim asla belli bir düzeyin üstüne çıkmamıştı. Ağlamalarım yüksek sesli değildi. Şu an her şey kolaydı fakat doğduktan sonrası pek kolay olmamıştı. Annem ve babam ilk zamanlarda bu durumu normal sanmıştı ve sakin bir bebek olmama bağlamışlardı.

BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin