3. Bölüm
Part AYerde kanlar içinde yatan kız umarım düşündüğüm kişi değildir diye düşünerek soğuk bedene yaklaştım.
Cesetlerden etkilenmiyordum fakat yanına yaklaşıp elimle saçlarını çektiğim yüz dün benimle abisi için kavga eden kızdı.Yer kan gölü olduğu için ayaklarım kanlı hemen içeri koştum.
Kerem de uyanmış sofradaydı.
"Dışarıda... Kumsal... Kerem..." diye geveledim. Öyle pat diye nasıl söyleyeceğimi bilemediğim için."Ne var kızım söylesene. Kumsal kalkmadı ki hala." dedi babam çatalındaki peyniri ağızına atarken.
"Kumsal bahçede. Ölmüş baba..."
Elinde yeni servis tabağı getiren Candan Hanım tabakları bırakıverdi.Babam beni baştan aşağı süzdü.
Ayaklarımda kilitlendi.
Eslem anne bir anda kalkıp bahçeye koştu.Ardından ben de koştum. Peşimden Kerem ve babam da geldiler. Annem deli gibi etrafına bakıp Kumsal diye bağırıyordu.
Elinden tuttum ve barın arkasına çektim.
Ve o anda kilitlendi buz gibi olmuş bedende gözleri.
Elini hala tutuyordum düşüp kalmasın diye.Fakat eli elimde başının yanına diz çöktü.
Arkamızda Kerem ve babam öylece bakıyorlardı. Annem daha fazla tutamadığı hıçkırıklarını bıraktı.Babam bir anda "Kızım..."diye bir feryat kopardı. Kerem'e baktım.
Sadece bakıyordu. Artık bir daha göremeyeceği prensesine. Annem Kumsal'ın üzerine kapanıp ağlamaya başladı. Babam da saçlarını okşuyordu.
Annemi bırakıp Kerem'in yanına koştum. Ellerini tuttum.
"Kerem? Canım iyi misin? Kerem bana bak lütfen."dedim girdiği transtan çıkarmak için.
Yavaşça yaklaştı. Başının ucunda diz çöktü ve babamın az önce yaptığı gibi saçlarını avucunun içine alıp sanki birer elmas tutuyormuş gibi narince okşadı onları.
En azından şuan birinin soğukkanlı olması gerekiyordu. Ve seçme şansım olmadığı için bu görevi üstlenmiş oldum.
Bulamadığım telefonumu bar tezgahının üzerinde gördüm ve hemen alıp ilk iş ambulansı - Kerem,annem ve babam için-, polisi aradım.
Daha sonra Çağrı'yı aradım. Alya'ya ulaşmaya çalıştım fakat kapalıydı.
Koşup annemi oradan uzaklaştırdım. İçeri aldım Candan'a seslendim ve annemi ona emanet edip tekrar dışarı koştum.
Bu sefer babamı aldım. Hala "boncuğum güzel kızım" diye seviyordu artık gitmiş kızını. Onu da alıp içeri girdim.
En zoru beni bekliyordu.
Yavaşça yaklaştım yerde diz çökmüş ileri geri sallan Kerem'e. Omuzuna dokundum.
Konuşmaya başladı.
"Akşam ' seni çirkin görmek istemiyorum' demiştim. Ama o... Şuan en güzel meleklerin arasında." dedi kısık sesiyle.
Titremesi şiddetlendi.
"Kerem kurbanın olayım kalk hayatım. Bak içeri geçelim hadi." dedim ne diyeceğimi bilemeyen sesimle.
Kolundan tutup sürüklemeye başladım fakat gelmiyordu.
"Kerem lütfen sevgilim hadi canım bak bizi bekliyorlar içeride."dedim.
"Yavaşça yüzüme baktı. Yok artık Açelya. Artık benden şeker bekleyen, hediye bekleyen bir kız çocuğu yok. Beklemiyor artık " dedi gözünden ilk defa süzülen yaşla.