Alya ve Çağrı çıktıktan hemen sonra polisler geldi ve arabayı inceledi. Bazı kamera kayıtlarına da baksalar da bir sonuç çıkmadı.
Açelya yeniden arabasını bir tamirciye götürmeye karar verdi. Ama önceki tamircisi günlerce anca bitirebildiği için başka bir tamirciye götürmeye karar verdi.
Kerem'i arayıp bildiği iyi bir tamirci öğrendi. Daha sonra ise akşama buluşmak için anlaştılar.
Alya ve Çağrı ise etraflarındaki güvenlik kameralarını incelemek için yola koyulmuşlardı.
İlk uğradıkları evde kameraların bozuk olduğunu öğrendiler. Bir sonraki ise ne kadar ısrar etseler de kamera kayıtlarını göstermemekte kararlı olan aksi bir adamdı.
Etraftaki bir bakkala baktılar ama onda ise Alya'nın evi görünmüyordu.
Bakkaldan çıkınca derin bir nefes aldı Alya. Her ne kadar kamera kayıtları olmadığı için sevinse de bunları -A ayarladığını biliyordu. Kayıtları ararken küçük A çıkartmaları görmüştü. Yardımcı mı oluyordu yoksa başka bir amacı mı vardı anlayamıyordu. Bir şeylerin ortaya çıkmasını da istiyordu Alya "Yok işte benim yapmadığıma dair bir kanıt. Hiç de olmayacak." içinden 'A her şeyi mahvedecek.' diye düşündü.
Çağrı destek vermek istercesine yüzünü elleri arasına aldı. Kamera kayıtlarından bahsettiğini sanıyordu Alya'nın "Sakin ol sevgilim. Halledeceğiz."
"İyi de nasıl?" dedi umutsuzca...
Cevap vermek yerine sarılmayı tercih etti Çağrı. Tam o sırada yine Alya'nın telefonuna bildirim geldi.
Ayrıldılar. Çağrı şüpheli bir sesle "Sürekli telefonuna mesaj geliyor. Ne bu mesajlar?"
Alya çaresizce telefonuna baktı. "Reklam mesajı!" dedi ikna etmek isteyen bir sesle.
Çağrı inanmadığını belli eden bir ses tomuyla "İyi, öyle olsun" dedi ve ekledi "şimdilik... Ama bu reklam mesajları hoşuma gitmemeye başladı, haberin olsun."
Alya kafa salladı. Ama şu an sorgulamadığına şükrediyordu. İlk iş A'dan gelen mesajları sessize almayı aklının bir köşesinde yazdı.
Alya'nın işe gitme vakti gelmek üzereydi. Zaten bir şey de bulamamışlardı. Bir kafeye geçip oturdular.
Alya lavobaya gitme bahanesiyle gelen mesaja bakmaya gitti.
Aaa ama kırılıyorum. İftira atmak sana hiç yakışmıyor. Ayrıca bir önceki sorumu da cevaplamadın. İstersen tekrar yazayım.
'Anlatsana biraz. Kerem, seviyor musun onu? Sevgilisi ya onu? Kumsal'ı -sever- miydin? Gerçi sondaki soru biraz komik oldu sanki ha? Arkasından konuşmak gibi olmasın ben çok seviyordum doğrusu.'
-AAlya sinirle bir cevap yazdı.
Kerem... Çok severim. Çok iyi arkadaşız sonuçta değil mi? Sevgilisi işte o kızda bir şeyler var ama... Kumsal, sevilmeyecek kız değil(di) doğrusu(!) Sen seviyordun öyle mi? Sen bir ara sana gerçek yüzünü gösterdiğini söylemiştin? Gerçek yüzünü bilen biri Kumsal'ı sevebiliyor muymuş?
Aslında hep eski düşüncelerini yazmıştı, hızlıca ve üzerine düşünmeden. Şimdi Keremle iyi değillerdi. Açelya'ya da ısınmaya başlamıştı.
***
Açelya arabasını teslim ettikten sonra Kerem'le buluştu. Arabasını ise yarın alabileceğini öğrendiğinde çok sevinmişti.
Kerem de bazı işlerini halledip Açelya'yla buluşmak için anlaştıkları kafeye gitti.
Açelya geldiğinde karşılamak için ayağa kalktı ve sarıldı. Ayrılınca Açelya "Çok beklettim mi?" diye sordu.