Bölüm 1|•

7.2K 365 230
                                    


~ 1941, Brooklyn|•

Topuklu ayakkabılarımın taş zeminde bıraktığı sesler arasında kalabalık içinde yürümeye devam ettim. Yüzümde mutlu bir gülüş, içime sığmayan bir mutluluk vardı. Ben Becca Stewart, dünyayı değiştirecektim.

Yüzüme çarpan soğuk hava, ya da sürekli üşüyen bir yapıya sahip olmam heyecan içinde aceleyle adımlamama engel olamıyordu. Kendime engel olmasam elimdeki dosyaları havaya saçıp 'Evreka!' diye bağırırdım.

Yanından geçerken çarptığım insanlar ve heyecandan tutulan dilim yüzünden dileyemediğim özürler kaba davrandığımı düşündürebilirdi etrafımdakilere ama art niyetli değildim. Geleceğe çığır açacak bir fikre sahiptim.

Brooklyn'in soğuk havası içime dolarken gökyüzünden gelen sesler biraz sonra sağanak bir yağmurun başlayacağının habercisiydi. Yanımda şemsiyem ya da paltom bile yoktu. Yıllardır savunduğum fikrin doğruluğunu gösterecek bir kanıt bulduğum an dosyalarımı ve çalışmalarımı kaptığım gibi öylece evden fırlamıştım.

Ve bunları umursayamayacak kadar da ayaklarım yerden kesilmişti. Yüzüm soğuğun etkisiyle yanıyordu ve yanaklarımın kızardığına da emindim. Parmak uçlarım dokunduğum şeyi hissedemeyecek kadar soğuktan uyuşmuştu ama buna rağmen elimdeki dosyaları sıkıca kavradım. Göğsümün ortasında bir kuş gibi çırpınan kalbim işleri benim için kolaylaştırmıyordu.

Her şey durmuştu benim için. Şehrin gürültüsü, koşuşturmacası, insanların telaşı artık çok anlamsızdı. Büyük fikirler, gerçekleşmeye yakın hayaller çoğu zaman insanı tıpkı bende de olduğu gibi hayattan soyutluyordu.

Elimle saçlarımı düzelttim ve kıyafetlerime bir çekidüzen verdim. Yağmur başlamıştı. Adımlarımı hızlandırdım ve dosyalarımı göğsüme sıkıca bastırıp olabildiğince yağmurdan korumaya çalıştım. Yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından otele ulaşmıştım.

İçeri girdiğimde tüm dikkatleri üstüme çekmeyi başarmıştım, tabi istediğim kişi hariç. Üstümde dolanan meraklı, küçümseyen ve iğneleyen bakışlar açıkçası pek de umrumda değildi. Gözlerim hızla etrafı tararken çok geçmeden lobide istediğim kişiyi bulmuştum.

Kendimden emin adımlarla oraya ilerlerledim ve bana arkası dönük bir şekilde üç hemcinsimle aynı anda flörtleşen adamı ensesinden tuttuğum gibi kendime çektim ve benimle birlikte yürütmeye başladım. "Sana önemli bir işimiz olduğunu söylediğimde şu uçkurunu benim için bir saatliğine de olsa kenara bırak lütfen."

"Becca." Dedi ve elimden kurtulup karşıma geçti, lobinin ortasında durmuştuk. Tam bana bir şey söyleyecekken sustu ve hayretle havalanan kaşlarıyla beni baştan aşağı süzdü. "Dağılmış saçlar, akmış makyaj, kıyafetler, çamurlu ayakkabılar, kızarmış burun... Eğer seni tanımasam üç çocukla terk edilmiş olduğunu düşünürdüm."

"Hiç ciddi olamayacaksın öyle değil mi Howard?" Dedim bıkkın bir tonda.

"Müstakbel eşim, beni ne kadar da iyi tanıyorsun öyle." Dedi ve eğilip buz tutmuş elimi tutup üstüne bir öpücük bıraktı ve reverans yaptı. Bana yamuk bir bakış attı ve doğruldu.

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin