YORUMLARINIZI BEKLİYORUM 💚 Bu arada birisi bana ne olur shop yapmayı yasaklasın...
James Potter, yabancı bir yerde uyuyunca yerini yadırgayanlardandı. Bu yüzden normalde uyandığından daha erken uyanır ve genellikle uykusuz kalırdı.
Riddle evinde de hiçbir şey değişmemişti. Caris Riddle'ın koltuğu ne kadar rahat olursa olsun Hogwarts'taki ya da evindeki yatak değildi işte. O yüzden uyanmış ve yatakta yan döndüğünde bebekler gibi uyuyan Caris ile karşılaşmıştı.
Kızın uykudayken masumiyeti onu gülümsetmişti. Kirpikleri titreşiyordu, kırmızı dudaklarını gördüğü rüyanın etkisiyle büzmüştü. Uzun saçları yastığına dağılmıştı.
Hoş bir kız, diye düşündü James ancak hemen bu düşüncesinden nefret etti. Ölüm Yiyen damgası olmasa da o da onlardandı. Babası bu işin başındayken nasıl olmazdı ki? Muggle doğumlulara olan nefreti onlara bakarken bile belli oluyordu ve James bundan nefret ediyordu. Oysa Caris Riddle çok güzeldi, erkeklerin onun peşinden sadece adı yüzünden koşmadığını gösterecek kadar güzel.
Sirius da bu sefer erken kalkmıştı. Onun sebebi daha çok burnuna gelen Adamotunun pis kokusundan kaynaklıydı. Saçlarını eliyle düzeltip odasındaki banyoda yüzünü yıkadı. Kendini parfüme boğsa bile bu leş koku geçmezdi.
Odasından çıkıp salona indiğinde Bianca'nın elindeki kitabı okuduğunu gördü. Cinler kahvaltıyı hazırlıyordu, Tom ortalıkta yoktu. Arkadan vaftiz annesinden çok öz annesi gibi gördüğü kadına sarıldı ve yanağını öptü. "Günaydın Hera."
Bianca burnuna gelen kokuyla yüzünü ekşitti. "İğrenç kokuyorsun Siri, defol burnumun dibinden." Oğlan kıkırdayıp yanına oturdu.
"Burada olmayı özlemiş misin?" diye sordu Bianca gülümseyerek. Sirius etrafa bakındı. "Aslında evet. Güzel anılarımın neredeyse tamamı bu evde ve seni içeriyor."
"Tom'u da unutma." dediğinde Sirius elektrik çarpmış gibi oldu. Onu ne kadar sevdiğini hep unutmaya çalışmıştı. Babası onun yaramazlıklarından bıktığında Tom ona kucak açan kişi olmuştu, onunla bir baba gibi ilgilenmişti.
Sonra Sirius, Lord Voldemort'u keşfetmişti. Ve bu onu biraz korkutmuştu. Tom evinde hala aynı kişi olsa da Sirius dışarıda yaptıklarını bilerek ona eskisi gibi bakamıyordu.
Yine de ona olan sevgisi hiçbir zaman değişmemişti.
"Doğru." dedi. "Tom da benim hayatımın önemli bir parçası."
Bianca ona gülümseyip yanaklarını eliyle kıstırdı. "Seni hala ilk gördüğüm anki gibi görüyorum Sirius. Mavi gözlerini açıp bana hayretle bakmıştın ve sana o an aşık olmuştum."
Sirius gülümsedi ve onun ellerini tuttu. "Bana verdiğin her şey hayatımı kurtardı Hera. Sen benim annemsin, Walburga değil. Benim için yaptıkları en iyi şey seni vaftiz annem olarak tayin etmek olmuş."
Bianca gülümsedi. İğrenç kokusuna rağmen onu yanağından öptü. "Bizim işlerimizden hoşlanmadığını biliyorum Sirius ama bir gün bizi anlayacaksın. Her şey senin kanın için, bizim kanımız için."
Cevap vermedi gri gözler. Bianca da bunu umursamadı, Sirius'un içinde bir yerde ne düşündüğünü biliyordu. Onlara hak veriyordu. Sadece yöntemlerine sıcak bakmıyordu. Olsun, diye düşündü. Bir gün bunu da anlayacak.
Caris uyandığında James'in uyuduğunu gördü. Aslında oğlan uyumuyordu, kızın uyandığını görünce sırtını ona dönüp gözlerini kapatmıştı. Saatlerdir onu izlediği ifadesinden belli olacak sanıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」
Fanfiction❗ KARANLIK MELEZ İKİNCİ KİTAPTIR. KARANLIK MELEZ OKUNMADAN OKUNAMAZ. ❗ 𓆩*𓆪 𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍 𓆩*𓆪 Kehanetin gücüyle kendine bulduğu dayanak Tom Riddle'ı zafere götürürken kendisine verilen iki varis gücüne güç katmaya hazırlanıyo...