Birini kaybetmenin acısıyla boğuşmak herkes için farklıydı. Riddle ailesi ise genel olarak aynı şekilde savaşırdı. Hiçbir şey yokmuş gibi devam ederlerdi.
Ancak Caris devam edemiyordu. Evan'ın artık olmadığını bilerek devam edemiyordu. Felix'in yüzüne bakarak devam edemiyordu.
Özellikle de yazamıyordu. Evan'a veda edecek bir yazı yazamıyordu. Tüm gece uğraşsa bile doğru sözleri bulamayacağını biliyordu, Evan Rosier'e yakışacak bir vedaya hiçbir şey bulamadı.
Cenazelere uygun siyah bir elbise giyerken elinde en son yazdığı kağıt duruyordu. Ne kadar berbat olmuş olursa olsun elindeki tek şey buydu.
Slytherin evi birer birer uçuç tozuyla mezarlığa giderken aralarında iki Gryffindor vardı. Sirius Black ve James Potter.
Sirius, Evan'ı tanırdı ve severdi. Ölüm Yiyen olmaya ve bulanık öldürmeye kafayı taktığında bile Sirius onu doğru yola çekmek için elinden geleni yapmıştı.
James ise yalnızca Caris için oradaydı. Güzel sevgilisinin yüzü bir gecede solgunlaşmıştı ve ışığı hala patlasa da artık daha hafifti. Şömineye adımını atıp gözden kaybolduğunda James de peşinden ilerledi.
Caris babasının yanında sukûnet içinde duruyordu. Sanki oyuncak bir bebekti ve yönlendirince hareket ediyordu.
"Bay Potter." Tom genç büyücünün elini sıktı. "Güzel haberlerini aldım, doğru yolu bulacağını biliyordum."
"Teşekkürler lordum." Tom'un yüzündeki gülümseme genişledi. Caris ona tersçe baktı. "Babacığım, bir cenazedeyiz en azından hüzünlü gibi durabilir misin?"
"İnsanlar ölür kızım."
"On dokuz yaşında değil!" Sargas kız kardeşinin yanında yerini aldı. "Kimse on dokuz yaşında ölmemeli."
Tom öfkelendiğini belli eden kırmızı gözleriyle asasını çıkarıp oğluna doğrulttu. Caris gözlerini yumdu. "Baba, lütfen. Olay çıkarmayalım. Rosierlere baş sağlığı dilemeye geldik buraya."
"Haddini bil oğlum." Gözden kaybolurken Bianca, James'e mahçup bir şekilde baktı. "Evan yüzünden biraz gergin, birini kaybetmeyeli çok oldu."
"Sen git babamın yanına anne. Biz de Rosierlerin yanına gideriz." Caris'in önerisine uyup giden Bianca'dan sonra güzel cadı sevgilisinin kolunu tutup çekiştirdi. "Gel, oradalar."
Bayan Rosier nemli gözleriyle Caris'i görünce iri yaşlar akmaya başladı gözlerinden. "Canım!" dedi ona sarılırken. "Caris."
"Huzur içinde uyusun Bayan Rosier. Evan iyi bir çocuktu." Kadın daha fazla ağlarken James başını eğdi, yas tutanları görünce onun da canı acıyordu epey.
"Seni severdi." Caris gülümsedi. "Biliyorum." dedikten sonra Felix'e döndü. "Bir tanem... Çok üzgünüm."
"Bir şey olacağı belliydi." dedi Felix sadece, oldukça sakin duruyordu. "Sana söylemiştim."
Caris bir şey söyleyemedi. Evan'ı ihmal ettiğini biliyordu, Felix söylediğinde ona mektup yazsaydı belki Bakanlıktaki hareketliliği öğrenirdi ve babasına daha erken haber verirdi.
Oturmaya geçerken Riddle kardeşler siyah tabuta baktı. Üzerinde Evan'ın Ölüm Yiyen maskesi vardı. Sargas'ın elini tuttu Caris.
Rahibin konuşması bitince sıra güzel cadıya gelmişti. Derin bir nefes verip ayağa kalktığında James onun elini okşadı güç vermek için.
Onlarca insanın önünde böyle uyduruk bir şeyi okuyamazdı. Caris elindeki kağıdı buruşturdu, daha iyisini yapabilirdi.
"Evan, tanıştığım en harika büyücülerden birisiydi." diye başladı söze. "Zekiydi, komikti, yakışıklıydı ve en önemlisi, karşısındakini anlardı. Evan'ı çocukluğumdan beri tanırdım ve bu şansa sahip olduğum için sonsuza kadar minnettar olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」
Фанфик❗ KARANLIK MELEZ İKİNCİ KİTAPTIR. KARANLIK MELEZ OKUNMADAN OKUNAMAZ. ❗ 𓆩*𓆪 𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍 𓆩*𓆪 Kehanetin gücüyle kendine bulduğu dayanak Tom Riddle'ı zafere götürürken kendisine verilen iki varis gücüne güç katmaya hazırlanıyo...