27 EKİM 1981
Caris işaretinin yanmasıyla Riddle malikanesine giderken kucağındaki Alvina'yı sakinleştirmeye çalışıyordu. Neyse ki yürüme mesafesindeydi de kızının huysuzluğu diğerlerini fazla rahatsız etmeden sadece evde yayılmaya başladı.
"Leydi Caris, hoş geldiniz efendim!" Ev cini onu karşıladığında Caris gülümsedi. "Merhaba, babamlar salonda mı?"
"Evet, efendim. İçeri geçin efendim, küçük hanımın oyuncağını getiriyorum efendim." Caris içeri geçip her zamanki görüntüyü gördü. Heybetli taht gibi olan koltuklarında oturan annesi ve babası. Sargas ise Bianca'nın yanında duruyordu. Tam karşılarında ise görmeyi beklemediği bir isim vardı. Severus Snape.
"Babacığım." Onu selamladı ve ev cinlerinin getirdiği oyun alanına kızını bırakıp Tom'un yanına geçti. "Bir sorun mu var?"
"Maalesef kızım, Severus talihsiz bir kehanete kulak misafiri olmuş, sen gelmeden dinlemek istemedim." Caris gülümseyip Snape'e döndü ve ağzından çıkacakları dinlemeye başladı.
"Karanlık Lordu alt edecek güce sahip olan geliyor. Bu kişi ona üç kez karşı çıkmışlardan yedinci ay ölürken doğacak."
Snape gizlice duyduğu kehaneti anlattıktan sonra sustu ve başını eğdi. Bianca dudaklarını büzmüştü ve karşısındaki genç oğlanı süzüyordu. Severus Snape'te güven vermeyen bir şey vardı. Caris de onun gibi düşünüyordu ve bu fikrin kaynağının ne olduğunu bir türlü anlayamıyordu.
"Böyle iki çocuk var yalnızca." dedi Caris içi titreyerek. "Longbottom ve Potter çocukları."
"Potter..." Tom düşünceli bir sesle dudaklarını sıktı. "O çocuk olmalı." Sargas korkuyla irkildi. Oğluna bir şey olma olasılığı bile korkutucuydu. Ki karşısında Lord Voldemort vardı, kesinlikle oğluna bir şey olacaktı.
"Severus, çıkabilirsin." dedi Bianca oğlana. Özel olarak konuşmak istediği bu duruma karşısındaki oğlan kulak misafiri olsun istememişti.
Kanca gibi burnu olan büyücü reverans yapıp odadan çıktı. Bianca odayı tılsımla dinlenmez hale getirip kocasına döndü. "İyi düşünelim." Okları torununun üzerinden çekmesi gerekiyordu, ona zarar gelmesini istemezdi.
"Düşünecek bir şey yok Hera, Potter ile Evans'a baskın yapmaya gidiyorum." Sargas ve Caris göz göze geldi. İkisi de aynı sıkıntıyı paylaşıyordu.
Bianca başını iki yana salladı. "Dinle." dedi. "İlk önce Longbottomlara git. Sonra Potter'a gidersin." Kocasını ikna etmeliydi, kendi kanını korumanın tek yolu buydu. Yoksa Sargas dönülmez bir şekilde yıkılacaktı. James'in ölmesi durumunda ise Caris de yıkılırdı.
"Longbottom bir safkan!" dedi Tom öfkeyle. "Safkan kanı dökmek istemem."
"Severus'un sözlerinde yanlış bir şeyler var Tom, içime sinmiyor. Potter çocuğundan önce Longbottom'a git. Bana güven." Adeya yalvarırcasına bakıyordu kocasına.
Gerçekten Snape'in sözlerinde güven vermeyen bir şey vardı, sanki kehanet tam değilmiş gibiydi. Kendisinin bildiği kehanetler daha uzun olurdu ancak onun anlattığı kehanet oldukça kısaydı. Bir şeyler yanlış ilerliyordu.
"Sonra da Potter'a gideceğim." diye şart koştu Tom karısına. Bianca başını salladı. Şimdilik torunu güvendeydi, önemi olan da buydu. Sonrasına bir şekilde vakti geldiğinde bakacaktı.
"Babacığım," Caris araya girmişti tedirgince. "Potter çocuğunun peşinden giderken Severus'a söylememeni öneririm."
"O niye hayatım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」
Fanfiction❗ KARANLIK MELEZ İKİNCİ KİTAPTIR. KARANLIK MELEZ OKUNMADAN OKUNAMAZ. ❗ 𓆩*𓆪 𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍 𓆩*𓆪 Kehanetin gücüyle kendine bulduğu dayanak Tom Riddle'ı zafere götürürken kendisine verilen iki varis gücüne güç katmaya hazırlanıyo...