Yeni bir dünya yaratmak derler hamilelik için. Bir kadın, rahmine bir bireyin kocaman dünyasını sığdırır ve onu ne pahasına olursa olsun korur. Annelerin görevi budur bir bakıma. Bebeğinin dünyasını korumak.
Yaşama sevinçle gelen minik bebekler hayatı değiştirir. İki kişi artık üç, belki de dört kişi olur. Hayatın anlamı bir yerde ailenin yeni üyesi olur ve bu mutlulukla hayatını geçirir. Ta ki kendi acısını görene kadar.
Caris ve Sargas doğduğunda Lord Voldemort'un buzdan kalbi oracıkta erimişti. Caris mavi gözlerini açıp babasına baktığında Tom gözünden süzülen bir damla yaşı hissetmişti, hayatında ilk ve tek kez ağladığı andı Caris'in ona baktığı an. Minik bedenleri korunmak için yalvarıyordu, Tom da onları ömrü yettiğince koruyacağına yemin etmişti.
Şimdi sıra o minik kız çocuğundaydı. Değerli Caris'i, asalet timsali, kendi bebeğini koruyacaktı. O miniği korumak için her şeyi ve herkesi tehlikeye atacaktı. Çünkü aileler böyle yapardı.
Kahvaltıya esneyerek giren güzel kızına baktı. Saçlarını topuz yapmıştı, mavi gözleri sabahın ilk ışıklarını yaşadığı için daha açık maviydi. Güzelliği dillere destanken o, James Potter'ı istemişti ve kızıyla bir yerde bu yüzden gurur duyuyordu Tom. Kızının dış görünüşe değil zekaya, akla değer verdiğini görmek güzeldi.
"Günaydın." Masadaki yerine oturduğunda peşinden James de girdi ve aile üyeleriyle selamlaştı. Çiftin pek yakında bebekleri doğacaktı, Caris zar zor yapıyordu tüm işlerini. İç Çember'in komutanlığını bir süreliğine Sargas'a devretmişti bu yüzden Tom. Kızı gördüğü en güzel hamilelerden birisi olmuştu, Bianca'nın yanından geçemese bile.
Karnını okşayıp acıyla inledi. "Şu bebek içimden çıksa da rahatlasam. Artık ayaklarımı görebilmek istiyorum." James gülerek kızın ağzına ballı kaşığı tıktı. "Az kaldı, dayan biraz daha." Doğum için çok güzel bir sürpriz hazırlamıştı Caris'e ve heyecanlıydı. Bu yüzden bile bir an önce kızın doğum yapmasını merakla bekliyordu.
Tabii çocuğuna da kavuşmak için sabırsızlanıyordu.
"Bugün eve gidip bir kez daha odaya bakacağım." dedi James'e. "Her şeyin tam olduğundan kesinlikle emin olmam gerek."
"Kendini gereksiz yoruyorsun." Önündeki peynirden bir çatal alıp ağzına attı. "Her şeyin tam olduğundan ben yüzde yüz eminim."
"Benim de olmam lazım." Sevgilisine gıcık bir şekilde gülümsedi. "Sen babasın ben anneyim, bakış açılarımız farklı."
"Yıllardır sana bunu anlatmaya çalışıyorum." Bianca, Tom'a gülümsedi. "Kızımız da aynı cümleyi kurdu bak." Tom göz devirdi.
"Benim de gelmeme izin verirsen gidersin." James'e gözlerini kıstı. "Bana ne yapacağımı söyleyemezsin Potter. Yalnızca dokuz aylık hamileyim, ölüyor değilim. Ayrıca senin Gringotts'a gidip kasa açman gerekiyor."
James derin bir nefes verdi ve Tom'la göz göze geldiler. "Black kadıları." dedi Tom. "Yakında alışırsın."
Caris kahvaltıdan sonra odasına güçlükle çıkıp üzerini değiştirdi. Cisimlenemiyordu artık, bebek için iyi olmadığını söylemişti Şifacı ve o da bundan korkmuştu. Bu karınla süpürge kullanmak bir fikir bile olmadığından yapabildiği tek şey babasının emrine verdiği bakanlık arabalarına binmekti.
Evden çıkacakken James'in Bianca ile konuştuğunu gördü. Caris'in geldiğini gören ikili sustular, Bianca gülümsüyordu. "Ne oluyor burada?"
"Bir şey yok, konuşuyoruz sadece." Bianca Riddle mükemmel bir yalancıydı ancak o an içinden kızını meraklandırmak geldiğinden sırıtarak söylemişti bu cümleleri. "Anne?" Beklediği gibi, Caris'in kaşları merakla kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」
Fanfiction❗ KARANLIK MELEZ İKİNCİ KİTAPTIR. KARANLIK MELEZ OKUNMADAN OKUNAMAZ. ❗ 𓆩*𓆪 𝐇𝐄𝐈𝐑𝐒 𝐨𝐟 𝐒𝐋𝐘𝐓𝐇𝐄𝐑𝐈𝐍 𓆩*𓆪 Kehanetin gücüyle kendine bulduğu dayanak Tom Riddle'ı zafere götürürken kendisine verilen iki varis gücüne güç katmaya hazırlanıyo...