1.8

14.5K 1K 792
                                    



"Bakın şimdi," dedim arkadaşlarıma karşı ellerimi masa da birleştirip.

"Asıl sen bak şimdi," diyerek Mina laflarımı ağzıma tıkmıştı. "Soracağımız sorulara doğru cevap vermeyi her şeyin üzerine yemin ederek kabul ediyor musun?"

"Kaçamak cevaplar yok," dedi Samuel işaret parmağını kaldırıp sallayarak. "Eğer yalan söylersen sonuçlarına katlanırsın." Yanaklarımı şişirip oflarken onları başımla onayladım.

"Tamam söz veriyorum," dedim bıkkınca. Arkadaşlarım karşılarına beni almış, ilk önce kendilerine göre ciddi bir konuşma yapmışlardı.

"Jungkook'u düşündüğün zaman yüzünün nasıl bir ifade aldığını bize göster." Mina olumsuzca başını sallayıp Samuel'e döndü.

"Aptal gibi sırıtıp durduğunu biliyorsun Sam. Bu bir soru değil. Başka bir şey söyle ya da sor."

"Tamam, bu doğru." dedim gülerek. "Aklıma geldikçe gülümsüyorum, onu hayal ediyorum gülüyorum, görünce heyecanlanıyorum bazen gördüğümü sanıp heyecanlanıyorum. Oldu mu?" İkili birbirlerine yumruklarını tokuştururken kocaman gülmüşlerdi.

"Neden bunu ona yansıtıp bir şans vermiyorsun?" Derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

"Aramızdaki çekimin bozulacağından korkuyorum." Açıkça konuştuğumda son derece samimiydim. Gerçekten korkuyordum çünkü bazı insanlar çok isteyip elde ettiği bir şeyden anında sıkılabilirdi.

"Bertha," dedi Samuel. "Bize açıkça anlatır mısın?" Mina ve Samuel aynı anda konuşmaya başladığında derin bir nefes aldım.

"Bakın," dedim iki elimi sallayıp ikisinin aynı anda konuşmalarını susturarak. "Duygularımı düzgün ifade edemiyorum."

"Duygularını düzgün ifade edemiyor değilsin Bertha," dedi tanıdığım bir başka ses. Bu Jungkook'un sesiydi ve nerden çıktığına dair hiçbir fikrim yoktu. Masamızın başında dikilirken gözlerini arkadaşlarım ve benim aramda bir süre gezdirdi.

"Sen duygularını genel olarak ifade edemiyorsun." Cümlesini bitirdiğinde yanımızdan ayrılırken ağzım şaşkınlıkla açılmıştı. Mina ve Samuel birbirlerine bakarken Samuel başını ona doğru sallamıştı.

"Önce şunu bir kapatalım," dedi elini çenemle buluşturup yukarıya doğru iteklerken.

Hiçbir şey söyleyememiştim çünkü ne diyebilirdim ki? Tamamen haklıydı.

"Haklı," dediler karşımda oturan arkadaşlarım.

"Haklı," diyerek ben de mırıldanmıştım.

Jungkook tek başına boş bir masa bulup oturduğunda telefonunu cebinden çıkarmıştı. Yerimden kalkmaya hazırlanırken, Mina ve Samuel'e baktım.

"Belki diğer derse girmem," diye mırıldandım çantamı takarken. "Jungkook'un yanına gidiyorum." İkili beni kocaman gülümsemeleriyle onaylarken adımlarımı Jungkook'a yönlendirdim. Masasına geldiğimde boğazımı temizleyerek dikkatini çekmiştim.

"Oturabilir miyim?" dedim merakla. Hafif şaşırdığında başıyla onaylamıştı. Daha önce okulda aynı masada onunla oturmamıştım ve şimdiden bize bakan gözleri oymak istemiştim.

Karşısına oturmak yerine kendimi yanına attığımda hafifçe gülmüştü. Elini alnıma götürürken alt dudağını yalamıştı.

"Ateşin falan da yok," dedi elini çekerken. "Şu an benim yanımda oturuyorsun öyle mi? Okulda kovalamaca oynamaya mola mı verdik?"

🎆; dazzlingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin