—"Hey," dedi Jungkook merakla. "Kim mesaj attı?" Telefonumu kaldırıp Jungkook'a doğru uzattım.
"Olgunlaşmamış insanlarla uğraşmaktan sıkıldım." Kahvaltıma devam etmeye başladığımda Jungkook telefonumu geri koydu. Luna'nın çevirdiği saçma sapan işler yüzünden Roy'un buraya gelip benimle iletişime geçmiş ya da herhangi bir günde karşıma çıkacak olması açıkçası pek umrumda değildi. Onların beni, ilişkimi ya da arkadaşlarımı etkilemesine izin vermemem gerekiyordu ve bunu yapacağımı düşünmüyordum. Sandıkları kadar güçsüz bir karakterim yoktu.
"Anlayamıyorum," dedi yavaşça mırıldanırken. "İnsanlar böyle saçma ve oldukça küçük düşürücü hareketler yapmayı nasıl başarıyor?" Jungkook çatalını bırakırken kendi telefonunu çıkartıp benim telefonumun ekran kilidini açmıştı. Mesajı ve numaranın fotoğrafını çektiğinde çatalını tekrar kavradı. "Bizim aramızın bozulacağını falan mı düşünüyorlar?" Olumsuzca başını sallarken derin bir nefes almıştı.
"Bununla ilgileneceğim. Sen mesaja cevap verme." Jungkook'u başımla onaylarken kahvaltımıza devam ettik ve ardından masayı toparlayarak odaya adımlamıştık. Jungkook tekrar yatağa uzanırken ben de havlularımı çıkarıp ayak ucuna oturdum.
"Duşa gireceğim," dedim Jungkook'un bana bakmasını sağlayarak. "Eğer istersen bana katılabilirsin." Jungkook parmağını çenesiyle buluşturup güldüğünde ne var dercesine kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"Senden duymaya alışık olmadığım ve reddedemeyeceğim teklifler sunuyorsun." Gülümseyerek omuz silktiğimde Jungkook doğrulup omuzuma öpücük bıraktı ve ardından hafifçe ısırmıştı.
"Ah," dedim acımış gibi rol yaparken yüzümü buruşturdum ve koluna vurdum. Jungkook'a elimi uzattım ve tuttuğunda yataktan kalktı.
"Sana karşı daha açık olmaya ve utangaçlığımı en az seviyeye indirmek istiyorum. En azından çabalıyorum öyle değil mi?" Banyoya girdiğimizde suyu açtım ve ısınmasını beklerken Jungkook'a döndüm.
"Güzelim," dediğinde parmaklarımı tişörtünün etekleriyle buluşturdum. "Seni hiçbir şey için zorlamıyorum ve istemediğin bir şeyi yapmanı istemiyorum. Bu konuda sana oldukça hassas yaklaştığımı biliyorsun değil mi?" Tişörtünü yukarıya doğru kaldırırken göğsüne ufak bir öpücük kondurdum ve tişörtünü çıkardım.
"Bunu biliyorum," derken gülümsemiştim. "Bana karşı her zaman çok saygılısın."
"Sana olan tüm duygularım kalbimden geliyor. Sana karşı istemediğin hiçbir şeyi yapmam." Jungkook'un da elleri tişörtümün ucuna gittiğinde hafifçe yukarı kaldırdı ve benim ona yaptığım gibi ufak bir öpücük kondurup geri çekildi. Bir anlığına kalbim yerinden çıkacakmış gibi attığında kendi kendime sakin olmam gerektiğini söyledim. Bu ufak öpücük kalbimi bu kadar hızlı attırmamalıydı!
"Su ısındı," dedim elimi suya değdirip geri çekerken. "Gözlerin sadece burada odaklı olsun." İşaret parmağımla yüzümü gösterirken gülmüştü.
"Buna hiçbir şekilde söz vermiyorum ve çamaşırlarımız kalabilir. Böylelikle daha rahat olursun." Jungkook'u onaylarken taytımı yavaşça çıkartıp duşa kabinin içerisine girdim. Ardından Jungkook yanıma geldiğinde beline sarılıp ikimizi de suyun altına çekmiştim.
"Yüzmeye gideceğiz değil mi?" Merakla sorarken duş başlığını eline alıp saçlarımı yavaşça ıslatmaya başlamıştı.
"Yüzmeyi bilmiyorsun," dediğinde gözüme giren suyla ellerimi yüzüme götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎆; dazzling
Fanfic"Bertha," dedi nefesini dışarıya vererek. "Aklım fikrim sende, senin bana ne zaman geleceğin de, seni ne zaman göreceğim de, beni görür görmez ne diyeceğin de. Ama sen gözlerini ve kalbini bana o kadar kapatmıştın ki senin için son çırpınışımı görem...