—
Jungkook'ların yanına gitmeden önce teslim etmem gereken dosyamı tamamlamış ardından kurabiye yapmak için mutfağa geçmiştim. Kurabiyeleri her zaman Mina'yla yapardık ama artık ev arkadaşım değildi. Mina'nın evden ayrılışı beni büyük bir boşluğun içerisine düşürmüştü. Genelde de evde pek kalmıyordu ama eşyaları evi dolduruyordu ve bu evin bir parçası olduğunu hissetmemi sağlıyordu. Şimdi ise değildi.
Yaptığım kurabiyelerin hepsini bir tabağa yerleştirdikten sonra hırkamı giydim. Telefonumu ve anahtarımı cebime sokuşturduktan sonra evden çıktım.
Jungkook'ların kapısının önüne geldiğimde içeriden gelen kahkaha sesleri kulağıma ilişmişti. Kapıyı çalıp birkaç saniye bekledikten sonra Yoongi kapıyı açarak görüş açıma girdi.
"Jungkook'ta seni aramak üzereydi," dediğinde gülümsedim ve elimdeki tabağı ona uzattım.
"Geldim işte," dedim belli belirsiz mırıldanıp hırkamı üzerimden çıkarttım. Cebindeki telefonumu aldığımda yanlarına doğru adımlamıştım. Hepsiyle selamlaşıp bulduğum boşluğa oturmak üzereyken Jin'in bileğimden tutuşu beni durdurmuştu.
"Çok özledim seni." Tekrar beni kollarının arasına aldığında gülümsedim. "Neler oluyor?" diye fısıldamıştı.
"Bana saati mesaj at olur mu? Jungkook'a da bir şey söyleme lütfen." Kulağına doğru fısıldadığımda beni onaylamıştı. Birbirimizden geri çekilip oturduğumuz da saniyeler geçmeden Jungkook yanımıza gelmişti.
"Seni arıyordum," dedi elindeki telefonu sallayıp kendisini yanıma atarken.
"Bertha'nın yaptığı kurabiyelerden yiyin," dedi Yoongi dolu ağzıyla. "Böyle bir şey yemeye ihtiyacım varmış." Yoongi'ye gülümserken arkama yaslanmıştım.
"Bitirdin mi?" Jungkook'u başımla onaylarken gözlerimi ovaladım.
"Ekrana bakmaktan gözlerim ağrıdı." Jungkook sulanan gözlerime baktığında gülümseyerek dudaklarını gözümün kenarına bastırıp geri çekti.
Sessizce onları dinlerken eşofmanımın cebinden telefonumu çıkarıp saate baktıktan sonra öne doğru eğilip telefonu masanın üzerine bıraktım. Aralarında dönen hoş sohbet devam ederken onlara bazen katılıyordum bazense sadece dinleyip gülüyordum.
"Peşinizde birçok şirket var," diye mırıldandım. "Herhangi birisiyle anlaşma imzalamayı düşünmüyor musunuz?" Hepsi birden sorumu olumsuzca yanıtlamıştı.
"Kendi şirketimizi kuracağız." Herkes Jungkook'u onaylarken, Jin'in söylediği beni ve diğerlerini kahkahalara boğmuştu.
"JinHit," dedi gururla arkasına yaslanarak.
"Güzel," dedim ellerimi karnımda birleştirip derin bir nefes alırken. "Gayet güzel." Jin'in omzuna hafifçe vururken kaşlarını kaldırıp omuz silkmişti. Arkama geri yaslanırken Jungkook'un kolunu omzuma atıp beni kendisine çekmesiyle beraber sırtım onun göğsüyle buluşmuştu. Ellerimizde birleştiğinde çenesini başıma yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎆; dazzling
Fanfiction"Bertha," dedi nefesini dışarıya vererek. "Aklım fikrim sende, senin bana ne zaman geleceğin de, seni ne zaman göreceğim de, beni görür görmez ne diyeceğin de. Ama sen gözlerini ve kalbini bana o kadar kapatmıştın ki senin için son çırpınışımı görem...