—jeonjungkook: yine benden kaçıyorsun
jeonjungkook: yine mesajlarımı ve aramalarımı görmezden geliyorsun
jeonjungkook: okula da birkaç gündür gelmedin
jeonjungkook: güzelim ben gerçekten çok yoruldum
jeonjungkook: benden bir şeyleri saklıyorsun ve bu çok can sıkıcı
jeonjungkook: artık sana nasıl yaklaşacağımı bile bilmiyorumjungbertha: jungkook senden kaçmıyorum
jungbertha: martha'yla birkaç işimiz vardı ve gerçekten bu ikimizin halletmesi gereken bir şeydi
jungbertha: sana anlatmak istiyorum
jungbertha: ama çok utanıyorum
jungbertha: bunun üstesinden çok zor gelmiştim ve şimdi
jungbertha: bunu tekrar hatırlamak ve eğer luna yüzünden ortaya çıkarılırsa
jungbertha: insanların bana atacağı o bakışlardan çok korkuyorum jungkookjeonjungkook: benden utanma bertha
jeonjungkook: geçmişin yüzünden ve o zaman da olan bir şeyden dolayı
jeonjungkook: seni asla yargılamam
jeonjungkook: ve güzelim asla korkma çünkü yanında ben varım
jeonjungkook: sen hayatımda gördüğüm en güçlü kadınlarda birisisin
jeonjungkook: bunu laf olsun diye söylemiyorum
jeonjungkook: belki bana kızabilirsin ama
jeonjungkook: jin hyung da bulunan dosyanı karıştırdım
jeonjungkook: bertha senin yaşadığın şeyler çok zorjungbertha: jungkook..
jeonjungkook: güzelim
jeonjungkook: bana kapıyı aç
jeonjungkook: çünkü tam 15 dakikadır kapının önünde oturup çıkmanı ve herhangi birisinin gelmesini bekliyorum
jeonjungkook: ve altıma işemek üzereyimjungbertha: neden zile basmadın?
jeonjungkook: beni almayacağını düşündüm
jungbertha: yanılmışsın jeon jungkook
Yatağımdan kalkıp kapıya doğru ilerlediğimde otomatiğe basıp iç kapıyı da açarak bekledim. Birkaç saniye sonra asansörün kapısı yavaşça açıldığında Jungkook'la göz göze gelmiştik. Birkaç dakika boyunca sessizce birbirimize baktığımızda kapıdan geri çekilip içeriye doğru adımlamıştım. Arkamdan gelip kapıyı kapattığında odama doğru ilerlemiştim. Duraksayıp Jungkook'u beklediğimde odama girdi ve kapıyı kapattım.
"Martha yok mu?" dedi çatallı çıkan sesiyle.
"Yok," dedim olumsuzca başımı sallayıp saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırarak. "Bir görüşmesi vardı."
"Bertha.." dedi yavaşça gözlerini sımsıkı kapatarak.
"Jungkook," dedim bana bakmasını sağlayarak. "O doğum gününde nasıl oldu bilmiyorum ama kör olmuş gibiydim. İsmini bile hatırlamadığım o çocukla bir şeyler yaşarken videoya alındığımı bilmiyordum." Sesim sonlara doğru kısılırken gözlerimi ondan kaçırdım. Görüşüm bulanıklaşmaya başladığında tekrar derin bir nefes alıp yatağıma oturdum.
"Luna kendimi kaybettiğimi söylese de Martha ileriye gitmediğimi söylüyor." Jungkook'un sakince nefes alışverişlerini duyarken ona bakmaya cesaretim yoktu çünkü utanıyordum.
"Bunu isteyerek yapmadığını biliyorum," diye mırıldanırken yanıma oturup elimi kavramıştı. Başımı ona çevirdiğimde tebessüm edişi beni ağlatacak türdendi. "O yüzden lütfen." Başımı yavaşça sallarken kollarımı Jungkook'a dolamıştım. O da sıkıca bana sarılarak beni kendisine doğru çekip boynuma uzunca bir öpücük kondurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎆; dazzling
Fanfiction"Bertha," dedi nefesini dışarıya vererek. "Aklım fikrim sende, senin bana ne zaman geleceğin de, seni ne zaman göreceğim de, beni görür görmez ne diyeceğin de. Ama sen gözlerini ve kalbini bana o kadar kapatmıştın ki senin için son çırpınışımı görem...